4 Kasım'dan iki hafta sonra Obama'nın zaferi hakkında yazmak için vakit geç olsa gerektir. Ne ki kasti bir ağırdan almaydı bu. Beyazlar ve benzer şekilde siyahiler, Obama zaferini çoşkunlukla kutlarken hemencecik yazıvermenin zalimce olacağını düşünmüştüm. Amerikalıların çoğunluğu, tarihlerindeki ırk-ötesi ânın tadını çıkarmaktayken münasebetsiz bir ses olacaktı benimkisi.

Amerika'nın ırkî tektonik levhasında bir kayma yaşandığının işareti miydi bu zafer? Hafızalar ne de zayıf. John McCain, Sarah Palin'i başkan yardımcısı adayı olarak seçtiği 29 Ağustos'tan sonra Obama'yla arasındaki farkı kapatmaya başlamıştı. Palin, "küçük şehirlerimizde iyi insanlar yetiştirdiğimizi" söyleyerek Cumhuriyetçi Parti Kongresini elektriklendirdiğinde ara daha da kapanmıştı. Amerika'daki siyahilere, hispanikler ve asyalılara verilen mesaj çok açıktı: Onlar "iyi insanlar" değillerdi.

Seçim sonuçları, Eylül ayının ilk haftasında başlayan mâli erime henüz kendisini hissettirmeden evvel çok daha başka olabilirdi. Sarah Palin bile o soluk kesici cehaletini sergilemeye başlar başlamaz Obama'ya bir parça yardımcı olmuş olabilir. Peki, Obama zaferi için kime müteşekkir olmalıyız? Sorunun oturaklı bir cevabı var. Obama zaferi için mâli erimeye ve bir ölçüye kadar -ihtiyar McCain'in izinden gidecek Palin'in başkan yardımcısı olmasının ardından yaşanması muhtemel - Armagedon tehlikesine müteşekkir olmalıyız. Yani bu kıtanın tektonik levhalarında bir kayma söz konusu değil.

Amerika'nın, Obama'yı şeksiz şüphesiz bir şekilde "siyahi" aday olarak tanımlaması hayli problemlidir. Kölelik dönemine ve Jim Crow Kanunlarına kadar geriye giden ırk fikrinin Birleşik Devletlerde sıkı sıkıya kök saldığını ispatlamaktadır. Obama'nın annesi beyazdı ve belli ki ataları da. Obama'nın babası siyahi bir Afirkalıydı ve belli ki ataları da. Obama, çift ırklıdır – yarı siyahi ve yarı beyaz – Otomatik olarak siyahi olması nedendir  o halde? Yarı siyahi olması Obama'yı siyahi yapıyorsa aynı mantıkla düşündüğümüzde onu beyaz olarak da tanımlayabilirdik. Niçin yapmadık?

Sorunun cevabı, Birleşik Devletlerin ırkçı tarihinin derinliklerinde, beyazların, beyaz ve siyahi ırkların karışmasına kategorik itirazında gizlidir. Bir kişinin nesep silsilesi içerisinde siyahi olduğu biliniyorsa o kişi siyahidir. Aritmetik ırkçılıktı bu: Beyaz + Siyahi = Siyahi.

Amerika'da karma evliliklerin yasaklanması oldukça erken bir dönemde başlamıştı. Köleci Virginia'da 1691 yılında ve bir yıl sonra da bir diğer köleci eyalet Maryland'da kabul edildi. Daha sonra hızla diğer eyaletlere yayıldı. Nesep silsilesi içerisinde siyahi olduğu teşhis edilen herkes, siyahi olarak mahkum ediliyordu. Bu Aritmetik, beyazların gücünün alâmetiydi. Irkı belirleme ve bunu kabul ettirme gücü. Bu Aritmetik, siyahilerin beyazlarla evlenerek alt mevkiden kaçıp kurtulamayacaklarını ifade ediyordu. Beyazların siyahilerle evlenmesinde de caydırıcıydı çünkü zürriyetleri, hayatlarını siyahilerin mevkisinde sürdüreceklerdi. Obama'nın "ırkının" bir diğer yönü var ki o da unutulmaktadır. Obama siyahidir ancak tam bir Afro-Amerikalı değildir Martin Luther King ve Malcolm X gibi. Bir siyahi olarak Obama, köleler ve zenciler olarak 1865'e kadar, Jim Crow kanunlarıyla 1964'e kadar ve Amerika'nın altsınıfı olarak bugüne kadar kurban edilenlerin soyundan gelmiyordu. Bazı beyazlar, bu ülkedeki siyahilerin tarihi sıkıntılarını çekmemiş siyahi bir adaya oy verirken daha bir rahattılar denilebilir.

Obama'nın adaylığı, bu utancı unutmayalım diye Sovyetlerin tarih sahnesinden çekilmesinden sonra yükselişe geçen ancak 11 Eylül'ün ardından hayli muteber olan yeni bir ırkçı formu gün ışığına çıkardı. Obama'ya irtifa kaybettirmek için dayanışma içerisine giren bazı cumhuriyetçiler, Obama'yı müslüman olmakla, medresede bulunmakla suçladılar. Obama ise Hıristiyan olduğunu söyleyerek durumu protesto etti. Ancak ithamın ırkçı önermesiyle kendisi arasına mesafe koymadı. Bilakis, onunla görüşmek yahut seçim kampanyası sırasında onu ağırlamak isteyen müslüman gruplardan uzak kalmaya özen gösterdi. Seçim kampanyası çalışanları, bir keresinde iki müslüman kadını arka zeminden uzaklaştırdılar çünkü Obama'nın konuşması sırasında objektiflere takılacaklardı. Risk teşkil ediyorlardı çünkü başörtüsü kullanıyorlardı. Mevcudiyetleri, Obama'nın seçim kampanyasını lekeleyebilirdi.

Obama'nın zaferinde ırktan ricat söz konusu değil mi peki? Belki de ama daha ziyâde semboliktir o. Bir siyahi adam için parlak bir zaferdir ancak onun başkanlığı bu ülkede yaşayan altsınıf siyahiler için bir fark yaratabilecek midir? Afrika için yeni bir Marshall Planı başlatarak baba tarafından atalarının kıtasına bir hayrı dokunacak mıdır?

Buna cüret edebilir mi?

Ralph Nader'i atlatarak seve seve bir demokrat adaya oy verdim bu kez. Ve Obama kazandığında içimde ferahlık hissettim. Ülke başkanlığına bir adım mesafedeki, silah taşıyan, geyik avlayan, nefret kusan, savaş kışkırtıcısı ve akıl tutulması arayışındaki Sarah Palin'i görmeyecektik dört yıl boyunca.

Obama'nın zaferinde umudun yükselişini hissettiğimi söyleyemem. Bir başkan ancak bu ülkenin sahibi lobilerin, kurumların ve onun "seçilmiş" kurumlarının görünen yüzüdür. İnsanlar değişim talebiyle caddeleri doldurmadığı takdirde hiçbir değişim söz konusu olmayacaktır. Seçim yılının popülist sloganları, oy verme yerlerinde işlerini bitirdikten sonra unutulur giderler.

Heyhat, iç ferahlığım kısa ömürlü de olabilir. Bu ülkedeki dinci sağ – Cumhuriyetçi Parti'nin en güçlü seçmenleri – mâli erimeden dolayı hüsrâna uğradı. Ne var ki korku tâcirliği ve ırkçı söylem dalgasının üstüne çıkmış, geri dönüşün -neocon kuzenleriyle birlikte - hesaplarını yapıyorlar .

Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın