Kerkük'ü kutsal sayan Iraklı Kürtlerin kentin demografik yapısını değiştirmeye yönelik düzenlemeleri, ABD'nin Ortadoğu haritasını mezhep ve etnik köken temelinde yeniden çizme planından bağımsız olarak değerlendirilemez.

Kudüs, Kuzey Irak'ta kutsal kent değil; Kürtlerin kutsal gördüğü kent Kerkük. Kudüs kutsallığını tarihinden ve Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanların kutsal mekânlarından alıyorsa, Kerkük de Kürtlerin gözündeki kutsallığını petrol kuyularından alıyor. Irak'ın güneyindeki petrol yatakları ortaya çıkmadan önce, ülkenin petrol zenginliğinin tamamı Kerkük ve çevresinde yoğunlaşıyordu.

Kuzey Irak'ta yaşayan Kürtler, petrol gelirinin bölgenin kalkınmasında kullanılmaması nedeniyle aldatıldıklarını düşündü. Defalarca bağımsız olmaya veya en azından idari anlamda bağımsızlık elde etmeye çalıştılar. Saddam yönetiminin buna yanıtıysa, bu girişimleri askeri güçle bastırmak biçimindeydi. Bu çözümler fayda getirmeyince önceki rejim, 'ameliyat'a girişti.

 Ameliyat, binlerce Arap aileyi güneyden kuzeye naklederek Kerkük'ün demografik yapısını değiştirme eyleminde kendini gösterdi. ABD işgaliyle önceki rejim düşünce de, Irak Kürdistanı bağımsızlık yolunda adımlar attı. Fakat, Kürdistan bu yoğunluktaki Arap nüfusu sebebiyle Kürt olamaz.

Kürtler Araplardan kurtulmak için, Kürdistan'daki yerel hükümete Arapları bölgeden çıkarma hakkı veren bir maddenin Irak Anayasası'na konulmasında ısrar etti. Bu madde yerel hükümete, diğer vilayetlerin kapsamındaki birçok Kürt köyünü de alarak Kürdistan sınırlarını yeniden çizme hakkı da veriyor. Bu operasyonlardan sonra Kerkük'ün statüsünü belirleyecek bir referandum yapılacak. Yani Kürtlerin Kerkük'te ezici çoğunluğu elde etmesi sonrası...

Bu anayasal anlaşma doğrultusunda, Maliki liderliğindeki hükümet Arapların Kerkük'ü terk etmeye teşvik edilmesine onay verdi ve her Arap ailesine 15 bin dolarla eski köylerinde bir toprak parçası verilmesini kararlaştırdı. Fakat Arap liderler bu duruma karşı çıkıyor. Öte yandan, bu Arap ailelerin çoğunun esasında Irak'ın güneyinden getirilmeleri sebebiyle, güneye tekrar taşınmaları Şiilerle Sünniler arasında da epey riskli bir başka soruna kapı açıyor. Bu yüzden Şii lider Sadr ve silahlı milisleri Sünni Arap nüfusun güneye iadesine karşı çıkıp Kerkük'te kalmalarını istiyor.

Fakat bu sorun nüfusun yeniden düzenlenmesi temelinde çözülse dahi
Kerkük sorunu ortadan kalkmayacak. Zira kent nüfusunun yüksek bir oranı da, Kerkük'ü bugüne dek kendi kentleri olarak gören Türkmenlerden oluşuyor. Bu yüzden, Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani Türkmenlerin kentten çıkarılmaları ve PKK'yı teşvik etme imasında bulunduğunda Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tehditle karşılık verdi ve genelkurmay başkanı da Kürtlerin yeni planının önünü kesmek için Kuzey Irak'a askeri operasyon gerektiğini açıkladı.

Bütün İslam dünyası etkilenecek

Kerküklü bir Kürt olan Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'yse, Irak'ın resmi tutumunu bir grubun değil de Irak devletinin belirleyeceğini açıklayarak Türk tepkisini yatıştırmaya çalıştı. Fakat aynı zamanda herkese, Kerkük'ün Kürtlerin Kudüs'ü olduğunu hatırlattı.

Durum ne olursa olsun, Kuzey Irak'ta yaşanan düzenlemeler, bütün bölgenin etnik, mezhepsel ve dini temeller üzerinde yeniden çizilme operasyonunun hayata geçirilmesinden başka bir şey değil. Bu durumun tehlikeli sonuçları sadece Irak'la sınırlı kalmaz, Arap dünyasını hatta bütün İslam dünyasını kapsar.