Arap ülkeleriyle işbirliğini genişletme eğilimini ifade eden Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, bu işbirliğini doğru yolda giden başarılı bir model olarak görüyor. Fakat bu işbirliği bazen tek yönden, yani Türkiye tarafından gelirken, Arapların çoğunluğunun daha güvenli olduğu gerekçesiyle Avrupa ve Kuzey Amerika’da yatırımı tercih etmesi dikkat çekici.

Türkiye ne istediğini biliyor ve üzerinde iyi çalışılmış bir plan doğrultusunda yol alıyor. Arap ve İslam dünyasında yeni pazarlar açarak Avrupa’ya bağımlılığını hafifletme kararı aldı. Bunu yaparken de, bütün alanlardaki üretim ve hizmet gücünün yanı sıra çeşitli uzmanlıklarına dayanıyor. İstatistiklere göre, Türkiye’nin Arap pazarlarına ihracatı şu an 30 milyar dolara varıyor. Türk bakanlar beraberlerinde iş adamları ordusuyla, ticari anlaşmalar yapmak için Arap başkentlerini dolaşıyor. Genelde birçok anlaşmayla dolmuş çantalarla dönüyorlar.

Türkiye Suriye’yle serbest ticaret bölgesi kurdu, beş Arap ülkesiyle vizeleri kaldırdı. Bütün Arap ülkeleriyle ticareti güçlendirme çabaları sürüyor. Üzerinde iyi çalışılmış bu dinamizm, dünyanın en güçlü ekonomileri listesinde 17. sırayı almasını sağladı. Türkiye, petrol veya doğalgazı olmamasına rağmen şeffaf ve demokratik siyasi rejimi çerçevesinde çeşitli alanlarda yaratıcı akıllara yatırım yapmış durumda.

Türkiye’yi geçen yıl 1,5 mil-yon Arap ziyaret etti. Ancak bu ülkeyi Arap turizmi için uygun kılan (İslam ülkesi olması, tarihi ve turistik yerlere ev ahipliği yapması gibi) birçok noktadan dolayı bu oran yine de mütevazı. Türkiye’nin Filistin’de Arapların hakkını destekleyen ve İsrail’in küstahlığına karşı koyan siyasi tutumu, Arapları bu ülkede yatırım yapmaya en fazla teşvik eden etken olabilir.

Erdoğan, Gazze’deki son
İsrail saldırısıyla mücadelesi nedeniyle ve İsrail ablukasını kırmak için özgürlük filosunun Türk limanlarından hareket etmesinin ardından, çeşitli Arap ülkelerinde en popüler isim haline geldi. Umulur ki, Türk-Arap İşbirliği Forumu’na katılan Arap bakanlar ve yetkililer bu Türk mucizesinden istifade eder, Erdoğan’ın ekonomik ve siyasi işbirliğini güçlendirme çağrılarına karşılık verir. Zira bu yaklaşım Türklerden önce Arapların çıkarına. (Londra’da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, başyazı, 11 Haziran 2010)

Kaynak: Radikal