Afganistan'la ilgili haberleri okuyup da insanın içinin kararmaması işten bile değil. İsyancılar gitgide güçleniyor ve Savunma Bakanı Bob Gates'in Amerikan askerlerinin uzun vadeli çözüm olmadığı itirafına rağmen Birleşik Devletler 20.000 kişilik yeni birlikleri ülkeye sevk ediyor.

Peki ne yapılabilir? Bu sorunlarla her gün mücadele eden Saad ve Cahit Mohseni gibi Afganlarla konuşmak, doğru siyaseti bulmaya yönelik çıkmazdan kurtulmak için son derece aydınlatıcı. Bu iki girişimci kardeş, savaş bölgesi Kabil'de bir medya kuruluşunu idare ediyorlar ve hem uyum sağlayabilmek hem de hayatta kalabilmek için durmadan yeni yöntemler geliştiriyorlar. Mohseni kardeşlerle ilk defa, nisan ayında, Kabil'de, Moby Medya Grubu'ndaki bürolarında görüştüm. Geçtiğimiz hafta Washington'da tekrar bir araya geldik ve siyasî karar alma konumlarında yer alan birçok ABD'linin, Afganistan'daki gerçek tehlikeyi yanlış teşhis ettiği konusunda beni ikna ettiler. Ülkenin demokrasi tecrübesine büyük darbeyi vuracak olan Taliban ya da diğer isyancı gruplardan ziyade, Cumhurbaşkanı Hamid Karzai'nin idaresinde iyice kötüye giden hukuksuzluk ve yolsuzluklar.

Temel mesele kötü yönetim. Şu an Mohseni kardeşlerin karşısındaki en büyük tehlike Taliban savaşçılarının saldırıları değil. Kabil'deki normal hayatı altüst eden, çetelerin kaçırma eylemleri. Saad Mohseni bana "Taliban'ın yükselişi, halkın kanuna ve düzene açlığından kaynaklanıyor." dedi. Mohseniler, 2001 yılında, Taliban'ın iktidardan düşmesinin ardından ülkeye dönerek işlerini kurmuşlar. Başlıca kanalları Tolo TV'de, araştırmacı gazetecilik programlarından "Afgan Yıldızı" isimli müzik programına kadar, yeni Afganistan'ı sembolize eden bir yayıncılık gerçekleştirmeye başlamışlar.

"Afgan Yıldızı"nın ilginç hikâyesini anlatan bir belgesel, ocak ayında Sundance Film Festivali'nde gösterilecek. Belgesel, en iyi amatör şarkıcıyı bulmak için Mohseni kardeşlerin, ülke çapında yetenek avcılığına çıktığını gösteriyor. Bu, bizzat müziğin Taliban tarafından yasaklanmış olduğu ve filmin tanıtım bandında söylendiği gibi, "şarkı söyleyerek hayatınızı tehlikeye attığınız" bir ülkede gerçekleşiyordu. Afganistan'ın farklı etnik gruplarına ait yarışmacılar, sahnede şarkılarını mırıldanarak yarışıyordu. Yarışmanın final gecesini, 11 milyon kişi, yani ülke nüfusunun üçte biri izliyordu. Mohseniler başka yaratıcı programlara da imza attı. Bunlardan biri, üçüncü sezonuna giren ve Afgan stand-up komedyenlerine sahneyi veren "Kahkaha Çarşısı" (Afgan komedyenler, Jay Leno ya da David Letterman'ın yerini tutabilecek durumda değillerse de, sevimliler).

Sırlar Dünyası çok beğenildi

Mohsenilerin gayet serbest programcılık anlayışı, muhafazakârları tabii ki memnun etmiyor. Onlarla nisan ayındaki ilk karşılaşmamda, radyo ve televizyon yayınlarının yeniden Talibanlaşması endişesini taşıyorlardı. Ama bu gerçekleşmedi ve Tolo TV'nin dinî otoritelerle uzlaşmak konusundaki başarısı, bana, Afganistan'daki daha büyük karışıklıklardan da benzer şekilde çıkılabileceği umudunu veriyor.

Muhafazakârı en çok çileden çıkartan, iki Bollywood dizisi oldu. Aslında bir hayli masum programlardı ama bazı Afganları sinirlendiren, Hint yapımı olmalarıydı. Mohseniler bir öneri getirdi ve bir hayli sevilen Bollywood dizilerini kaldırıp bunların gelirinden olmak yerine, İslamî temellere dayanan, "Sırlar Dünyası" isimli Türk yapımı diziyi de yayımlamaya karar verdiler. Bu karar hem ulemayı yatıştırdı, hem de halk tarafından çok tutuldu. İslamî yayın pazarının potansiyelini fark eden Mohseniler bu kez, en iyi Kur'an okuyanı bulmak üzere bir yarışma düzenlediler. Mohsenilerin hikâyesi, Afganların da herkes gibi olduğunu aklıma getiriyor. Normal bir hayat, çocuklarını büyütebilecekleri güvenli bir yer ve televizyonda iyi programlar istiyorlar. Güvenli bir çevre meydana getirmek 20.000 kişilik bir Amerikan birliğini daha gerektiriyor olabilir ama asıl adım, suç örgütlerinin onları terörize etmesine izin veren değil, halkını koruyan bir Afgan hükümeti olacaktır. The Washington Post, 18 Aralık 2008
 
Kaynak: Zaman