Güney Sudan Cumhuriyeti lideri Sayın Salva Kiir’in İsrail ziyareti sürpriz olmadı. Hem zamanlama hem de eşsizliği açısından bekleniyordu. Sürpriz olan ve beklenmedik şey ise Arap devletlerinin gelecekte Arap Ulusal Güvenliği’ne doğrudan tehdit oluşturabilecek bu stratejik gelişmeyle ilgilenmemesiydi.
Sayın Salva Kiir, bölgede en fazla ziyaret edilmesi ve desteğinin talep edilmesi gereken ülke olarak İsrail’i gördü. Zira ona göre İsrail bir başarı örneği olarak model alınabilecek bir ülke. Dolayısıyla İsrail’le el ele vererek ikili ilişkileri güçlendirmek için çalışacak.
İşin üzücü tarafı, Arap ülkeleri Güney Sudan’da ayrılıkçı hareketin yanında yer aldı, ayrılıkçıları para ve silahla destekledi. Belki de İsrail’den daha fazla bu ayrılıkçı hareketin yanında durdu ve bu harekete yardımcı oldu. Burada örnek olarak Mısır, Libya hatta Suudi Arabistan gibi ülkelerinden desteğinden söz etmek mümkün. Ancak Güney Sudan lideri bu iyiliklere sırtını döndü ve İsrail’e yöneldi. Aynısını daha önce Eritre lideri Isaias Afewerki de sıtma hastalığı gerekçesiyle tedavi olma bahanesine sığınarak yapmıştı.
Arap Devletleri Güneyli isyancı lider John Garang’a da Hartum yönetimi aleyhine yardım etti. Böylelikle Sudan lideri Ömer Beşir’e karşı 1991’de Kuveyt Savaşı’nda Irak’ın tarumar edilmesine karşı çıkmasının hesabı soruluyordu. Yahut Afrika Birliği Zirvesi’ne katılacağı Adis Ababa’da Mısır lideri Hüsnü Mübarek’e suikast girişiminde bulunulmasının arkasında Beşir’in durduğu düşünülüyordu. Yahut Sudan’ın Afrika Krallar Kralı’nın emir ve talimatlarına boyun eğmemesi ve onun hastalıklı hegemon olma arzularına karşı çıkması cezalandırılıyordu.
Maalesef İsrail, Arapların hepsinden daha zekiydi. Zira Arap Ulusal Güvenliği’ni yarmaya odaklanmış bir stratejik hedefin peşinde koşarak Sudan’ın bölünmesi için çalışıyordu. Böylelikle İsrail, Afrika kıtasına sızacak, Arfika rejim ve halklarının desteğine yol bulacaktı. Şimdi İsrail’in bu yöndeki çabaları daha da yoğunlaşmış durumda. Zira İsrail’in Arap devrimleriyle yıkılan Tunus ve Mısır rejimlerinden sonra böyle bir arayışa gerçekten de ihtiyacı var.
İsrail’in Nil’in kaynağına sızma çabaları devam etmekte ve gittikçe artmaktadır. İsrail, Sudan ve Uganda’da Nil Sularının dönüşümü projelerini desteklemektedir. Şimdi aynı projeyi Güney Sudan’da da desteklemektedir. Amaç Mısır ve Sudan’ın Nil sularındaki hissesini azaltmaktır. Oysa bu hisse yıllık 86 milyar metre küpü bulan bir su rezervi anlamına gelmektedir.
Sayın Salva Kiir, attığı son adımla düne kadar bir parçası olduğu Arap komşularına sert bir darve vurmuştur. Bazıları ise çeşitli nedenlerden dolayı halen Güney Sudan’ı desteklemektedir. Ancak Güney Sudan’ın İsrail’i 20’den fazla Arap ülkesine tercih etmesi tehlikeli bir kumardır. Bu kumarın yoktan devlet kurmaya çalışan fakir ve madun halkı için hiç de olumlu olmayacak sonuçları olacaktır.
İsrail, Güney Sudan’a Arapların Güney Sudan’a verebileceği desteği veremez. Tabi sonuçta bu Güney Sudan’ın seçimidir. Ancak bu yanlış, provakatif ve hatalarla dolu bir seçimdir.
Dünya Bülteni için tercüme eden Tahir Akdeniz
Kaynak: Al Quds Al Arabi - Başyazı