Türkiye çok kısa bir süre içinde İsrail’le çatışmadan Kürtlerle çatışmaya geçti. Türkiye’nin tablosu çelişkili görünüyor. Zira ülke İsrail’e karşı devlet gücüyle desteklenmiş sivil bir hareketlenmenin lideri konumundan, İsrail’dekine benzer bir tabloya geçti. PKK isyancıları eylemler düzenliyor, büyük askeri kayıplar veriliyor ve ardından teröristleri sıcak takip operasyonuyla Kuzey Irak’a giriliyor.

Türkiye Hamas’ın direniş örgütü olarak görülmesi için yeni bir bakış açısı dayatmaya çalışıyor. PKK’nın izini süren Türkiye’nin ‘İsrail görüntüsü’nüyse, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un ‘son 10 gündür İsrail’den alınan Heron sistemlerinin Kuzey Irak’ta kullanıldığına’ dair sözleri tamamladı. Başbuğ’un söylediğine göre pilotsuz İsrail uçaklarıyla yapılan takip Amerikalılarla eşgüdüm içinde gerçekleştiriliyor. Yani Türk-Amerikan-İsrail güvenlik sistemi, Irak-Türkiye sınırlarının PKK savaşçılarının sızması için kullanmasının engellenmesine destek oluyor.

İstihbarat haberleri dikkat çekiciydi
Fakat bu sistem son zamanlarda bozulmuş görünüyor. Zira pilotsuz uçaklarla ilgili eğitime destek olan İsrailli teknik ekip, ‘Özgürlük Filosu’nun başlattığı Türkiye-İsrail krizi sebebiyle ülkeyi terk etti. Türk ordusunun son zamanlarda bir Amerikan istihbarat karartması yaşandığına ve ABD’nin, Kürt savaşçıların sınırdaki hareketlenmelerine dair bilgileri paylaşmadığına işaret eden haberleri yalanlaması dikkat çekiciydi.

ABD’nin Kuzey Irak’taki ağırlığı ve İsrail’le Irak Kürdistanı arasındaki istihbarat ilişkisi göz önünde bulundurul-duğunda, Türkiye ordusu kanalıyla ABD-İsrail yardımına muhtaç. Bu durum orduyla iktidardaki AKP arasında, ülkenin içerideki ve dışarıdaki tasavvuru üzerine yaşanan rekabetin yeniden gündeme geldiği anlamına geliyor. Filistin bağlamındaki Türk-İsrail çatışmasındaysa işler bir bütün olarak Türkiye açısından kolay görülüyor. Halkın Filistinlilere duyduğu sevgi dalgası bütün iç bölünmeleri bastırdı. Hali hazırdaki dalgaysa Kürtlere yönelik düşmanlıkla ilgili.

Tek zayıf nokta Kürtler değil
Bazıları İsrail ve arkasındaki ABD’yle çatışmanın sürmesine dair, Kürt hareketlenmesindeki ‘dış parmaklara’ veya Kürt dosyasındaki Türk-Amerikan-İsrail çıkar çekişmesine dayalı uyarılarda bulunacaktır. Bu bağlamda, ABD’nin maruz kaldığı ‘terör’e karşı mücadelesinde Türkiye’yi desteklemeye hazır olduğunu açıklaması anlamlıydı. İsrail’in de Türkiye’nin güneydoğusundaki şartların daha da kötüleşmesi durumunda benzer hisleri dile getirmesi uzak bir ihtimal değil.

İsrail’e yönelik uluslararası kınamaya liderlik etmeye çalışan AKP Türkiye’sinin tek zayıf noktası Kürtler değil. Amerikalı milletvekillerinin faaliyetlerini takip edenler, 1900’lerin başında Ermenilere yapılan katliamın ‘soykırım’ diye adlandırılması yönündeki hazırlıkların sürdüğünü görür.

Bu, tüm Türkler açısından hassas bir mesele. Görünen o ki, Türkiye’nin iç şartlarının etkilenmesi meselesi, yakın dönemde Türkiye-İsrail ve arka planında Türkiye-ABD ilişkilerinin tartışma alanı olacak. (Lübnan gazetesi Nehar, 23 Haziran 2010)

Kaynak: Radikal