Kendi canavarlarımızı yaratmada üstümüze yok. Karanlık ikizimiz (doppelganger) İsrail'le birlikte Ortadoğuya burnumuzu soktuktan bir süre sonra Hizbullah, Hamas, el Kaide, Irak direniş hareketi ve yeniden dirilen bir Talibanımız var artık. Şimdi de dünya ekonomisini, ekosistemi tahrip ediyor ve arkamıza yaslanıp kendi ellerimizle çıkardığımız işi seyrediyoruz. Ulusal istihbaratın başına geçen emekli amiral Dennis Blair'in Senato İstihbarat Komitesi önünde yaptığı tanıklık, yeni cesur dünyamızın sızıntı yaptığına dair ipuçları sundu. Ekonomik krizin derinleşmesinin istikrar ve ulusal güvenliğimize karşı en vahim tehdit olduğunu, 1920 ve 1930'ların "şiddete başvuran aşırılıklarını" tetikleyebileceğini belirtti.
En tehlikeli teröristlerimizi İslami Cihad değil Wall Street üretmeye başladı. Siyasal bünyenin kanını boşaltıp mâli sisteme aktarmada hevesli duran Obama yönetimi size bunu anlatmaz. Ancak Obama işi bitirene kadar hepimiz bir deri bir kemik kalacağız. Peki sonra ne olacak? Tesislerin ve ticarethânelerin hızla kapanmaya başladığını, enflasyonu, bulaşıcı iflasları, yeni haciz dalgalarını, ekmek kuyruklarını, Büyük Buhran dönemindekini mumla aratan işsizliği ve de Blair'in korktuğu toplumsal ayaklanmaları göreceğiz.
ILO'nun tahminlerine göre dünya çapında bu yıl yaklaşık 50 milyon kişi işini kaybedecek. Çöküşten dolayı ABD'de 3.6 milyon kişi işini çoktan kaybetti. IMF'nin tahminlerine göre dünya ekonomisi 2009 yılında yüzde 0.5 büyüyecek; II.Dünya Savaşından beri bu durumla hiç karşılaşmamıştık. Birleşik Devletler'de geçen yıl 2.3 milyon taşınmaza tebligat gönderildi veya bu sayıda taşınmaz el değiştirdi. Boş ticari gayrimenkullerin haczedilmesiyle bu sayı 2009 yılında daha da yükselecek. 2008 yılında küre çapında 20.000 banka ya iflas etti ya satıldı yahut kamulaştırıldı. Bu yıl kapanması beklenen 62.000 Amerikan şirketi var. İşsizlik oranı, iş aramaktan vazgeçmiş ve yarı zamanlı çalışan insanları da eklediğinizde yüzde 14 düzeyinde.
Çâre olarak bulabileceğimiz çok az yolumuz var. ABD'deki imalat sektörü küreselleşme sonucunda büyük darbe aldı. Tüketiciler 14 trilyon dolar borç içinde yüzüyorlar; kredi kartı şirketlerine ve kolayca kredi edinme yöntemlerine minnettarız. Amerikan hükümeti trilyonlarca doları krize rehnetti ki bunların çoğu ya borç olarak alındı ya da basılan yeni paralardan. Amerikan hükümeti, Afganistan ve Irak'taki savaşımıza kaynak sağlamak için trilyonlarca dolar borç alıyor. Âşikar olanı ise hiç kimse dile getirmiyor: Bu paraları asla geri ödeyemeyeceğiz.
Bir yolunu bulup krizden bir şekilde çıkmamız ve kredi yoluyla emperyal projemizi muhafaza etmemiz bekleniyor. Çocuklarımız düşünsün gerisini. Kanamayı durdurmak veya vatandaşlar olarak ileride acısını çekeceğimiz biriken mahrumiyetlerimizi gidermek için kısıtlı imkanlarımız dâhilinde inşa edilmiş tutarlı ve gerçekçi bir planımız yok ortada. Bunu, potansiyel toplumsal huzursuzluğu ezmek üzere hazırlanan ulusal güvenlik devletinin stratejileriyle bir araya getirin, geleceğin görünümünü elde edeceksiniz. Hiç iyi görünmüyor.
Senatoya konuşan Blair, "Birleşik Devletlerin yakın vade güvenlik kaygısı, küresel kriz ve onun jeopolitik sonuçlarıdır" demişti. "Kriz, bir yıldan fazla süredir devam ediyor ve dibe vurup vurmayacağı ve vuracaksa ne zaman vuracağı hususunda ekonomistler arasında ihtilaf var. Bazıları, ekonomik gerilemenin daha da derinleşeceğinden ve Büyük Buhran'daki seviyeye varacağından korkuyorlar. 1920 ve 1930'ların Avrupasındaki ekonomik kargaşa havanında dövülen acıklı siyasi sonuçları yani istikrarsızlığı ve şiddete sapan aşırılıkları elbette ki hepimiz hatırlamalıyız."
ABD Kara Harp Okulu'nun ( U.S. Army War College) yayınladığı "Known Unknowns: Unconventional 'Strategic Shocks' in Defense Strategy Development" başlıklı monografi, toplumsal huzursuzluk hayaletini konu ediniyor. Belgeye göre ordu, "öngörülmemiş bir ekonomik çöküşün", "bir amaca mebni ülke içi direnişin", "kamu sağlığını ilgilendiren olağanüstü durumların" veya " siyasi ve hukuki düzenin felce uğramasının" gerektireceği, şiddet içeren yurtiçi görevlere hazırlanmalıdır. "Yaygın toplumsal şiddet, savunma kurumlarını, ülke düzenini savunmak ve insan hayatını emniyete almak amacıyla öncelikleri en uçlarda yeniden belirlemeye icbar edecektir."
"Uzun süredir devam edegelen yurtiçi güvenliğin rehavete sürükleyeceği bir Amerikan hükümeti ve savunma kurumları, yurtiçinde bozulan emniyet ve asayişi hızla yeniden sağlamak için yurtdışı taahhütlerin bir kısmından yahut çoğundan hızla çekilmeye mecbur kalacaktır."
"Bu, en uç durumlarda, ABD'deki hasım gruplara karşı askeri kuvvet kullanımını da içerebilir. Ayrıca, eyaletler arasında ve ülke çapında yaşanacak sivil çatışma veya kargaşa sırasında siyasi otoritenin devamlılığını sağlayan merkez, zorunlu olarak Savunma Bakanlığı olacaktır."
İşin açıkçası, sıkıyönetim ve Savunma Bakanlığının başında olduğu de facto bir hükümet. Bunu göz önünde bulunduruyorlar. O halde siz de bulundurmalısınız.
Amiral Blair, Senato'yu uyararak hâlihazırda "devletlerin kabaca yüzde yirmibeşinin mevcut ekonomik gerilemeden dolayı hükümet değişikliği şeklinde tezâhür eden düşük düzeyli istikrarsızlık içinde" olduklarını söyledi. "Devlet karşıtı gösterilerin çoğunun" Avrupa ve eski Sovyetler Birliğinde görüldüğünü fakat bu durumun ABD'ye sıçramayacağı anlamına gelmediğini de kaydetti. Mâli krizin gelecek yıl yükselen pazarlarda ekonomik kriz dalgası üretmesinin muhtemel olduğunu anlattı Senatörlere ve "Latin Amerika'nın, eski Sovyetler Birliğinin ve Sahraaltı Afrika'nın çoğu, yeterli para rezervinden, uluslararası yardım ve krediye veya diğer destek mekanizmalarına erişimden mahrumlar" dedi.
"Büyüme oranları aşağı düştüğünde sezgilerim bana buradan sorun doğacağını söylüyor ve biz de [doğacak problemleri] arıyoruz." "Ekonomik krizlerin bir ya da iki yıl sürmesinin, rejim tehdit eden istikrarsızlık riskini artırdığına" işaret eden "istatistiki modelleri" kast ediyor Blair.
Blair, en yeni korku hikayesini anlattı. Ekonomik çöküş hızlandıkça, her ne kadar gücü elinde bulunduranlar bize egzotik bir sarsıntı yaşatma ihtiyacı hissettiklerinde onları piyasaya süreceklerse de aslında sakallı islamcı aşırıların değil ayak takımının, çevrecilerin, anarşistlerin, işçi sendikalarının ve mülksüzleştirilmiş işçi sınıfının öfkeli üyelerinin bizi tehdit ettiklerini anlatacaklar bu kez. Devlet güvenlik aygıtının demir yumruğuna muhalefet edenler, medyada, gittikçe genişleyen suça meyilli alttabakayla aynı kefeye konulacak.
Blair'in tanıklığından ne çıkaracağını tam olarak bilemeyen İstihbarat Komitesi başkan yardımcısı Senatör Christopher Bond, Blair'in "ülkede o şartları" oluşturmaya ve küresel ekonomik krizi "istihbarat câmiasının birinci önceliği yapmaya çalışmasından" endişe ettiğini söyledi.
Ekonomik çöküş, kollektif serbest pazar inancımızın salaklığını, sınırsız büyüme, tüketim, borç alma ve genişleme tabanlı bir ekonominin saçmalığını ifşa etti. Sınırsız büyüme ideolojisi, fosil yakıtlardan temiz suya, balık stoğundan erozyona kadar dünya kaynaklarının tükenmesi meselesini, nüfus artışını, küresel ısınma ve iklim değişikliğini hesap etmedi. Düzenlemeye tâbi tutulmayan uluslararası para akışı yüzünden küresel mâli sistem mahvoldu. Aşırı değerlenmiş bir dolar (ki bir süre sonra da düşecektir), borsa ve emlak balonu, kontrolsüz açgözlülük, imâlat sektörümüzün katledilmesi, oligarşik bir sınıfın güçlendirilmesi, siyasi elitimizin yozlaşması, işçilerin fukaralaştırılması, kabarmış bir askeri ve savunma bütçesi ve pervâsız kredi cümbüşü sırtımızı yere getirmek üzere el birliği ediyor.
Finansal kriz çok geçmeden döviz krizine dönecek. Bu ikinci sarsıntı, mâli kapasitemizi tehdit edecek. Bırakalım pazar bildiğini okusun dedik. Şimdi ise canımıza okunuyor.
Kurumsal soyguncuların - hani şu içimizde en parlak onlar olduğu için kendilerine on milyonlarca dolar ödenmesinde ısrar edenler – üçkaatçı, seçilmiş yetkililerimizin, yanısıra basının, yolsuz ve omurgasız kurumsal yalakalar oldukları ortaya çıktı. İşletme okullarımız ve entelektüel seçkinlerimiz ise hilekâr. Batının devri bitti. Çin'e bakın. Bırakınız yapsınlar kapitalizmi kendisini mahvetti. Sizdeki Marks metinlerinin tozunu alma vaktidir.
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın