Kürt Açılımı (KA) tabii ki olağanüstü bir gelişmedir, bu niteliğinin tabii sonucu olarak da olağanüstü sonuçları olacaktır! Ona biraz yakından bakmalıyız, tavsiyeme önce ben uyayım:
'Kürt Açılımı', artık Türk dilinde, tek varlığı bildiren bir ad, özel bir addır. Bunun, bir 'özel ad' olduğunun farkına varmayanların çokluğunu biliyorum, ama yine de ısrar edeceğim; 'Kürt Açılımı' bir özel addır.
KA'nın henüz bir tanımı yoktur. Tartışmayı başlatanların da 'süreç' deyip geçmeleri, tanımın zamanının gelmediğini ve zorluğunu bildiklerinden olsa gerektir.
KA'nın adında 'Kürt' olması onu Kürtlere ait ve bağlı görmeyi haklı kılmaz. KA, Kürtlerle sınırlı değildir, Türkiye'de yaşayan ve Türkiye ile ilgili olan bütün insanları kapsamaktadır.
İçişleri Bakanı dün konuşurken, 'Demokratik açılım', 'Huzur ve mutluluk projesi' deyimlerini kullandı. Bunu, hükümetin de henüz KA'yı tanımlamadığını gösteren bir işaret sayıyorum.
KA, laf ebeliğine ve halk dalkavukluğuna izin vermeyeceği gibi, bağnazlıkla ve ön yargılarla anlaşılacak bir olgu da değildir.
KA'nın başarı veya başarısızlığı, onu kendine özgü özellikleri bulunan süreç veya oluşum olmaktan çıkarmayacaktır. O, tarihimize girmiştir ve tarihimizdeki yeri giderek genişleyecektir.
KA, bir büyük devletteki siyasal gelişmelerin sonucudur. KA, kolayca sayılan nedenlerin sonucu değil, sayılamayacak ve tanımlanamayacak pek çok nedenin, genel bir değişimin sonucudur ve kendiliğinden birçok sonucun da nedeni olacaktır.
Geniş bir konuda tartışmanın daha başında 'Söyle, söyle' diye iktidarı sıkıştıranlar, KA'nın bir 'sonuç' olduğunu da görmüyorlar; siyasal hayatımızın eski anlayışlar ve alışkanlıklar ile sürüp gideceğini sanıyorlar.
Son yıllarda, başka bir gelişme yaşıyoruz; 'sol' ve 'sağ' kavramlarının bizdeki biçimiyle söylendiğinde, ülkemizde olup biteni anlatamadığı anlaşılmaya başlandı. Bugün de halkın siyasal gereksinimlerini, 'sol' ile çözümlemeye çabalayanlar var, olsun, alışkanlık ve yenilenmemenin etkilerinden kurtulmak zaman alıyor.
Sol-sağ anlayışı gibi, KA da eski alışkanlıklardan kurtulmamızı kolaylaştıran ve durumumuzu gözden geçirmemizi zorunlu kılan bir gelişmedir.
Siyasal hayatımızda harmanın yeniden dövüldüğünü görme zamanıdır. Harman yeniden dövülmektedir, açıkçası, dövenin altındaki ürün farklıdır, ürünün birbirinden ayrılacak unsurları, döveni çeken farklıdır. Artık harmandaki 'sap' ve 'saman' yoktur; dün sapla samanı karıştıranlar, şimdi başka ürünleri ayırabilecekler veya yenilerini de karıştırmayı sürdüreceklerdir.
Bugün yeni harmanın sonuçlarından birine değinmek istiyorum:
KA, demokrasiyi geliştirip ve genişletecektir. Demokrasisi derinleşen bir toplumda laiklik güçlenir. Laikliğin güçlenmesi, devlet işleriyle inanç işlerinin birbirinden ayrılmasını isteyenlerle, dini kuralların devlet hayatında egemenliğini savunanları uzlaşmaya zorlamayacak mı?
Bu gelişme; laiklik endişesinin baskısıyla iktidara seçenek arayanların, hatta askeri müdahaleye bile göz yumabilenlerin bir kısmını farklı değerlendirmeye yönlendirecektir. Yeni harmanın, bildiğimiz oy tablosunu değiştirmesini bekleyebiliriz!
Kaynak: Radikal