Amerika Büyük Buhran’da olmayabilir ama gene de iktisâdi güvensizlik Amerika’ya bir kez daha uğradı.

London School of Economics’ten entelektüel tarih profesörü ve seçkin bir zeka John N.Gray “tarihin sonunun” insanlığı ahlâki ve iktisâdi ilerleme sürecine koyduğu görüşüne katılmıyor. Ona göre tarih, üst bir safhaya ilerlemiyor.  İnsanlık aynı aptallıkları tekrarlamaktadır ve aynı felaketleri yaşamaya mahkûmdur. Tahıl ticareti kanunu, fakirleri koruma kanunu devri yine geldi.

Sorun bizatihi insanların kendileridir. Sorgulayan varlıklar değiller. “İnsanoğlu, bilimsel bilginin gücünü hâlihazırda sahip oldukları değerleri ve amaçları ileri sürmek ve savunmak için kullanmaktadırlar.” Bilginin artmasına koşut olarak ahlâki ve siyasi ilerleme kaydetmek yerine bugün devlet terörüne ve cinayetlerine şahitlik ediyoruz; Washington yedi ülkede insansız uçaklarla ve işgallerle insanları öldürmekte, diğerlerini tehdit etmektedir.

Amerika “dünya üzerindeki demokratik ışık”, “vazgeçilmez ulus” olduğunu iddia etmektedir fakat kendi iç hukuku ve uluslararası hukuk hilafına, ortaçağ Avrupa’sının hesap vermeyen zindanlarını bugün geri getirmiştir.

Amerika’nın hayırhahlığı propagandası ile Amerikan yönetiminin işlediği şerler arasındaki kopukluğu çok az kişi görmektedir. İşkence yasaklanmıştı. İşkence uygulamaları, savaş suçlusu bir yönetimin hareketleri olarak görüldü. Fakat Bush ve Obama rejimleri, devletin suçlarını ifşa eden vatandaşlara ve saldırganlığa direnenlere karşı devletin savunulması olarak onu geri getirdi.

Amerikan yönetiminin, Amerikan kanunları ve uluslararası hukuku ihlal ederek tutuklulara işkence yaptığını ifşa eden John Kiriakou adlı CIA yetkilisi haksız tutuklamaya maruz kaldı ve hapse atıldı. İşkenceyi onaylayan seçilmiş yetkililer ve işkenceciler ise işkencelere devam etmek üzere elleri kolları serbest dolaşıyorlar.

Bradley Manning adlı Amerikan askeri,  askeri kanunlar çerçevesinde görevini yaptı ve üstlerinin göz ardı ettiği Amerikan savaş suçlarını ifşa etti diye anayasal haklarından mahrum kaldı ve uydurma delillerle şu an yargılanıyor. Amerikan yönetimi, Manning’in doğruyu söyleyerek “ABD’nin düşmanlarına yardım ettiğini” iddia ediyor.

Amerikan yönetimi o kadar yoz ki hakikatin onun karşısında yer aldığını beyan ederek kendi kendini mahkûm ettiğini bile fark etmiyor. Washington’ın ne olduğu hakkında “dünyaya biraz ışık” tutuyor bu.

Amerikalıların abone olduğu efsâneler, sosyal, siyasi ve ekonomik yıkımla sonuçlanıyor. John Gray, False Dawn: The Delusions of Global Capitalism adlı kitabında serbest Pazar ideolojisinin yıkıcı sonuçlarını serdetmektedir.

Gray, serbest pazarı devletin baskıladığı ve bizden aldığı bir şey olarak resmeden liberal/liberteryan inancın “serbest pazarın devlet gücünün yaratığı olduğu, devletler güvenlik ve ekonomik riskleri kontrol adına insan ihtiyaçlarının siyasi ifade kazanmasını engelleyebildikleri müddetçe var olduğu gerçeğiyle çeliştiğini” ispatlamaktadır.

Düzenlenmeyen kuralsız serbest pazarlar, tarihte devlet gücünün ve ekonomik şartların serbest pazara musait olduğu yalnızca kısa dönemlerde var olmuştur.  Düzenlenmeyen pazarlar Victorya İngiltere’sinde; Clinton, Bush, Obama, Thatcher, Avustralya ve Yeni Zellanda’daki politikacılar 1980’lerden başlayarak çeşitli ekonomik faaliyetlerin düzenlenmesine son verdiklerinde bir süreliğine var olmuştur.

Deliller her gün birikmektedir. İstikrarsızlık yükseliştedir ve yanısıra ekonomik güvensizlik de avdet etmektedir. Evsizlik artıştadır. Son on yılda New York City evsizlik oranında yüzde 73’lük bir artışa şahitlik ederken şehrin belediye başkanının net serveti ise 27 milyar dolara çıkmıştır.

Mâli sistemin düzenlenmemesi, Merkez Bankasının/FED’in bankalara 16 trilyon dolar (Amerikan ulusal borcuna denk bir meblağdır) borç vermek zorunda kaldığı devasa bir istikrarsızlık üretmiştir. FED, yılda 1 trilyon doları parasallaştırmanın dördüncü yılında ki doların devalüasyona uğraması ve enflasyon canavarını uyandırıyor. Gerçek faiz oranları negatif ve emekliler gelir kaybına uğruyorlar. Detroit gibi bir zamanların büyük üretim şehirleri çöküş içerisinde. Üniversite mezunları arasındaki yüksek işsizlik oranı, ekonomik toparlanmanın gerçekleştiği iddialarına rağmen, eğitimin artık cevap olmadığını ispatlamaktadır. Milyonlarca istihdam gözden kayboldu. İşsizlik yükseliyor. Yoksulluk ve gıda yardımı kuyruklarındaki Amerikalıların sayısı artıyor. Gürbüz Amerikan orta sınıfı gözden kayboluyor. Mavi yakalı işçi sınıfı proleteryalaşıyor.  Emek arbitrajı, milyonlarca imâlat ve yazılım gibi profesyonel hizmet istihdamını yok etti. Milyonlarca Amerikalının geliri, Çinlilerin, Hintlerin geliri oldu; Amerikalıların işlerini başka ülkelere kaydıran ve düşük işçi mâliyetini kâr olarak kaydeden şirket CEO’larının milyon dolarlık ikramiyelerine ve hissedarların kazançlarına tahvil oldu. Bir sonucu da Amerika’da gelir ve servet eşitsizliğinde muazzam artış olmasıdır. Amerika tüm gelişmiş ülkeler arasında en kötü ekonomik eşitsizliğin olduğu ülkedir. Bir diğer sonucu, Amerikan tüketici piyasasının daralması ve ekonomiyi yüzdürmek için gelir yerine borca bel bağlanmasıdır (Amerikan hanehalkının yüksek borç düzeyi yüzünden tükenmiş bir acil tedbirdir artık.)

İstihdamın başka ülkelere kaymasından dolayı kaybedilen vergi geliri, ekonomik güvensizliği azaltmak ve sosyal bütünlüğü ayakta tutmak amacıyla yıllar önce tesis edilmiş sosyal kurumları tehdit etmektedir. Sosyal güvenlik ve sağlık sistemi saldırı altında ama Amerikan hegemonyasını ve “demokratik kapitalizmi” yaymanın aracı olan savaşlara dokunulmuyor. Kariyer kavramı bile ortadan kayboluyor zira ekonomik istikrarsızlık insanları çok farklı işlere mecbur ediyor. Bulabildikleri işlere yerleşiyorlar. Düzenlemeye tâbi tutulmayan serbest pazarlar, iktisâdi faaliyeti beşeri refahtan kopartıyor. Gray’in dediği gibi, pazarların insanlara hizmet ettiği varsayılıyor yoksa insanın pazara değil.

Amerika’nın tek doğru yola – demokratik kapitalizme – sahip olduğu şeklindeki yeni-muhafazakâr inanç bir yanılsamadır. Gray, “demokrasi ve serbest Pazar rakiptir, müttefik değil” diyor ve bunu ispatlıyor. Serbest Pazar, demokrasi de sürdürülemez çünkü serbest pazarlar istikrarı, güvenliği ve sosyal bütünlüğü aşındırır.  Serbest Pazar Victorya İngiltere’sinde bir süreliğine var olabildi zira “imtiyaz verilenler azdı ve nüfusun ezici çoğunluğu siyasi katılımdan dışlanmıştı.”  Gray, Amerika’nın demokratik yönetim çağında, dünya çapında serbest pazar inşa projesinin, serbest pazarların yarattığı, demokratik siyasetten korunup düzeltme ve reformdan uzak tutulacak istikrarsızlık ve güvensizlik gerektirdiği sonucuna varmıştır.

Siyasi süreçleri yönetilen halklardan yalıtma gayretini Batıda her yerde görüyoruz. Amerika’daki iki siyasi parti, seçim kampanyalarına mâli destek veren güçlü azınlığın özel çıkarlarını temsil etmektedir. Avrupa’da, Brüksel egemen borç krizini, üye devletlerin egemenliğinden taviz koparmak ve halklarına karşı hesap verebilmelerini ortadan kaldırmak için kullanıyor. Amerika’da, İç Güvenlik 3.000 tank ve bir milyar atımlık cephane satın aldı. Bu satın alımlar, ortada olmayan teröristlere karşı değil Amerikan nüfusuna karşıdır. Serbest pazarın hazırladığı sosyal ve siyasi istikrarsızlığa Washington’ın cevabıdır bunlar.

Gray, küresel bir serbest piyasanın başarısız olmaya mahkûm bir proje olduğu; yaralı ve kayıp listesinin çok uzun olacağı sonucuna varmış. Küreselcilik, muhafaza etmek üzere sorumlu hiçbir ülke veya kurumun olmadığı azalan doğal kaynakların kontrolü adına ülkeleri jeopolitik mücadelelerde karşı karşıya getirdiğinden dolayı her yerde güvensizlik artacaktır. Tarih tekerrür ediyor ve yeni-muhafazakârlar/neoconlar, eli kanlı aptallar topluluğu, bir diğer ütopya hareketi olarak hatırlanacaklardır o da eğer hatırlanırlarsa.

Gray’ın vardığı sonuç, Gerald Celente’nin tahminleriyle örtüşmektedir:  Para/döviz savaşları, ticaret savaşları, siyasi ayaklanmalar ve sıcak savaşlar.

Liberaller-liberteryanlar, ahbap-çavuş kapitalizminin dönüşünün, haydut baronların ve ekonomik güvensizliğin 25 yıllık kuralsızlığın doğrudan neticesi olduğunu kavrayacak olanların sonuncularıdır. Yeni yayınlanan kitabımda gösterdiğim üzere (The Failure of Laissez Faire Capitalism And Economic Erosion of The West) bize ahbap-çavuş kapitalizm semerini vuran, “bırakınız yapsınlar” tecrübesinin başarısızlığıdır. Kuralsızlığın/serbestiyetin ve dizginlenmemiş açgözlülüğün sonucu tekelci yoğunlaşma, azınlık hâkimiyeti olmuştur.

Dünya Bülteni için çeviren: M.Alpaslan Balcı