Çevre ve Orman Bakanı sayın Veysel Eroğlu, yılda 501 milyar metreküp yağış alan Türkiye'ye 'su fakiri' denemeyeceğini, net kullanılabilecek suyun 112 milyar metreeküp, bütün şehirlerin içme ve sulama su ihtiyacının ise yılda 6 milyar metreküp olduğunu söylemiş. (Hürriyet, 5 Ağustos)
Eroğlu, "İçme suyu konusunda İstanbul'la ilgili hiçbir problem yoktur. Bu konuda garanti verebilirim su kesilmez" demektedir.
2023-2040 yıllarını kapsayan 'Su Eylem Planı' hazırladıklarını da söyleyen sayın Bakan, "Gerede sisteminin de devreye girmesiyle Ankara'nın su problemi kökünden çözüleceği", "Melen'le ilgili yanlış yazılan ve söylenenlere itibar edilmemesi gerektiği" görüşündedir.
Bazı verileri tekrarlayayım:
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün kuraklık analizleri ve haritaları kuraklık kıranı içinde olduğumuzu göstermektedir. Kuraklığın kaç yıl süreceği belli değildir, ancak bazı uluslararası kurumlar Anadolu'nun önümüzdeki yıllarda kuraklık içinde yaşayacağını söylemektedirler.
Meteoroloji'nin haziran ayı kuraklık haritalarına göre yaklaşık değerlerle, ülkemizin ancak sekizde biri son 12 ayını nemli ve çok nemli geçirmiştir. Yarıya yakını kurak ve çok kurak, geriye kalanı kuraklık bakımından normal düzeyde nemli havada yaşamıştır.
Su yönetiminde konuşulmayan bazı sorular ve konular vardır: Bölgeler
arası su transferinin maliyetini kim kime ödemektedir? Su alınan bölgelerden, suyu kendisine sorulmadan alınan bölgelerde yaşayan insanlara dönen ekonomik
değerin ne olduğu ve bunun nasıl ödendiğini kimse söylemiyor!
Hiç değilse su alınan bölgelerdeki halkın ve yerel yönetimlerin, su transferinden önce bilgilendirilmesi ve kararı alınmalıydı.
Su alınan bölgelerdeki ekolojik değişimin sonuçları bilinmiyor.
Bölgeler arasında su transferinin düşünülmesinden başlayarak gerçekleşmesi sonrasını kapsayan uzun dönemli gelişmeleri kim, hangi teknolojiyle inceleyip projelendiriyor, kime raporlanıyor ve bu raporlar niçin yayınlanmıyor?
Suyun pompalanması sonucu suyu azalan nehirlerin mansap tarafındaki bölgelerde yaşayanların da bu sular üzerinde hakları vardır. Örnek olarak Kızılırmak'ın mansap tarafındaki ekolojik değişimlerinin incelenip incelenmediği bile açıklanmıyor! Sonra kötü gelişmeleri gösteren fotoğraflar basılınca Bakan kadar halk da rahatsız oluyor.
Çevre Bakanı sadece, "Melen ile ilgili yazılanlara bakmayın" diyor. Bakmayalım da, halk adına su transferlerini kimin hangi norma (yasaya veya yönetmeliğe) göre
incelediğini bilmeli değil miyiz?
Hazırlandığı bildirilen uzun vadeli 'Su Eylem Planı'nın hazırlanma ve onaylanma süreci kurallarının ve dayandığı temel verilerinin ilan edilmesi kamuoyunda doğru tartışmayı sağlayabilir. 

Su konusunda sorun görmeyen Bakan, ülkemizdeki su durumunu, yeraltı su düzeyindeki değişimleri, su tutma, düzenleme, dağıtma ve transfer projelerini ayrıntılı biçimde inceleyen ve seçenekleri tartışan bir rapor yayımlamalıdır.

 

Kaynak: Radikal