Hafta sonunda Başbakan'ı dinleyip, ruhsal durumunun nereye geldiğini ve kaç adım atabildiğini göreceğiz. O konuşmaya kadar başka konuya geçmeliyim.
Dün sabah NTV'de, Murat Akgün ile Dışişleri Bakanı Babacan'ın söyleşisini izledim. İlk bakan olduğu günlerden beri, şaşırmaz ve yan yollara çekilmezse, büyük sorumluluklara aday olarak gördüğüm bu genç siyaset adamımız, gündemdeki dış politika konularını benim de anlayacağım sadelikte anlattı.
Bu söyleşide, Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı Taslağı (UPT)'nın internette yayımlandığını öğrenince açıp okudum.
410 sayfalık bu belgenin ilk 23 sayfasında programın politikaları bulunuyor, diğer sayfalarda da, AB görüşmelerinin her aşamasında ele alınacak mevzuat değişikliği listeleniyor.
Okuyucularımın tahmin edebileceği gibi, UPT'de ilk önce anayasa değişikliği, yönetim sisteminin değişmesi, demokrasinin genişlemesi, kuraklık, Kürt sorunu, üniversitede reform gibi konularda neler düşünüldüğünü aradım. Bunların bazılarına değinilmiş, bazılarının adı bile anılmıyor.
Çözümüne, diğer bazı konuların sonucu olarak bakılabileceğinden, 'Kürt sorunu'nun kelime olarak UPT'de bulunmaması anlaşılabilir. Ancak taslakta küresel ısınma ve kuraklığın adının geçmemesi gerçekten önemli bir eksiklik.
Kuraklık önümüzdeki yıllarda doğal olarak AB ile ilişkilerimizi güçlü biçimde etkileyecektir: Bu nedenle her kamu belgesinde gerektiği gibi, UPT'de de kuraklık topluma etkisi oranında yer almalıydı.
Üniversite reformu ve bununla ilgili Anayasa değişikliği de UPT'de yer almamaktadır. Bu ilgisizliğe bakarak hükümetin, YÖK sistemini, Anayasa'da değişiklik gerektirmeyecek düzeltmelerle sürdürmek istediğini söyleyebiliriz. YÖK sisteminin son rektör atamalarında görülen siyasal anlayış içinde yürütülmesinin, ülkemizi hızla çatışmaya taşıyacağını söylemekle yetiniyorum.
UPT'de, Anayasa değişikliği ve demokrasinin genişlemesi, yüzeysel bazı önlemlerle geçiştirilirken, kadın haklarını destekleyen ve güçlendiren bazı politikalar bulunmaktadır.
Neresinden bakarsak bakalım, devletimizin en önemli konusu yönetim sistemidir. UPT'de, yönetim sistemimiz hakkında, 'Ahiren kabul edilen mevzuatın etkin şekilde uygulanmasına devam edilecektir' denilmektedir.
Bu yaklaşım, asıl yapılması gerekenden uzak durulacağını göstermektedir.
Yönetim sisteminde ve yerel yönetimlerde reform hemen ele alınması gereken bir konudur. Yönetimde yerindenlik (subsidiarite) ilkesini kabul edip uygulamaya koymalıdır.
İlkenin özü, bütün yerleşim yerlerinin imkân ve ihtiyaçlarının seçilen meclislerce görüşülmesi ve kararlaştırılması, anayasaya uygun kararların uygulanmasıdır.
Yönetim reformuna UPT'de yer verilmemesi, pek çok acil konuyu etkileyerek devletimizin temelini sarsacak bir unutkanlıktır.

 

Kaynak: Radikal