CHP lideri Deniz Baykal'ın çarşaflı kadınlara parti rozeti takması, siyasetin en sıcak tartışma konusu. Kısa zamanda gündemden düşecek gibi de görünmüyor. Olayın parti içindeki yankısı ilginç. Destekleyen olduğu kadar karşı çıkan da var.

Ulusalcı kontenjandan Meclis'e giren Nur Serter ve Necla Arat gibi milletvekilleri, bu açılımdan rahatsız olduklarını gizlemediler, karşı görüşlerini kamuoyuyla paylaştılar.

Çarşaflı kadınları partiye kazandıran isim İstanbul İl Başkanı Tekin Gürsel. Gürsel, bir süredir CHP'nin klasik çizgisinin dışına çıkan farklı yaklaşımlarıyla dikkat çekiyor. Gürsel'in 'Taban rahatsız.' diyen Necla Arat'a tepkisi çok sert oldu, Akşam Gazetesi'ne verdiği demeçte "Biz aslımıza dönüyoruz. Onu yok say, bunu yok say. Her kesimden insanlar gelecek. 16 aydır buradayım, Necla Arat'ın bir kez yüzünü görmedim. Lütfetsin de sokağa insin..." dedi.

Gürsel haklı, Necla Arat sokağa indiği zaman düşünce ve görüntü olarak kendisine benzemeyen insanlarla da karşılaşacak. Kılık kıyafetlerine bakarak 'Hayır, oyunuzu istemiyorum' mu diyecek? CHP, küçük bir zümrenin değil de Türkiye'nin partisi olacaksa kaçınılmaz bir sonuç bu, örtülülerle de, çarşaflılarla da yolu kesişecek, başka çıkışı yok. 'Baykal, örtünün her çeşidi ile kavgalı Nur Serter'i nasıl ikna edecek?' diye sorarsanız Ahmet Hakan'ın teklifini hatırlatırım. Hakan dünkü yazısında Baykal'a, Serter ve Arat için CHP Genel Merkezi'nde ikna odası kurmasını öneriyor. Hanımefendilere her sabah yarım saat, 'Onlar da bizim vatandaşımız' diye terapi uygulayacak. Serter'in, ikna odalarının mucidi olduğunu söylemeye gerek yok herhalde. Espri bir yana, Baykal keşke, ülkenin gerçeklerinden kopuk Arat ve Serter gibi isimleri milletvekili yaparken düşünseydi.

CHP'nin yeni açılımını acaba AK Parti nasıl karşılıyor? Kendileri için bir tehlike veya tehdit görüyorlar mı? Partinin önemli ismi Bülent Arınç'la konuştuk; Baykal'ın davranışından memnun, AK Parti'ye oy kaybı olarak yansıyacağını da düşünmüyor. Arınç, hiçbir siyasî hesaba girmeden şunları söyledi: "Ben bunu çok tabii bir olay olarak görüyorum. Toplumda bu insanların da siyasî hakları var. Hiçbir ayrımcılığa tabi tutulmamaları gerekir. Türkiye siyaseti açısından iyi bir gelişme. Dileriz gelip geçici değildir, daim olur. Ben bu kardeşlerimizi, yakasına 6 oklu CHP rozeti takan bu hanımefendileri kutluyorum."

Açıkça söylemek gerekirse Ankara'da Baykal'ın çarşafa rozet takmasını seçim yatırımı olarak görenlerin sayısı hiç de az değil. Şu sıralar zaten partilerin attığı her adım yerel seçimlerle ilişkilendiriliyor. Bazı büyükşehir belediyelerinin yoksul ailelere kömür yardımı yapmasını bu kapsamda değerlendirenler var. Oysa bu sosyal belediyeciliğin bir gereği. Sadece seçim yılına mahsus da değil. Öteden beri devam eden bir uygulama. Doğrusu buna sol çevrelerin karşı çıkmasını anlamak güç.

Velev ki seçim yatırımı olsun, katı ideolojik çizgisiyle topluma yabancılaşan bir partinin sert tutumunu esneterek başörtülülere, çarşaflılara ulaşma girişimi niye rahatsız edici olsun? Serter ve Arat gibi isimler tamam karşı çıkabilir de toplumsal barışı önemseyen kesimlerin Baykal'ın yeni açılımına tepki göstermesini anlamakta zorlanıyorum. Velev ki seçim yatırımı olsun; CHP'nin başörtüsüyle, çarşafla barışması küçümsenmeyecek bir gelişme. Sandığın kerameti de diyebilirsiniz. Çarşafın üzerine altı oklu rozet Türkiye için küçük ama CHP için çok büyük bir adım. Bunu CHP içindeki ideolojik isimlerin huzursuzluğundan rahatlıkla anlayabilirsiniz. Baykal, geri adım atmadan ileriye doğru yürümeli.

 

Kaynak: Zaman