Milletin tüylerini diken diken etmesi gereken ama kimsenin fark etmediği paragraf kategorilerini ele alın. Bu belli paragraf siyasi yapıya ürperme  göndermeli ve uyarı kıvılcımlarına yol açmalı, insanların Kongre’deki temsilcilerini borç krizi dışında bir şey için bağırır halde bırakmalı.

Geçen hafta sonu New York Times’ın iki güvenilir muhabiri Eric Schmitt ve Thom Shanker’ın, gazetenin pazar ekinde “11 Eylül’den Sonra, Bir Tamirci, Terzi, Mücahit, Casus Dönemi” başlıklı bir yazıları vardı. Yazının odak noktası Pentagon’daki son terörle mücadele düşüncesiydi: Caydırıcılık teorisi (Açık bir şekilde Soğuk Savaş’ın “çevreleme” fikirleriyle nükleer caydırıcılığın, cihat devrinde beşgen binadaki çocuklar tarafından saçma bir şekilde yeniden tasarlanan bir karışımı). Bilgili okuyucular için bir not: Schmitt ve Shanker’ın makaleleleri, yakında çıkacak olan kitapları “Karşı Saldırı: Amerika’nın El Kaide’ye Karşı Gizli Savaşının Hiç Anlatılmamış Hikayesi” için yaptıkları araştırmalara dayanıyor.

İşte yazının ortasına gizlenen bu paragraf, gittikleri yolda okuyucuları durdurmalıdır:

“Ya da Amerikalı bilgisayar uzmanlarının, belki de terörist liderlerin en büyük güvenli limanları olan, orada eleman buldukları, para topladıkları, küresel çapta saldırı planları yaptıkları internette neler yaptıklarını düşünün. Amerikalı uzmanlar, El Kaide tarafından kullanılan siber-alameti farikaları, Web’deki ifadelerini doğrulamak üzere ekranda oluşturmada özellikle maharetli oldular ve kafa karıştırıcı ve birbiriyle çelişen emirler gönderiyorlar. Bu emirlerin bazıları o kadar kin dolu ki, cihatçı felsefeyle ilgilenen ama sınırlarında dolaşan genç Müslümanlar oradan uzaklaştırılabiliyorlar.

İtalik ifadeler bana aittir. Yazarların da bizi sevk ettikleri üzere bir an askeri realitelere açılan bu küçük, dikkat çekecek derecede tuhaf pencereyi bir düşünelim. Başlangıç olarak, şu askeri “bilgisayar uzmanları”nın nerede oldukları meçhul. Belki bunlar Pentagon’dadırlar, belki de Ulusal Terörle Mücadele Merkezi’nde bir yerlerdedirler. Ama kimlerse ve neredelerse haftanın, belki de ayın hatta yılın sorusu şudur: Bunlar ne tür “kin dolu emirler” gönderiyorlar ki, “cihatçı felsefeyle ilgilenen ama sınırlarında dolaşan genç Müslümanlar oradan uzaklaştırılabiliyorlar?”

Bizim bilgisayar uzmanlarımız gerçekten genç Müslümanları terörün kıyısından döndürebilecek kapasitede olsalar da – şahsen ben paramı Pentagon’un bu alandaki maharetinin üzerine yatırmam- peki ya cihadın sınırındaki genç Müslümanlar (ya da yaşlı olanlar) bu “emirleri” ciddiye alırlarsa? Gerçekte onlara ne yapmaları “emrediliyor?

Potansiyel bir Frankenstein durumu var ve bizim tek yapabileceğimiz, soru sormak. Mesela ordunun bilgisayar uzmanları hangi canavarların oluşmasına yardım ediyorlar? Ve gerçekte bu “uzmanlar” ve bunların ağzı bozuk mesajlarını kim denetliyor? (Özellikle bu mesajlar muhtemelen İngilizce değilken. Biz Pentagon’da ileri ya da düşük seviyede Arapça, Peştuca, Dari dili ve Farsça bilenler olduğunu biliyoruz.)

Bizim benzer şekilde, manşetlerde yer alan, en azından bir ABD Sınır Devriye ajanıyla kuşku yok ki çok sayıda Meksikalının ölümüyle sonuçlanan uçuk bir programımız olduğunu da aklınızdan çıkarmayın. Alkol, Tütün, Ateşli Silahlar ve Patlayıcılar Bürosu, rezil silah takip programını 2009 sonunda  (caddelerde araba yarışlarıyla ilgili bir sinema filmi dizisine gönderme yaparak) “Hızlı ve Öfkeli Operasyon” ismi altında Arizona’da başlattı. Operasyon, Meksika’daki uyuşturucu kartellerine sınır ötesi silah satışının, sınırdan 2 binden fazla gerçek silah geçirilmesine izin verilerek takibini öngörüyordu. Washington Post ‘un bildirdiğine göre ATF ajanlarına “hareket etmemeleri ve [silah kaçıranları] sorgulamamaları, silahların gitmesine müsaade edilerek sonunda nereye götürüleceklerini görmeleri talimatı verildi.” Onlar da bir seneden fazla bir zaman böyle yaptılar. Bu silahların “sokaklarda” ve en kötü ellerde son bulması da tabii sürpriz olmadı.

