'Yeni Osmancılık' kavramının yarattığı hassasiyet bir yana, Türkiye'nin eski cumhurbaşkanı Turgut Özal 1990'ların başlarında bu kavramı tedavüle koyan ilk isimdi. Fakat Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ülkenin Arap-İslam komşularına yönelik politikalarında yaşanan köklü değişimin planlayıcısı olarak bu kavramı 'Stratejik Derinlik' adlı kitabında yeniden formüle etmişti.

AB'nin Türkiye'ye kapıları kapatmasının ve Fransa'yla Almanya'nın aşırı tutumu karşısında sabrının tükenmesinin ardından, Ankara kendi İslam coğrafyasına dönme kararı aldı. Gerçi Başbakan Tayyip Erdoğan İslam, Avrupa ve genel olarak Batı dünyası arasında köprüler kurmak açısından Türkiye'nin AB üyeliğin önemine hâlâ dikkat çekiyor.

Türkiye'nin bölgesel ve uluslararası denge açısından epey önem taşıyan jeo-siyasi dönüşümlerinin temel sebebinin AB'ye girememek olduğu düşünülüyor. Erdoğan'ın İsrail'e yönelik cesur tutumu ve Türkiye'nin İsrail hava gücünün ortak bir tatbikata katılımını askıya alması, Türk politikasındaki doğu kartını oymana yönündeki değişikliğin göstergesi.

İsrailli yazar Pinhas Inbari'ye göre, Suriye'yle vizelerin iptal edilmesi 'yeni Osmanlıcılık' akımının yükselişini yansıtıyor. Ayrıca İsrail'le kriz Türkiye başbakanını, 200 kişilik siyasetçi ve ekonomist heyetiyle birlikte Tahran'a ziyarette bulunmaya sevk etti. Erdoğan İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ı, Batı'nın 'şeytanlaştırdığı ülke'yle ticaret anlaşmaları imzalamak umuduyla 'dost' diye niteledi. Türkiye'nin İran'la ticaret hacmi 9 milyar doları aşmış durumda. Suriye'nin Türkiye'yle ticaret hacminin ikiye katlanması bekleniyor. Aynı durum Mısır'la ticari ilişkiler ve yatırımlar için de geçerli olabilir.

İsraillilerin ve Batılıların 'yeni Osmanlıcılık' diye adlandırdığı bu dış politika Türkiye'nin müttefiklerinde derin sorgulamalara yol açıyor. Acaba Türkiye Avrupa-Atlantik bağlantılarından kurtulacak mı? Bazıları AKP olgusunun 'yeni Osmanlıcılığın' dönüşünü temsil eden emelleri gizleyip gizlemediğini sorguluyor. Türk değişimi derin ideolojik akımların meyvesi olduğu gibi, gözlerimizin önünde oluşan tarihi bir sürecin de parçası. Bu süreç genelde İslam dünyasının ve özelde Ortadoğu'nun dindarlaşmaya ve aşırılığa daha fazla kaydığına işaret. Türkiye'deki değişim epey güçlü ve 1. Dünya Savaşı'nın ardından ülkenin çehresini değiştiren laik devrimle çelişiyor. İktidardaki İslamcı partinin başını çektiği bu eğilim Türkiye'nin köklerine dönüşü temsil ediyor.

Batı-Doğu uyumunun modeli
Türkiye Arap dünyası için önemli bir komşu ve Araplarla tarihi bağları bulunuyor. Ülkeye liderlik eden ılımlı İslamcı AKP birkaç yıldır Arap bölgesindeki boşluğu doldurma emellerini yansıtan bir dış politika izliyor.

Türkiye şu an etkin ve büyük bir bölgesel devlet olarak ABD'nin büyük Ortadoğu projesi gölgesinde bölgeye liderlik yapmayı hedefliyor. Obama yönetimi de Türkiye'nin Ortadoğu'nun en büyük ekonomik güçlerinden biri haline gelmesinden hoşnut.

Türkiye ılımlı İslami bir güç olarak, Batı modernleşmesiyle İslami kültür arasında uyum gerçekleştirmeye dayanan, açılımcı bir sosyal model sunmaya çalışıyor. (Lübnan gazetesi Müstakbel, 5 Aralık 2009)

Kaynak: Radikal