Amerikalı yorumcuların çoğunluğu hâlâ Afganistan'daki Amerikan çıkmazıyla Vietnam'daki savaş deneyimini karşılaştırıyorlar. Zira bu iki savaş arasında birçok benzer nokta var. ABD'nin müdahalesinden önce Vietnam emperyalist Fransa'yı 10 yıl süren bir çete savaşında yenilgiye uğratmıştı. Afganistan da Avrupa'nın en büyük imparatorluğu olan Britanya'yı yenmişti.

Britanya Afganistan'a karşı önce 1842'de, ardından da 1878-1880 ve 1919'da savaşlara girmiş, nihayetinde ülkeyi terk edene kadar önemli kayıplar vermişti. Özellikle de Sovyetler Birliği'ni 1979-1989 arasındaki savaşta yenilgiye uğratmasının ardından, Afganistan imparatorlukların mezarlığına dönüştü. Afganistan, Büyük İskender'den Sovyetler Birliği'ne kadar çok sayıda işgalciyi yuttu.

Cumhuriyetçiler rahatladı
Peki Afganistan'daki Amerikan savaşın başlamasının üzerinden sekiz yıl geçmişken, eski ABD başkanı George W. Bush'un teröre karşı girdiği bu savaşın bilançosu ne? 800'den fazla Amerikan askeri öldü, vergi mükelleflerinin cebinden 200 milyar dolardan fazla para harcandı. 2001'den bu yana siviller ve yaklaşık 150 bin askerlik çok uluslu güç arasında en büyük kayıp 2009'da meydana geldi. 2009'da, 19 Aralık'a dek 494 yabancı asker öldü. Yani kayıplar 2008'e oranla yüzde 66 arttı.

Afganistan'daki NATO ve Amerikan güçlerinin komutanı Amerikalı General Stanley McChrystal ise yeni alınan asker takviyesi kararıyla, saldırılarını geçtiğimiz bu yıl Kabil'in göbeğine genişleterek ABD Başkanı Barack Obama'yı daha fazla ceset göndermekle tehdit eden Taliban'a nokta konabileceğini belirtiyor.

ABD başkanı, kendisine sunulan seçenekleri üç ay boyunca ayrıntısıyla araştırıp derinlemesine düşündükten sonra, Afganistan savaşı için bir çıkış yolunu temin edeceğine inandığı stratejiyi belirledi. Obama'nın bu kararı, üç aylık tereddüdünü alaya alan Cumhuriyetçi muhaliflerinin yüreğine su serpti; hatta bazı yeni muhafazakârlar bu stratejiyi kendi kehanetlerinin gerçekleşmesi ve önceki yönetimin politikalarının haklılığının anlaşılması olarak yorumladılar. Obama'nın partisini ve seçim tabanını oluşturan liberallerse, ABD'nin yeni bir Vietnam savaşına girmesine yönelik endişelerini dile getirdi.

Obama Ağustos 2010'a dek altı ay için Afganistan'a hızla konuşlanacak 30 bin takviye güç gönderecek ancak bu askerlerin oradaki varlığı sınırlı olacak. Bu yeni strateji çerçevesinde konuşlanma kısa sürede gerçekleşecek ve bunun doğrudan maliyeti 25 ila 30 milyar arasında olacak. Strateji Taliban isyancılarına karşı koymak için savaşın hızlandırılmasını öngörüyor. Ayrıca Obama Afganistan savaşını bitirmeyi, güçlerinin çoğunluğunu 3 yıl içinde çekmeyi ve görevleri Afgan güçlerine teslim etmeyi düşünüyor. Bir başka deyişle, Amerikan ve NATO güçleri Obama'nın başkanlık döneminin 2013'te bitmesinden uzun zaman önce, yani tam olarak Temmuz 2011'de çekilmeye başlayacak. Amerikan stratejisi çekilmeden önceki son aylarda da Afgan topraklarının yüzde 70'ini ve Helmand bölgesindeki uyuşturucu ticaretinin yıllık bedeli olan 4 milyar doların aslan payını kontrolüne alan Taliban'ın askeri varlığını bitirmeyi hedefliyor.

Yolsuzluğun önü alınamıyor
Peki ABD ve diğer Batılı ülkeler, Afganistan'da terörle savaşmayı başaracak modern güvenlik ve ordu organlarına sahip olan modern bir devlet inşası için yeni bir yaklaşıma sahip mi? ABD Vietnam'da izlediği politikaların aynısını uyguluyor. Amerika o dönemde Vietnamlıların yolsuzlukları sebebiyle nefret ettiği, halk için ayrılmış bütün mali ve gıda yardımlarını zimmetine geçiren bir hükümeti destekliyordu. Bu açıdan Afganistan'la çok büyük bir benzerlik söz konusu. Zira ABD burada da halk desteğinden beslenmeyen ve Afgan devlet organlarındaki yolsuzlukla mücadele etmeyen Hamid Karzai rejimini desteklemeyi sürdürüyor. Bu hükümetin geçen yıllarda aldığı yardımların toplamı 15 milyar dolar. Bunun yanı sıra rejim hükümeti ele geçiren, Afganistan'da geri kalmışlığın ve sömürünün dayanaklarını oluşturan savaş ağalarına dayanıyor.

Obama'nın stratejisi Afganistan'da zafer kazanamaz; bu strateji Lyndon Johnson'ın Vietnam stratejisine benziyor. Savaşı kazanmanın tek yöntem, Afganistan'da uzlaşı kapısını açacak bir siyasi çözüm ve Pakistan'da askerin kontrolünden uzak, sivil ve demokratik bir devlet kurulması. (Lübnan gazetesi Müstakbel, 23 Aralık 2009)

Kaynak: Radikal