Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, yıllar önce bir dizüstü bilgisayarda bulunduğu iddia edilen, kaynağının şüpheli olması ve İran hakkında toplanan diğer istihbarat bilgileriyle uyuşmaması yüzünden CIA ve DIA'nin önemsemediği bilgilerin, yerini hiç kimsenin saptayamadığı nükleer silah programına işaret ediyor olma ihtimaline açık kapı bıraktı.
Bazı gözlemcilere göre dizüstü bilgisayardaki belgeler sahteydi. Sözde belgeleri reddetmeye yanaşmayan yeni bir UAEK raporu, ABD'deki savaş lobisinin İran'a saldırı çabalarını iki misline çıkarmalarına yol açacağına şüphe yok.
Irak'ın Nijer'den uranyum oksit satın aldığını gösteren sahte belgeler, George W. Bush tarafından Irak savaşını kışkırtmak amacıyla kullanılmıştı. Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve İstihbarat bölümü pişmiş aşa su katmaya teşebbüs etti ama başkan onlara aldırmadı. UAEK'nun o zamanki başkanı Muhammed el Baradey, hatayı onlara gösterebilmişti.
BM denetçilerinin, Natanz tesisini denetlemelerine izin veren İran'dan yana hayal kırıklığına uğrama hakları var; denetime izin vermişti ama tam anlamıyla şeffaf değildi veya Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’ndan kaynaklanan mükellefiyetlerine tam olarak uymamıştı. Fakat hayal kırıklıklarının toplamı, dizüstü bilgisayardaki çekişmeli belgelerin aksine, nükleer silah programına işaret etmez. ABD istihbarat yetkilileri, geçen sonbaharda yayınlanan bir basın bildirisinde, İran'ın nükleer silah programının olmadığı hükmünün - ilk olarak 2007 yılında bu hükme varılmıştı - arkasında durduklarını söylediler.
Obama yönetmi, İran'a karşı daha sert müeyyideler, Sarah Palin/Daniel Pipes gibi fanatik yandaşlar ise İran'a karşı askeri saldırı istiyorlar. Fakat Rusya Federasyonu Genelkurmay Başkanı Nikolay Makarov, İran'a karşı şu an yapılacak bir Amerikan askeri saldırısının, iki savaşta batağa saplanmış ABD'nin çöküşüne sebep olabileceğine dair uyarıda bulundu. Böyle bir saldırının bölgeyi karıştıracağını ve (Hazar Denizi üzerinden İran'ın komşusu olan) Rusya için olumsuz sonuçlar yaratacağını belirtti. Rusya ordusunun İran'a karşı bir ABD saldırısını engellemek için adımlar attığını da söyledi. Makarov, bu sözleri 19 Şubat Cuma günü Vzglyad'da söyledi ve sözleri, USG Açık Kaynak Merkezi tarafından tercüme edildi:
Makarov, İran'a karşı ABD saldırısı ihtimali hakkındaki son dedikodular hakkında da yorumda bulundu. Kanaatine göre böyle bir saldırıyı düzenlemesi için Amerikan ordusunun büsbütün çıldırmış olması gerekir. “G.Kurmay Başkanı Amiral Michael McMullen, ABD'nin İran'a askeri saldırı planlarından bahsetti ama ABD açıkça farkındadır ki biri Irak'ta diğeri Afganistan'da iki savaştayken İran'a karşı bir üçüncü savaş basitçe çöküşe yol açar. Amerika o gerilime dayanamaz.” Ama General Makarov'un kanaatine göre gene de Irak ve Afganistan'daki savaşların durulmasıyla orantılı olarak İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı bir savaş (planı) tekrar öne çıkabilir: “Böyle bir saldırının yalnızca bölge için değil bizim içinde berbat sonuçları olacaktır. İran bizim komşumuz ve durumu dikkatle takip ediyoruz. Ülkemizin liderliği, böyle olayların (savaşın) gelişmesine izin vermemek amacıyla gerekli tüm tedbirleri alıyor.”
Daha az yıkıcı olan diğer yol yani BM Güvenlik Konseyi'nin sert müeyyideleri ise Rusya ve Çin'in rızasına bağlı. Rusya'nın daha sert müeyyideler lehinde yumuşadığı şeklinde Washington iyimserliğine rağmen, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov Cuma günü müeyyide fikri hakkında duyulan derin şüpheleri dile getirdi.
Eko Moskvy Radyo'da yayınlanan söyleşide – USG Açık Kaynak Merkezi tarafından tercüme edilmiştir – Lavrov'a şöyle soruldu: İran dış politikasının bugünkü durumu nedir? İran konusunda ABD ile ortak bir duruş sergilediğimiz doğru mu?” Dışişleri Bakanı ise “ortak bir duruşumuz olduğunu düşünmüyorum” diye cevap verdi. Washington ve Moskova'nın “nükleer silahların yayılmasını önleme rejiminin ihlaline izin vermemenin önemi üzerinde mutabık olduğunu” söyleyen Lavrov “her ne kadar bunun uygulanma yöntemi hakkında yüzde yüz örtüşmesek de iki ülke bu meselede aynı duruşu sergiliyor” dedi.
Lavrov'un burada söylediği, ABD ve Rusya'nın aslında ortak bir duruş sergilemediği veya hakikaten sert müeyyideler hakkında mutabık olmadıklarıdır. Nükleer silahların yayılmasının kötü olduğu hakkında belli belirsiz ortak bir duruş sergiliyorlar.
