İktidarda onuncu yılını dolduran AKP'nin en çok yıprandığı alanların başında yargı geliyor. Açılan ama bir türlü kapanmayan, sonuca gidilemeyen davalar, uzun tutukluluk süreleri ve bitmez tükenmez operasyonlar, Türkiye'nin "demokratik" görünümünü gölgeliyor.
Son Anayasa değişikliğinde "yargı"yla ilgili düzenlemelerde referandumu göze alan hükümet, MİT Müsteşarı'na uzanan soruşturma üzerine, Başbakan'ın "Beni de alsınlar" dediği bir noktaya sürüklenmiştir.
Üçüncü yargı paketiyle şimdi hem AB nezdinde yeni bir rahatlamaya gidilmekte hem de "denetimli serbestlik" yoluyla tahliyelerin önü açılmaktadır. Meclis'ten geçen yasayla 3200 kişi tahliye olmuş.
Ergenekon, Balyoz, Oda TV gibi Silivri'de görülmekte olan dava sanıklarla ilgili karar da pazartesi günü verilecek.
CHP, MHP ve BDP üyesi 8 tutuklu milletvekilinin de serbest bırakılmaları bekleniyor.
TBMM'nin "seçilmiş" üyeleri bir yıldır cezaevinde tutuluyorlardı.
Önemli bir değişiklik de bundan böyle Özel Yetkili Mahkemelerin yerine görev yapacak Terörle Mücadele Mahkemelerinin yetkisine giren soruşturmalarda, "tutuklama istemleri"nin "özgürlük hakimleri"nce karara bağlanacak olması.
Böylece, "emniyet, savcı ve hakim" üçlüsü arasındaki karar mekanizmasına "dışarıdan" bir hakimin dahil olması ve "tutukluluğa gerek olup olmadığına" karar vermesi mümkün olacak. Şike davasının savcısı Meclis yasayı değiştirmese Aziz Yıldırım'ın "çete"den 30 yıla mahkum olabileceğini söyledi.DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