17-20 Ekim tarihleri arasında Washington’da Amerikan Türk Konseyi-American Turkish Council (ATC)’in toplantısı vardı. Eskiden daha çok askeri ve siyasi bir zirve iken, artık bu toplantıya üçüncü ayak olarak ticaret de eklendi. Bu sene birçok işadamı ve bürokratın yanında, Türkiye’den üç bakan vardı: Dış Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Ekonomi Bakanı Ali Babacan, Savunma Bakanı Vecdi Gönül. Amerikan cephesinden de Savunma Bakanı Robert Gates. Türkiye’den katılan iki bakanın faaliyet alanı, iki ülke arasında eksik olan ticaret bağına verilen önemi gösteriyor. İlişkilerin askeri ve siyasi eksenden, ticarete kayması sevindirici. ATC toplantılarının ikinci günü ticaret tartışmaları ağırlıklıydı. Katılımcılar iki ülke arasındaki bu eksik ilişkinin durumunu ve geleceğini konuştular.

Ticaret komisyonu

Başbakan Erdoğan’ın en son Washington ziyaretinde, iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri artırmak için bir resmi komisyon kurulmuştu. ATC toplantılarının ilk günü, bu komisyon Washington’da ilk resmi buluşmasını yaptı. Bu oluşum, ticari ilişkilerin ilerlemesini bir temenni olmaktan çıkarıyor, fiiliyata döküyordu. İki taraf da rehberlik için kendi ülkelerindeki çeşitli firma ve kuruluşlardan müteşekkil bir danışma kurulu oluşturacaktı. Türk iş dünyasının temsilcileri bu danışma kurulunda genellikle kimin olacağını merak ediyordu. Benim gözlemim ticari konulardaki eksikliğin herkesi rahatsız ettiğiydi. Kimi kesimler, bu işi devlet kimileri ise özel kesim yapabilir diyordu. Makro görüş taraftarları, Amerikan hükümetinden tavizler kurtarmak peşindeydi. Amerika’nın fakir ülkelere uyguladığı ayrıcalıklı ticaret politikalarına talipti. Mikro görüşe göre ise, bu devlet üzerinden halledilebilecek bir iş değil. Sahaya inmek gerek. Bu tartışmaların yaşandığı toplantıda ben de söz aldım: “Türkiye’ye gittiğimizde dostlarımız bize hep şunu soruyor: Türkiye Amerika’dan nasıl görünüyor? Ben de Türkiye Amerika’dan görünmüyor diyorum. Türkiye’den bakanlar koskocaman bir Amerika’yı görüyor, Amerika’dan bakanlar ise 200 tane ülkeyi. Amerika’nın dikkatini çekmek isteyen yüzlerce ülke var. Türkiye’deki arkadaşlar bütün işlerin Washington’dan halledilebileceğini düşünüyorlar. Başkanı, bakanları ikna edersek yeter kanısındalar. Ancak yanılıyorlar. Washington’da konuşulan Washington’da kalıyor. Burada alınan kararları, yapılan ziyaretleri New Jersey’deki, Texas’taki kişiler bilmiyor. Türkiye’de gördüğüm, her şeyin Ankara’dan dönmesi. Haftada 4 gününü Ankara’da geçiren ticaret odası başkanları var. Ancak Amerika bu kadar merkeziyetçi değil. Washington’un eyaletler üzerinde, şirketler üzerinde mutlak bir ağırlığı yok. Burası hür teşebbüs ülkesi. İşler bireysel ve rasyonel bazda hallediliyor. Ticari girişimler bu yüzden eyalet bazında yapılması lazım. Belki de devletten devlete ilişkilere ek olarak, ticaret odalarından ticaret odalarına, şehirlerden şehirlere, kurumlardan kurumlara ilişkiler kurulmalı. Bu işin tarafları artırılmalı. Bu mesele, bir mercinin değil, birçok mercinin sorunu haline getirilmeli. Türk devlet ve işadamları eyalet deyince dudak büküyorlar. Halbuki, New York eyaleti 1.2 trilyon dolarlık bir ekonomi. Türkiye’nin neredeyse iki katı!” Bu sözlerden sonra salonda büyük bir sessizlik oldu. Sükût ikrardan gelir de, derin sükutu neye yormak lazım?

Eyaletlerle iş tutmak gerek

Amerika’da eyalet bazında çalışmaya karar veren Dış Ticaret Müsteşarlığı doğru yolda. Ancak hedef olarak seçtiği 6 eyalet içerisinde New Jersey’nin olmaması büyük bir noksanlık. New Jersey yarım trilyon dolarlık ekonomisiyle, Amerika’nın 7’inci büyük eyaleti. Bu büyüklük Türkiye ekonomisinin yaklaşık üçte ikisi. New Jersey’nin önemi, ekonomik büyüklüğünden çok, ABD’deki en büyük Türk nüfusunu barındırmasından kaynaklanıyor. Türklerin yaklaşık 3’te biri bu eyalette yaşıyor. New Jersey’de kazara bir benzin istasyonuna uğrasanız, “merhaba” deyip yol sorabilir, ‘Diner’ denen restoranlara başınızı uzatıp “selamun aleykum” deseniz, muhtemelen karşı sıcak bir selam alırsınız. Eyalette birçok Türk avukata, doktora, muhasebeciye, emlakçıya, üniversite hocasına, camiye, kültür merkezine rastlamak mümkün. Burada yaşayan Türkler hem hazır müşteri, hem de diğer Amerikalılara ulaşmak için önemli bir aracı olabilir. İstikbal Mobilya, Turkon ve Koza New Jersey’deki bu potansiyelle Amerika’ya açıldı. Türkiye’nin en büyük ticaret ortağının Almanya olmasının ana sebebi gurbetçilerimizdir. New Jersey Türk firmalarının Amerika’ya girmesi için pilot bölge olabilir. Burada kurulan firmalar daha sonra gelecekler için rehber olabilir. New Jersey eyaleti, New York ve Washington arasındaki ideal konumuyla, 15 trilyonluk bu dev pazarın hem ticari hem de idari merkezinin tam ortasında. Buradan nereye uzanmak istersen uzan. Fakat, rehbersiz, yoldaşsız, soydaşsız; kısacası New Jersey’siz devle ticaret olur mu?

*Prof. Dr.  İhsan Işık; Rowan Üniversitesi Öğretim Üyesi, Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM) Başkanı
[email protected]

Kaynak:  Star