Akan kanı durduran, lakin bir ülke tesis edemeyen ‘Dayton Barışı’yla kördüğüme çevrilmiş Bosna Hersek’ten gelen haberler hiç de iyiye alamet değil. Bosna Hersek ve Sırbistan dışışleri bakanları geçen hafta Ankara’da buluşturularak, yıllar sonra Saraybosna’nın Belgrad’a büyükelçi atayacağı müjdelenmiş, ‘Boşnaklarla Sırplar arasında diyalog kanalı’ açılması sağlanmışken, rastlantı bu ya, Saraybosna’dan bir e-posta geldi. 1990’lardaki korkunç iç savaşı Saraybosna-Banya Luka hattında yaşamış, gözükara milliyetçiliğe asla teslim olmamış bir Bosnalı Sırp gazeteci dostumdan... Ve kimi iyimser sunumlara nispet, hayatın içinden acı hakikatleri anlatıyor. Biraz umut kırıcı, biraz hüzünlü... Tam Bosna Hersek gibi.

“Buralarda siyasi tansiyon hayli yüksek ve bana sorarsan istikrardan da, AB’den de çok uzaktayız. Bosna Sırp Cumhuriyeti Başbakanı Milorad Dodik yolsuz biri ve yolsuzluklarını siyasi gerilimi artırarak saklamaya çalışıyor. Şimdi de Bosna Hersek’ten ayrılmak için referandum yasası çıkardılar. Bu, çılgınca bir hareket.

Gerilimin sebebi biraz ekimdeki seçimler. Sırp Cumhuriyeti’nin en büyük partisi olan Dodik’in Bağımsız Sosyal Demokratlar İttifakı’nın (SNDS) kazanması bekleniyor, fakat eskisi kadar güçlü değiller. Yoksul Bileka bölgesinde birkaç hafta önce yapılan yerel seçimler bir örnek. Bileka’da dört yıl önce ezici çoğunlukla kazanmış SNSD, bu kez kaybetti. Zira muhalefet partileri ‘Bileka için Birlikte’ adlı koalisyonda birleşti. Fakat genel seçimler için umut yok, muhalefet çok zayıf. Belki ekimde seçime birlikte girseler, az da olsa bir şeyler değişebilir. Yine de temel sorun yerli yerinde. Normal bir ülkede yaşamak isteyen sıradan insanlarda gelecek umudu bırakmıyor.

Hırvatlar ve Müslümanların üslupları da hiç yardımcı olmuyor. Hırvatistan Başkanı Stepan Mesiç, geçen yıl ‘Sırplar referanduma giderse Hırvat ordusunu savaşmaya yollayacağız’ tehdidi savurarak bizi şoke etmişti. Bugün Hırvatlarla Müslümanlar facebook’ta ‘Referandum olursa savaşa hazır olun’ adlı bir grup bile kurdu! 
Bosna normal bir devlet olarak işleyemiyor, halk yoksulluk içinde. Fakat herkes aptal hedefler için savaşa hazır. Birlikte yaşayıp bir gelecek inşa etme yolları bulmak yerine kendilerini diğerlerinden ayrı tutma peşindeler. Ve hep geçmişten bahsediyorlar!”

Anlayacağınız, iyi niyetli çabaların, akılcı çözüm önerilerinin Bosna’da henüz bir karşılığı yok. Dayton Barışı’yla üç etnisiteyi (Boşnak-Sırp-Hırvat) geniş özerkliğe sahip ‘Bosna Sırp Cumhuriyeti’ ve ‘Boşnak-Hırvat Federasyonu’ üzerinde yükselen üçlü başkanlık sistemiyle iliştirme çabaları tutmuyor. Ülkenin daha merkezi bir idareyle yönetilebilir kılınması ve AB’ye üyelik için girişilen anayasa referandumu anlaşması geçen yılın sonunda çökmüştü. İşte, gazeteci dostumun sözünü ettiği Bosna Sırp parlamentosunun geçen hafta (10 Şubat) kabul ettiği referandum yasası, işe tuz biber ekti. AB ve ABD, Sırpların çıkardığı yasayı ‘kışkırtıcı girişim’ diyerek kınadı.

Yasa, Sırpların milli meselelerde referanduma gitmesinin teknik altyapısını hazırlıyor. Zira Dodik, Dayton Barışı ve oluşturulan uluslararası vesayet organı Yüksek Temsilciliğin yetkilerini halkına sorgulatmak istiyor. Yani yasa, Bosna’ya yasalar empoze edip seçilmişleri kovma gücüne sahip temsilciliğe isyan demek. Elbette perde arkasında Avusturyalı Yüksek Temsilci Valentin Inzko’nun aralıkta Dodik’in yolsuzluklarını araştıran yabancı hâkim ve savcıların görevini uzatmasının rövanşı da var. Ama asıl hedef herkesin malumu. Vakti geldiğinde bağımsızlık referandumuyla ayrılmak. Hazır ortada kendi kaderini tayin hakkını tek taraflı kullanıp Sırbistan’dan ayrılmış bir Kosova da varken...

Bosna’nın küresel ekonomik krizle batağa saplandığı, IMF’nin sunduğu stand by anlaşması için halka acı ilaç içirtmek gerektiği ortamda ekimdeki seçimler belirleyici olacak. Ülkesini AB yoluna sokmuş ‘büyük ağabey’ Sırbistan’ın, Kosova’yı bir ‘oldu bittiyle’ yitirmeyi kabullenemezken, Bosnalı Sırpların ayrılık emelini desteklemesi şüpheli. Tabii Sırplar için Kosova artık hayal olmuşken, Belgrad bir noktada çıkıp, “Bosnalı Sırplara kendi kaderini tayin hakkı yok mu” diye de sorabilir.

Gelelim Ankara’ya... Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuc Jeremiç, Bosna’dan elçi geleceğini müjdelerken, “Eskiden bir kaos ortamı vardı. Şimdi ortadan kalktı” dedi. Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu Balkanlar’da ‘ortak vizyon oluşturmak’, ‘çatışma ve gerilim alanlarını ortadan kaldırmaktan’ söz etti. Ancak Sırpların ruh halini anlamadan ve onların asli unsur olduğunu hissettirmeden üretilen her çözüm ters tepmeye mahkûm... Sarf edilen güzel sözler, gazeteci dostumun aktardığı acı hakikatleri değiştiremiyor. Üç entite, özerk bölgeler ve kantonlara bölünmüş Bosna’da insanlar ne birlikte yaşayabiliyor ne de ayrılabiliyor. Dayton Barışı’yla kördüğüme çevrilmiş Bosna Hersek’e ‘barış getirmek’ hiç kolay değil.

 

 Kaynak: Radikal