Daily Show’dan Jon Stewart, programla ilgili olarak tam yerinde bir soru sordu: “ATF’nin Amerikan silahlarının Meksika’da silahlı şiddet olaylarında kullanılmasını önleme planı, Meksikalı çetelere Amerikan silahları temin etmektir. Eğer planları buysa biz hangi planı reddettik?”

Aynı sorunun, ordunun cihatçı "felsefe"ye ilgi duyan ve bocalamakta olan genç Müslümanlar için aşikar bir şekilde çok uç mesajlar ihtiva eden cihat karşıtı online programı için de sorulduğunu farzedelim. Pentagon'un mücahitlere bu "emirlerinin", bu kadar başıboş silahın bir online dengi olup olmadığı sorulmaya başlanmaz mı?

Neticede bu uzmanlar onlara ne yapmalarını emrediyorlar? Eğer gerçek mücahitler bu "karmaşık ve birbiriyle çelişen emirler"in gerçekten peşinden giderlerse, muhtemelen bu yanıltılmış ve çelişkili türdeki adamlar bu emirleri ciddiye alır ve Pentagon'daki sertlik yanlılarının tahmin etmediği şekilde yorumlarlarsa neticede birinin ölmesi ihtimali var mıdır? Ve bu tür mesajlar müstakbel mücahitlerin önünü keserken başkalarının önünü açması da muhtemel değil midir? Ve bunlara söz gelimi, Amerikalıları da içine almakla sonuçlanabilecek karmaşık ve çelişkili eylemler gerçekleştirmeleri emredilebilir mi?

Gerçekten Schmitt ve Shanker'ın paragrafları, dev boyutlara kadar büyütülebilir, Kongre'de gündeme gelebilir ve Kongre'de soruşturma açılması çağrısı yapılabilir. ATF yapabiliyorsa Pentagon niye yapmasın? Dürüst olmak gerekirse Amerikalıların ödedikleri vergilerin harcandığını görmek istedikleri yer bu mudur?

Schmitt ve Shanker'ın yazılarını okuyun, mücahit topluluğuna birini  (veya ikisini, veya üçünü) kazandırma kabiliyet ve maharetine gelindiği zaman Pentagon'da yaygın olan, Shakespeare'in "kendini beğenmiş gurur" diye ifade edebileceği şeyi idrak edeceksiniz. Orada o kadar kendilerinden memnunlar ki, maharetleriyle ilgili olarak iki muhabire açık bir şekilde kendilerini methetmekten geri durmamışlar. Eski “kendi iyiliği için çok zeki” ifadesi akıllara geliyor. Bu da küçük bir bilgiye dayansa da sizi endişelendirmek için yeterlidir (iki muhabirin yeni kitabı bu küçük bilgiyi önemli ölçüde genişletebilir).

Yeri gelmişken, mücahit şebekelerini “caydırma” konusunda uçuk fikirlere gelindiğinde bir başka sıkıntı verici benzerlik görmek isterseniz, büyük müzik şirketlerine ve bunların, topluluklar ve fertleri kanunsuz bir şekilde müzik indirmekten caydırma çabalarını kontrol edin. Dört büyük kayıt markasını temsil eden Amerika Kayıt Endüstrisi Birliği, “kanunsuz olarak 24 müzik parçası indirdiği ve bunları dosya paylaşım ağı Kazaa’da paylaştığı” için 2006’da Minnesotalı anne Jammie Thomas-Rasset’a dava açarak onu ibretlik bir örnek yapmaya karar verdi. Teşkilat, şimdiye kadar üç yargılamayla onu berbat bir şöhrete sürükledi. Eğer davayı kazansalar ve onu kalan ömründe hapse koysalar, siz onların kanunsuz indirmeler dünyasında bir çukur açtıklarını ve başkaları için caydırıcı olduklarını bir an bile düşünebilr misiniz? O halde bunu bir de çocuğunuza sorun.

Bunun caydırıcı olacağını düşünmeyin, geri tepeceğini düşünün.

Dürüst olmak gerekirse, Schmitt ve Shanker’ın iddiası doğruysa çok korkmanız gerekiyor. Kongre’deki birilerinin konuyla alakalı bazı sorular sormaya başlaması icap ediyor. Bu da dahil: Pentagon’da istihdam edilen “bilgisayar uzmanları” gelecek terör saldırılarında ölmenizden sorumlu tutulur mu?

Kaynak: The American Conservative

Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas