Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel ile buluşmasından hemen önce Kabil ve Host’ta gerçekleşen ve 17 kişinin ölümüyle sonuçlanan patlamalarla ilgili olarak ilginç sözler sarf etmişti. Karzai, patlamaların Amerika’ya ve planladığı 2014 projesine bir hizmet olduğunu, Amerikalı yetkililerin bölgeden Amerika’nın çekilmesiyle, Taliban rüzgarının şiddetle eseceği hissi uyandırmaya çalıştıklarını vurguluyordu.
Bu sözler Hagel’in öfkesini çekmeyi başarmıştı. Onunla beraber Afganistan’da bulunan Amerikalı General Joseph Danford da “12 yıl boyunca savaştıktan ve Afgan güvenlik güçlerine görevlerini yapabilmeleri için sıkı destek sağladıktan sonra, şu an şiddet ve istikrarsızlıkla örtüştüğümüz sözlerini duyuyoruz. Bununla ilgili yargıyı yetkililere bırakıyorum” demişti.
Karzai’nin sözleri aslında Afgan halkında Amerika’nın bölgeye dair gizli bir gündemi olduğu kanısının bir yansıması. Halk, Amerikalıların Afganistan’ı ve Orta Asya’yı bedavadan terk etmeyeceğini düşünüyor. Tabi ki bu düşüncelerin arkasında Amerika’nın Afganistan’da bir askeri üs kurma ve orada bulunacak olan askerlere diplomatik dokunulmazlık vermeyi planlaması yatıyor. Aynı şekilde Karzai’nin Amerika’yı topa tutan demeçlerinin arkasında da bazı düşünceleri var. Washington’un Taliban’la Afganistan aracılığıyla görüşmeyi reddetmesi, Amerikalı yetkililerin Afgan hükümetine bildirmeden Taliban’la iletişime geçmesi ve Taliban’a dair çıkarları için Pakistan’a daha fazla itimat etmesi bunlardan bir kaçı. Bu nedenle Karzai, Pakistanlı askeri yetkililerin Afganistan’a egemen olmak için ABD politikasında çelişkili girişimlerde bulunduğunu düşünüyor.
Taliban’ın Taciklerin düşman olduğu geleneksel bir bilgi. Bunun yanında Taciklerin Afgan ordusunun bel kemiğini oluşturduğu da bir gerçek. Karzai buradan yola çıkarak bazı şüpheleri dile getiriyor. Ona göre, doksanlarda Taliban’ın bölgede hakim olmasının nedenlerinden biri, Taliban’a katılmayı reddeden Tacik mücahitlerine karşı Pakistan istihbaratının operasyonlarıydı. Çünkü Tacikler, vatansever bir millet olup Pakistan’ın Afganistan’a hiçbir müdahalede bulunmasını istemiyorlardı.
Karzai’nin bu yorumlarına rağmen, Amerikan ordusu veya ittifak güçleri Taliban’la veya Afganistan ve Pakistan’da yayılmış olan silahlı gruplara karşı operasyonlarına son vermeyi düşünmüyor. Karzai’nin Taliban liderleri ile ilgilenmesi (ki bu liderler Karzai ile sürekli iletişim halindeydiler fakat geleceklerini ilgilendiren konularda Karzai’nin öncü bir rol oynamasını istemiyorlardı) koalisyon güçlerini ve çok sayıda farklı etnik grupların liderlik ettiği cihad örgütlerini endişeye düşündürüyor. Sırf bu kaygıdan dolayı, Karzai iktidara geçtikten birkaç gün sonra, uluslararası güvenlik örgütü İSAF, El Kaide ile bağlantılı olan “Özbekistan İslami Hareketi”nin liderlerinden birini Kunduz’da suikast düzenleyerek öldürdüğünü açıkladı. Yapılan açıklamaya göre, ismi açıklanmayan lider güvenlik güçlerine karşı düzenlenen operasyonları komuta etmekle, patlayıcı düzenlemekle ve hücrelerde teröristlere eğitim vermekle suçlanıyordu. Aynı şekilde, Afganistan’ın kuzeyinde ve özellikle de Kunduz’da bulunan Özbekistan İslami Hareketi El Kaide ve Taliban’ın yanında savaşıyor ve Taliban için eleman yetiştiriyordu. Bu yüzden geçen yıl koalisyon güçlerinin Afganistan’da düzenlediği 36 hava saldırısının 16’sı Kunduz bölgesinde yoğunlaşmıştı. Bu yılın ilk aylarında ise hareket 8 hava saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Bu durumda, koalisyon güçlerinin bölgeden çekilişini, 2014 yılında da Amerika’nın 34 bin askerini bölgeden çekişini göz önünde bulundurursak, Özbekistan İslami Hareketi için düzenlenen hava saldırılarının azalacağını ve hareketin operasyonlarının artacağını söyleyebiliriz.
