Alan Dershowitz, hâkim Goldstone hakkında “fakat onu bir hain olarak görüyorum artık...”Siyonist Liderlerin Protokolleri” tashih etsin diye bir Yahudiyi seçmişler sanki. Yahudi halkına attığı iftirayı kabul edilebilir kılmak için Yahudi soyadını kullanıyor” dedi.

Yahudi ulusçluğu ve Siyonizmin Batı akademi kültürünü şiddetle ihlali (hoşgörü, akademik özgürlük, çoğulculuk vb) hakkında halen bir karara varamamış olanlar için Yale Üniversitesi Yahudi topluluğunun Hahamı Shmully Hecht, her şeyi görmeleri için ibret alınacak bir fırsat sunmuştur. Haham Hecht, Goldstone geçen hafta Yale Üniversitesi'nde konuşma yaparken karşısına çıktı. Haham Hecht ve destekçileri, konferans salonunun arka tarafında Goldstone raporunu Siyonist Liderlerin Protokolleri ve Dreyfus Davasıyla eşitleyen bir pankart açtılar.

Dreyfus Davası ve Protokoller, hayli etkili olan Siyonist propaganda araçlarıdır ve Yahudi gücü, Yahudi lobisi ve İsrail hakkında yapılan eleştirileri susturmak için kullanılmışlardır. Ama ne ki hakikatle yüzleşme vakti geldi artık.

Dreyfus Davası ve Yahudi Liderlerin Protokolleri ile Goldstone raporu arasında benzerlikler kurmak bir açılım yaratabilir ama Haham Hecht veya Dershowitz'in sandığı şekilde değil. Siyonizme tarihi bakış açısından bakmamıza izin verir; Siyonizmin nerede başladığını ve nereye doğru gittiğini gözden geçirebiliriz.

Dreyfus Davası 1890'ların sonu ve 1900'lerin başlarında Fransa'yı bölmüş bir siyasi skandaldır. Fransa ordusunda topçu subayı olan Yahudi kökenli Kaptan Alfred Dreyfus'un vatana ihanetle suçlanması meselesidir. Dreyfus Davası, Viyana'da yayınlanan bir gazete için duruşmaları takip eden Siyonizmin babası Herzl üzerinde muazzam bir etki yaratmıştır. Herzl kısa bir süre sonra Der Judenstaat'ı (Yahudi Devleti) kaleme aldı ve Dünya Siyonist Örgütünü kurdu.

Siyonistler son bir asır boyunca Dreyfus Davasına, ırk ayrımcılığının güdülediği Yahudi karşıtlığının ibret verici bir misali olarak baktılar. Aslında Siyonistler hatalıydılar. Bir asır boyunca hem kendilerini hem de başkalarını yanlışa sevkettiler. Fransızlar Dreyfus hakkında ikiye bölünmüşlerdi. Sol ve entelijansiya genç subayı desteklemek için koşturuyordu, ki yeniden yargılanmasına yol açmıştır. Dreyfus aklandı ve 1906 yılında yüzbaşı olarak Fransa ordusundaki görevine iade edildi. Ancak Goldstone raporu tümden farklıdır. İsrail ordusunun BM mülteci kampına beyaz fosfor yağdırdığı görüntüler ortak hafızamıza kazınmıştır. Bu yeterli değilmiş gibi bir de İsrail'in beyaz fosfor kullandığını başlarda inkar etmiş olması da hafızalarımızda. İsrail'in güpegündüz katliam yaptığı algısı da yok olup gitmeyecektir.

Dreyfus hakkında bir karar veremememiş ve ikiye bölünmüş Fransa'nın aksine, İsrail'in mücrim bir devlet olması, dünya barışına karşı en büyük tehdit olması hakkında bölünmüş değiliz biz. İsrail'e ve onun vahşiliğine duyulan tiksinti, hümanistler, barışseverler arasında ve genel olarak dünyada gittikçe büyüyen birleştirici bir güç. İsrail aklanmayacak; ve kendisini Yahudi devleti olarak tanımlamasına bakınca, İsrail'in işlediği suçlar yıkıcı bir şekilde toplu olarak Yahudilere yansımaktadır, ki dünyadaki bir düzine Yahudi kökenli Siyonist karşıtının değiştiremeyeceği bir şeydir bu. Tarihi bakış açısından, İsrail'in Yahudi ulusçuluğu fikri adına toplanmış sempatiyi/anlayışlılığı son damlasına kadar tüketmekte çok başarılı olduğu açık. Dolayısıyla da Goldstone'a veya onun dengeli raporuna tek bir hümanist dahi karşı çıkmadı.

Fakat hakikat söylenmeli. Hümanistlerin Goldstone raporunun arkasında birleşirken, demokratik seçimle iktidara gelmiş liderlerimiz ne yazık ki İsrail ve Yahudi lobilerine karşı çıkmada acze düşüyorlar. AIPAC'ı yatıştırmak için koşuşturuyor, Siyonist lordların ve İsrail lobilerinin verdiği paraları cebe indiriyorlar. Hayli ilginçtir, içinde yaşadığımız marâzi siyasi şartlar, 1906 yılında yazılmış olağandışı kurgusal bir metinde yani Yahudi Liderlerin Protokolleri'nde târif edilmiştir.

Protokoller'e genelde sahte muamelesi yapılır. “Liderlere” katılacak müstakbel bir üye için yazılmış elkitabıdır, geleneksel sosyal düzeni kitle manipülasyonuna dayalı bir düzenle değiştirerek, medya ve finansı kullanmak sûretiyle dünyayı nasıl yöneteceklerini anlatmaktadırlar. Birçok uzman bu kitaba kafa bulan, Yahudi karşıtı pespâye bir metin nazarıyla bakar ama kâhince niteliklerini, yeni yüzyılı ve içinde yaşadığımız, burada gönderme yaptığım siyasi gerçekliği târif etme dirayetini gözardı etmek imkansızdır: AIPAC, Kredi Daralması, Lehman Brothers, Neocon savaşları, müdahaleci ideoloji, bir İsrail propaganda (Hasbara) yazarı'nın İngilizlerin etik duruşunu/âdabını düzeltmeye çalıştığını söylediği bir İngiltere Dışişleri Bakanı, İngiltere'nin Siyonist bir savaşı niçin başlattığını araştıracak soruşturma komitesindeki bir Siyonist [Martin Gilbert] vb.

Bu arada David Aaronovitch, Nick Cohen ve Alan Dershowitz gibi sâdık Siyonistler, dikkatleri Protokoller'in tasvir ettiği, kahince isabet buyrulan sarsıcı gerçekliklerden başka yöne çevirmek için son derece bayağı fırıldaklar çeviriyorlar. Müdahaleci savaşları burnumuzun dibinde kışkırttıkları bir gerçeklik. Protokollerin sahte olduğunu tekrar tekrar söylüyorlar. İçerik ve anlamından sarf-ı nazar ederek Yahudi karşıtı menşeine bakmamız gerektiğinde ısrar ediyorlar. Protokoller ister kurgusal isterse sahte bir metin olsun, bugünkü feci durumumuzun keşfine çıktığı gerçeği değişmez. “Demokrasi adına” İsrail'in düşmanlarını topluca öldürdüğümüz, Dershowitz'in İsrail ve Siyonizm hakkında, Amerika'da ve Batı'da Yahudi gücü hakkında eleştirel sesleri akademik çevreden silmek için büyük bir çaba sarfettiği bir gerçeklik.

Goldstone'un resme dâhil olduğu yer tam da burası. Son yüzyılda, gitgide gelişen câni bir Yahudi ulusçu hareketine şahit olduk. Kısmen de Dreyfus davasının hesaplı bir şekilde yanlış yorumlanmasından doğan bir hareket. Siyonist hareket farklı taktikleri, tümü de 1903'ten kalma kurgusal bir metinde keşfine çıkılan taktikler bunlar, kullanarak bir asırdan bu yana eleştirmenlerini susturmaya bakıyor. Siyonizm çok başarılıydı; Filistin halkı pahasına bir devlete dönüştü. Siyonistler ve İsrail, Yahudi ulusal özlemini katliamlarla ve ırk yönelimli etnik temizlik dâhil yalnızca genişlemeci, şiddet yanlısı yöntemle giderebiliyorlar. Ancak Goldstone raporunun da ifşa ettiği üzere, bu özlem, yerli halkı tedhiş komşuları ise tehdit eden mücrim bir devlete tahvil oldu.

İçinde yaşadığımız gerçekliği ıslah etmek istiyorsak, içimizdeki Siyonist operatörleri iktidardan, siyasetten, medyadan, akademiden, finanstan ve adli sistemden mümkün mertebe uzaklaştırmalıyız. Yahudilerden değil evrenselciliğin, etiğin/âdabın ve hümanizmin karşısında yer alan muayyen bir yabancı kâbilevi çıkarlara bağlı Siyonistlerden bahsediyorum. Bunu yapmadığımız takdirde insanlığa karşı işlenmiş daha büyük bir Siyonist suçunu soruşturan bir diğer Goldstone raporuyla karşı karşıya kalabiliriz.

Eğer ulusçu, ırkçı, fanatik rüyalarından kurtulamaları için İsraillilere ve Yahudi ulusçulara yardım etmek istiyorsak, Goldstone raporunun yeni İncilleri olduğuna, insanlıktan kopuşlarının son bir kataloğu olduğuna onları ikna etmeliyiz.


Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın