Acara Özerk Bölgesi, birkaç yıldır Tiflis'in Hıristiyanlaştırma baskısıyla Türkiye ile ilişkileri rayından çıkarabilecek bir sürece sokulmuşken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kafkasya'da oyunu yeniden kuran farklı bir strateji deniyor. 11 Şubat'ta Gürcistan ziyaretine, başkent Tiflis yerine Batum'dan başlayarak sembolik bir tercihte bulundu. Üstelik ziyaretini Cuma'ya denk getirdi. Tıpkı Pekin'den önce Doğu Türkistan'ın kültür başkenti Kaşgar'dan başladığı Çin ziyaretindeki gibi. Cuma namazında halkla buluşmanın bağları diriltmede sarsıcı bir etkisi olduğu kesin. Davutoğlu bu yolu Balkanlar ve başka yerlerde de izliyor. Bakanın özel uçağıyla Gürcistan yolundayız ve bu tercihin altını birkaç kez çiziyor. Benim zihnimde ise "2004'te Gürcü lider Mihail Saakaşvili, Acara'nın özerklik statüsüne darbe vurup Müslüman köylerinde toplu vaftizler düzenlerken Türkiye neden Kars Anlaşması'nın tanıdığı garantörlük kartını kullanmadı" sorusu var.
Tarih normalleşirse...
Davutoğlu müdahale olarak algılanabilecek keskin çıkışların Türkiye'nin ilgilendiği halklar üzerindeki merkezi baskıyı kışkırtacağını düşünüyor. Bunun yerine merkezle ilişkilerden doğacak sinerjiden bu halkların azami ölçüde yararlanmasını arzu ediyor. Müslüman Gürcülerin yaşadığı Batum dışında Karadeniz'de Türk-Tatarların yaşadığı Köstence ve Kırım var. Üçü de geniş hinterlanda sahip liman kentleriydi. Batum limanı Türkçe, Farsça, Gürcüce, Rusça, Çerkesçe, İngilizce gibi çok sayıda dilin aynı anda duyulabildiği bir yerdi. Kafkasya, Hazar, Asya, İran ve Doğu Anadolu'nun ticareti Batum üzerinden işlerdi. Bu konuda Davutoğlu'nun tespiti çarpıcı: "Batum Rus işgalinin ardından sınır şehri olunca karargâh şehrine dönüştü. Edirne de Balkanlar'ın en merkezi şehriydi. Sınır kenti olunca hinterlandını kaybetti. Bunları yeni bir vizyonla hinterlandı ile buluşturmak lazım. Serbest ticaret ve turizm merkezi yapmamız lazım. Tarih normalleşirse buralar yeniden merkezi şehir haline gelir." Türkiye ilgisinin yol açtığı 'Türkler geri mi dönüyor?' diye otomatik bir reaksiyon da var. Bunun için güven tesisi, ekonomik ve kültürel ilişkiler üzerinden yürümek gerekiyor. Davutoğlu, özerkliğin tadını çıkarırken işini tamamen Rusya ile görmüş, 2004'te de Moskova'ya kaçmış Acara'nın eski Başkanı Aslan Abaşidze döneminde Türkiye'nin Acara'da varlığının bir hiç olduğuna dikkat çekiyor:
"Türkiye 2004'te belki güçlü tepki vermedi ama bugün Batum havaalanını kendi havaalanımız, limanını da kendi limanımız gibi kullanıyoruz. Rusya buraya bir şey getirmedi. Biz ise ekonomik kalkınma getirdik" diyor. Davutoğlu, Batum'a 'Gürcistan'ın İstanbul'u' rolünü biçiyor.