Özbekistan İslami Hareketi, El Kaide’nin ve Taliban’ın önemli bir müttefiki. Pakistan ve Afganistan’daki tüm eylemlerin de destekçisi. Aynı zamanda Avrupa’da da eylemler yapmaya hazırlanıyor. Hareketin savaşçıları Afganistan ve Pakistan’ın yanı sıra Orta Asya ülkelerinde yaptıkları eylemlerle de biliniyor. Hareket Eylül 2010’da düzenlenen eylemde 25 Tacik askerin ölümünden sorumlu olduğunu açıkladı. 2000 yılında Amerikan dışişleri Özbekistan İslami Hareketi’ni terör listesine aldığını açıklamış, Ekim 2012’de de Amerika Hazine Bakanlığı, Kari Eyüp Beşir’in hareketin finansörü olduğunu bildirmişti. Dışişlerine göre Beşir, cemaatin finansörü olarak Afganistan ve Pakistan’daki eylemler için lojistik destek sağlıyor, bölge dışındaki ülkelerden yardım alıyor.
Büyük Ortadoğu yine birçok sorunla karşı karşıya. Karzai bu sorunların altından kalmamaktan ve hezimete uğramaktan korkuyor. Bu nedenle Pakistan’ın çelişkili yaklaşımlarını dikkatle izliyor. Amerikalılar ise İran’a ve Afganistan’a ihtiyaçları olduklarının farkındalar. Aynı şekilde Pakistan da Amerika’nın kendisine ihtiyacı olduğunu biliyor ve İran ile henüz imzaladığı doğalgaz boru hattı anlaşmasını hatırlatarak Amerika’ya meydan okuyor. Bununla birlikte Amerikanın Pakistan askerleriyle iş birliği yapması gerektiğini ve kuvvetlerini Afganistan’dan çekebilmesi için Karaçi limanı üzerinden Pakistan’a bedel ödemesi gerektiğini de biliyor. Amerika zaten askeri ve mali destekte bulunacağını reddetmiyor. Ama Pakistan’ın bundan daha fazlasında gözü var. Amerika’dan alacağı siyasi destekle eski stratejik konumunu elde etmek istiyor ve yeniden güvenlik merkezi olmaya çalışıyor. Pakistan’ın bu gücü yeniden elde etmesi ise, Afganistan’a kolayca müdahale etmesi demek. Bu, Karzai’nin endişelerinden biri. Diğer ise İran’ın şu an elini boru hattı anlaşmasıyla Pakistan’a uzatmış olması. Bununla İran; Suriye, Irak ve Lübnan’daki konumunun sarsılma ihtimaline karşı Karzai’ye gülümseyerek Afganistan’da hegemonyasını kurmaya çalışabilir. Ve bu iki ülkenin plan ve projelerini terör ve cihad anlayışı üzerine kurulu. Bu nedenle Karzai, gerek ABD ‘nin gerekse İran ve Pakistan’ın, Afganistan üzerindeki girişimlerini endişe ile izliyor.
Peki bu durum ne zamana kadar devam edecek ve nasıl sonuçlanacak?
Kaynak: Huda el Hüseyni/ Şarku’l Avsat
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız