Niyet açığa çıktı: AK Parti'nin 301 kararını Cumhurbaşkanı'na bırakma teklifi, muhalefete tuzak taktiği

Dün sabah haber toplantısında AK Parti'nin neden Türk Ceza Yasası'nın 301 (ve 305'inci) maddelerinden yargılanmayı Cumhurbaşkanı onayına bağlamak istediğini tartışıyorduk.

Bu durum, zaten Abdullah Gül'ün seçimi sürecinden itibaren siyasi tartışmaların hedefi haline gelen ve yıpratılan cumhurbaşkanlığı makamını iyice günlük politikanın malzemesi haline getirebilirdi. Teklif bu haliyle yasalaşırsa, diyelim bir savcı, bir şahsın (yeni yasaya göre) Türk milletine hakaret ettiğine kanaat getirerek dava açmak istediğinde, yargıç Cumhurnbaşkanı'ndan karara varıp varmama konusunda izin isteyecekti. Cumhurbaşkanı izni verse bir türlü, vermese bir türlü durumda kalacaktı. Toplumun bir kesimi, Cumhurbaşkanı'nın Türk milletine hakarete izin verdiğini öne sürerek her bir davada en üst makamı diline dolamayacak mıydı?
Başbakan Tayyip Erdoğan dün sabah saatlerinde İstanbul'daki Türkiye-AB İstişare Komitesi toplantısında tam da bu konuya değindi. "Türkiye'de gelişen bazı olaylar nedeniyle, bazı Avrupalı dostlarımız da bu 301'inci maddenin değişmesi, hatta bazıları kalıdırılması noktasında bize telkinlerde bulunmaya başladılar" diyordu Başbakan. Bu yeterince bir itiraf sayılırdı aslında. Ama Başbakan Erdoğan açıklamalarını sürdürdü: "Burada şarta bağlı 301 getiriyoruz. Cumhurbaşkanı'nın iznine bağlı. Biz bunu siyasetten arındıralım, siyaset üstü bir makama verelim dedik".
Başbakan İstanbul'da AB reformları ve süreçte ilerleme isteyen kitleye bunları anlatıyordu, ama aynrı sıralarda CNN Türk'teki Ankara Kulisi programında Fikret Bila ile konuğumuz olan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat, sorularımız üzerine işin doğrusunu söylüyordu.
AK Parti, aslında yetkinin Adalet Bakanı'na verilmesinden yanaydı. Ama bunu teklif ettiklerinde muhalefet partilerinin yargıya siyaset karıştırma, yandaşlarını kollayıp muhaliflerini yargılatma gibi eleştirilerine muhatap olmamak için Cumhurbaşkanı izni teklif etmişlerdi.
Peki Cumhurbaşkanı'nı böyle bir siyasi taktiğin konusu yapmak doğru muydu? Kapatılma davası iddianamesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yargılanması talebine "Devletin temsilcisi yargılanamaz" diye karşı çıkan ve Anayasa Mahkemesi'ndeki savunmasında bunu ana unsurlardan biri yapacak AK Parti için bu bir çelişki değil miydi?
Bu sorumuza Fırat "Allah'tan korkun" diye yanıt verdi; "Bunu yapacaklarını bildiğimiz için cumhurbaşkanı dedik. Adalet Komisyonu'nda görüşülürken teklif getirsinler, değiştirelim. Ama baksanıza komisyona gelmesini dahi engelliyorlar. İşte açıkça söylüyorum, bu teklifi getirirlerse kabulde zorluk çekilmez."
İstanbul'da Erdoğan, AK Parti'nin 301'den yargılanma izninin Cumhurbaşkanı'na verilmesi teklifini "siyasetten arındırıp, siyaset üstü makama vermek" gibi bir gerekçeye dayandırırken, Ankara'da Fırat bunun muhalefeti püskürtmek ve belki açığa düşürmek için bayşvurulan bir taktik olduğunu söylemiş oluyordu.
Fırat "Siz söyleyin Adalet Bakanı daha doğru olmaz mı?" diye karşı soru sorup da, "Ben kalıdırılmasından yanayım" yanıtını alınca, refleks olarak "Ben de kaldırılsın diyorum" demesi de ilginçti aslında. Fırat, "Tabii şahsi fikrim o" diye ekledi.
Konumuza dönersek, şu varsayımları sıralamakta fayda var. Diyelim CHP'li Güldal Mumcu'nun direnişi haftaya bitti ve AK parti'li Meclis Başkanı, ya da Vekili tarafından teklif Adalet Komisyonu'na iletildi. Diyelim muhalefet partileri AK Parti'nin bu taktiğini çözüp, blöfü gördü, karşı teklif vermedi ve 301'de Cumhurbaşkanı izni gereği Meclis'te oylanarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayına sunuldu. Diyelim, Gül hükümetin (Başbakan'ın söylediği üzere) AB'nin de istediği 301 konusundaki bu isteğini (selefi AhmetNecdet Sezer'in muhtemelen yapacağı gibi) geri çevirmiş olmamak adına onayladı.

O zaman,yazının başına dönüyoruz. Zaten 367 ile, iddianame ile gereğinden ve yeterinden fazla siyasi tartışma konusu, haline gelen Cumhurbaşkanlığı, her bir 301 davasında giderek daha fazla ve bu defa AK Parti taktiği yüzünden günlük siyaset malzemesi haline gelmeyecek mi? Cumhurbaşkanlığı'na yazık, Cumhurbaşkanına ayıp olmuyor mu?

Cumhurbaşkanı Gül, yasa bu haliyle onayına gelirse, imzasını atıp atmama kararını o makamın kendisinden sonraki mukimlerini ve tabii ki ülkenin itibarını düşünerek verecek.

Kaynak: Radikal