Bazen hiç bulunmadığım yer ve zamanlarda olmayı hayal ederim. Mesela bugünlerde 1954'de Kuveyt'te olsaydım nelere tanıklık ederdim diye düşünüyorum.

Kahire Üniversitesi'nin İnşaat mühendisliği bölümünden yeni mezun olmuş, başa sarılan kefiyeyi, farklı olsun diye boynuna bağlayarak dolaşan genç Arafat o yıllarda çok meraklı olduğu spor arabalardan biriyle, niyeyse gözümün önüne hep beyaz ve üstü açılabilen bir araba geliyor, siyah ve büyük güneş gözlüklerini takmış olarak birkaç arkadaşıyla buluşmaya geliyor.

Arabasını artistik bir biçimde park ediyor, hızlı ve büyük adımlarla arkadaşlarıyla buluşacağı evin kapısına geliyor. O gün orada Fatah'ı, yani 'Harakat al-Tahrir al-Vatani al Filistini'yi, ya da 'Filistin vatanını kurtarma örgütü'nü kuruyorlar. Heyecanlı Arafat ve arkadaşları aslında bu uzun adın baş harflerinin 'hataf' yani 'ölüm' olması üzerine birkaç espri yapıyorlar ve onun yerine kısa isim olarak tersini, yani 'fetih'i kullanmaya karar veriyorlar.
Akıllarında birkaç yıla kadar ne yapıp edip İsrail'i ortadan kaldırmak ve Filistin Devleti'ni kurmak var. İşbölümü yapıyorlar hemen, kim örgütü genişletecek, kim finansal desteği bulacak, Arap ülkeleriyle ilişkileri kim sağlayacak, karar veriyorlar.

O gün orada olanların bir kaçı İsrail suikastlarına kurban gitti, Arafat'a ne olduğu hepinizin malumu, ortalıkta da Filistin Devleti falan yok.

Fatah'ın en büyük başarılarından birisi, ortalıkta bu kadar çok Filistin örgütü varken o yıllarda herkesi bir araya toplayabilmekti ve bunu da çoğulculuğu muhafaza ederek gerçekleştirebilmesiydi. İkinci büyük başarısı da, Filistin davasının 'hamisi' olduğunu iddia eden, aslında kendi çıkarları ya da liderlik peşinde koşan diğer Arap ülkelerinin vesayetini kırıp, Filistin hareketini özerk bir hale getirebilmekti. 

Fatah'ın yenilgilerini bile tam bir halkla ilişkiler uzmanı olan Arafat'ın çabaları sayesinde destana dönüştürmeyi başardığını söylemek yanlış olmaz. Vur-kaç eylemlerinin Batı Şeria ve Gazze'nin işgaline yol açan 1967 savaşının nedeni olduğunu kimse hatırlamıyor artık.

Lübnan iç savaşının başlamasına yaptıkları olumsuz katkı, Ürdün'ü neredeyse yıkılmaya yaklaştıran faaliyetleri de artık birer uzak anı. Fakat bazen geleceği de hayal etmiyor değilim. Mesela önümüzdeki hafta Beytüllahim'de yapılması planlanan bir toplantıyı hayal ediyorum; Fatah'ın altıncı büyük kongresini, beşincisi yirmi yıl önce yapılan kongreyi.

Lütfen kimse kızmasın ama, gözümün önüne gelen manzara şu: yaşlarının gereği sahip oldukları sağlık sorunları nedeniyle sık sık ziyaret etmek zorunda kaldıkları tuvaletin önünde sıra beklerken ara sıra heyecanlı tartışmalar yapan ama daha çok, "neydi azizim o günler' diye iç geçiren ya da çok uzun bir aradan sonra birbirini görmenin mutluluğunu yaşayan eski dostların muhabbetleri. 

Fatah kongresinin tartışması gereken birçok şey var. Her şeyden önce, bütün bu yıllar içinde nasıl da yolsuzluklara battıklarını ele almaları gerek. Bazı yetkililerinin tek derdinin kendi ceplerini doldurmak olması konusunda Filistin toplumu onlardan özeleştiri de bekliyor.

Fatah'ın iki önemli kuruluna 120 kişilik Devrim Konseyi'ne ve 21 kişilik politbürosuna, kimlerin seçileceği, gençlerin girip girmeyeceği yalnızca Fatah'ın değil, Filistin davasının geleceğinin de belirleyicisi olacak. Elbette arada birkaç kişinin çıkıp, aslında Fetih'in tüzüğünü hiç değiştirmediğini, İsrail'i bırakın tanımayı, kağıt üzerinde hala yok etmeyi planladığını ve aslında bunun da böyle kalması gerektiğini söyleyecek birileri çıkacak elbette. Fakat kongrenin yapılmama olasılığı da var. Hamas, Gazze'deki 400 delegenin gelmesine izin vermek için bütün tutuklularının serbest bırakılmasını istiyor.

Eğer sorun kongrenin başlayacağı 4 Ağustos'a kadar aşılamazsa, kongrenin ertelenmesini isteyen delegeler de var. Ama bu Filistin lideri Mahmud Abbas'a göre Hamas'a teslim olmak demek. Kuveyt'te 1954 yılında toplanan gençler, herhalde o zamandan bu zamana yaşanan birçok şeyi hayal edebilirlerdi o günlerde ama Filistin davasının böylesine parçalanacağını, Hamas gibi bir grubun bu kadar etkin olabileceğini hayal bile edemezlerdi. 

Çözümün bu kadar uzak olacağını da düşünmemişlerdi şüphesiz. Üstelik olayların böyle gelişmesine çok ciddi katkıları olabileceğini de akıllarına gelmezdi. Ama bütün Filistinlilerin bugünlerde düşündüğü bir şey var, kalıcı bir çözüm için önce Filistinliler arasında birlik sağlanması, Filistin mücadelesinin yeni bir soluk kazanması gerekiyor, bunu konuda da Fatah'ın üzerine çok şey düşüyor.

Kaynak: Radikal