Lavrov, Moskova'nın İran'a karşı bağımsız duruşunun kökeninde iki ülkenin tarihi ilişkilerinin ve de Hazar Denizi kaynaklarının kullanımı gibi meselelerde Rusların İran'ın işbirliğini kazanma arzularının bulunduğunu söyledi: “Fakat İran bizim için yakın bir komşudur, uzak geçmişe giden, tarihi ilişkilerimizin olduğu bir ülkedir, iktisâdi, insani, askeri ve fenni sahalarda işbirliği yaptığımız ve özellikle kaydetmeliyim, Hazar’da kıyısı olan diğer üç devletin yanı sıra Hazar’da ortağımız olan bir ülkedir. Dolayısıyla İran’da ya da civarında olan bitenlere karşı kayıtsız değiliz. Ekonomik çıkarlarımız ve benzer şekilde güvenlik çıkarlarımız için de geçerlidir bu. Hazar Denizi’nin hukuki statüsünün bir an önce halledilmesi görevi için de aynısı geçerli; kolay bir görev değil bu ve çeşitli yaklaşımlar arasında İran’ın duruşu bizim duruşumuza yeterince yakındır. Nükleer silahların yayılması tehdidiyle ilgili olarak evet, İran’ın tepkisinden endişe ediyoruz.”
Lavrov, İran’ın sivil amaçlı nükleer araştırmasında kötü niyetli bir şeylerin olduğuna öyle çok da ikna olmuş değil her ne kadar cevapsız soruların olduğunu kabul ediyorsa da: “Hem UAEK denetçilerinin sorduğu bazı sorular var hem de UAEK’nun çeşitli ülkelerden topladığı istihbaratlardan çeşitli sorular doğuyor. İran nükleer programının askeri cihetleri olabileceğine dair kuşkulara yol açan sorular bunlar. Bu sorular, böylesi vakaların gerektirdiği süreçler çerçevesinde İranlılara sunuldu. İran bir süre önce çoğuna cevap verdi. Cevaplar, Viyana’daki profesyoneller tarafından normal karşılanacak şekilde ilke olarak tatmin ediciydi. Bununla birlikte bazı sorular halen masada cevaplanmamış halde duruyor.”
Lavrov, İran’ın cevaplarının büyük ölçüde “tatmin edici” olduğunu düşünüyor her ne kadar bazı küçük belirsizlikler varsa da. İran’a felç edici müeyyide çağrısı yapan İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, geçenlerde Moskova’daydı. Lavrov’un sözleri, durumun böylesi bir adım atmayı gerektirecek denli vahim olduğuna Moskova’nın katılmadığını açıkça göstermiştir.
Lavrov, hiçbir yanlış anlamaya mahal vermemek için yardımcısı Sergie Ryabkov’u da gönderdi. Xinhua’nın haberine göre Ryabkov, İran’a karşı felç edici müeyyidelerin büsbütün kabul edilemez olduğunu söyledi: “Müeyyideler, nükleer silahların yayılmasını önleme rejimini güçlendirmeyi amaçlamalıdır. Bazı eylemleri veya eylemsizlikleri yüzünden tüm bir ülkeyi ve halkını cezalandırmak olarak da yorumlanabilecek müeyyideleri kesinlikle konuşamayız…” Rusya’nın İran’la olan farklılıkları diyalog ve yakınlaşma yoluyla çözmeye baktığını, Rusya’nın S-300 hava savunma sistemini satış anlaşmasına saygı duyacağını söyleyen Ryabkov, “İran’a bu sistemlerin satışıyla ilgili bir sözleşme var ve sözleşmenin gereğini yerine getireceğiz. Gecikmelerin, bu sistemleri ayarlamakla ilgili teknik problemlerle ilgisi var…” dedi.
Dolayısıyla Cuma günü, İran’a karşı savaş için Washington’daki şahinlerin yeni UAEK raporuna ağızlarının suyu akarken, Rusya dış politika seçkinleri İran’a müeyyidelerle ilgili olarak Moskova’nın Washington’ın arka cebinde olduğu fikrine meydan okuyan bir faaliyete girişti. Rusya Federasyonu G.Kurmay Başkanı, bir İran yangınında Amerika’nın çökeceği tahmininde bulundu ve böyle bir saldırıyı engellemeye yeminli. Dışişleri Bakanı, nükleer faaliyetleriyle ilgili olarak İran’ın cevaplarının büsbütün olmasa da büyük ölçüde tatminkâr olduğunu ifade etti ve Hazar meselelerinde Rusya’nın İran’a ihtiyacı olduğunun altını çizdi (Kafkasya ve Orta Asya meselelerinde ihtiyacı olduğunu da ilave edebilirdi). Muhtemelen “yardımcı” sıfatına sahip birisinden geldiğinde daha az acıtı olur varsayımına dayanarak, Netanyahu’yu azarlamaya daha sonra Dışişleri Bakan yardımcısı da katılmış oldu.
Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi müeyyidelerine uysallıkla rıza göstermesinin Çin’i de hizaya sokacağını savunanlar bir kez daha düşünmeli. Rusya vahşi müeyyide rejimi gemisine binmeyecekmiş gibi duruyor. Çin’in İran’la anlaşmalarının yasadışı ilan edilmesini arzulamaması için kendi sebepleri olduğu gibi Çinli liderlerin İran’ın kısa bir süre zarfında nükleer başlık inşa etme kapasitesinden şüpheleri de var.
Dünya Bülteni için çeviren : M. Alpaslan Balcı