Yüksek Askeri Şûra dün açıklanan kararlarıyla ordudan yeni ihraçlar açıklasaydı, bugün onu tartışıyor olacaktık; şimdi neden ihraç olmadığını tartışıyoruz. Belli ki asker bir yandan kendi yasal süreçlerini, soruşturmalarını işletirken diğer yandan kamuoyunda daha fazla tartışılmak istemiyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yetkisini Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a devrederek ilk bir iki saati dışında katılmadığı toplantılardan çıkan atama ve terfiler ise, TSK bünyesinde birkaç dönemdir nasıl bir yangın söndürme, soğutma ve yeniden yapılanma hareketinin içten içe sürdüğünü gösteriyor.
Bunu birbirine paralel giden iki yol olarak düşünmekte fayda var.

Birinci yolda, artık 27 Mayıs 1960'a giden süreçte hükümete karşı sokağa dökülen Harp Okulu kuşağının artık yönetim kademesinde bulunmadığını saptıyoruz. 30 Ağustos 2008 itibarıyla kurulacak Komuta Kademesi'nde Genelkurmay Başkanlığı görevini üstlenecek Orgeneral İlker Başbuğ 1962 mezunu. Ve 1960 öncesi Harp Okulu'nu hatırlayan bir tek o kalmış olacak. Onu takip etmesi beklenen Orgeneral Işık Koşaner 1965 mezunu. Hatırlanacağı gibi, 1960 darbesini takiben Harp Okulu öğrencilerini kışkırtarak başlatılan darbe girişimleri sonucu Harp Okulu 1963 ve 64 yıllarında mezun vermemişti. Onlar 27 Mayıs 1960 sırasında Harp Okulu'nun alt sınıf öğrencileriydi. Son sınıf öğrencileri, yani 1960 mezunları arasında son görevlerini 2004'te bırakan tanıdığımız isimler vardı: Aytaç Yalman, (halen Ergenekon davasından tutuklu) Şener Eruygur, Tuncer Kılınç, Altay Tokat, Çetin Doğan, Tamer Akbaş, Kemal Yılmaz gibi. Demek ki TSK artık 27 Mayıs'ı aktif yaşamış olanların komutada olmadığı bir döneme giriyor.
Bu süreçte, temel olarak Ergenekon davası nedeniyle TSK'nın hem kendisine yönelen haklı-haksız eleştirileri yanıtlamak, hem de kendisine giderek daha çok sorun üretmeye başlayan unsurları ayıklamak çabasında olduğunu görmek gerekiyor.

İlkine paralel giden ikinci yolda soğutma ve yeniden inşa çalışmalarını anlamak için  bazı atama sıralarına bakabiliriz. YAŞ ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na terfi eden Işık Koşaner, 2000 yılında Korgeneral rütbesiyle Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı'nı, Şener Eruygur'dan devraldı.
O döneme kadar trilyonluk NATO altyapı ihalelerine bakan MSB NATO Enfrastrüktür Dairesi'nin başındaki tuğgeneral 2002 Ocak ayında önce izne ayrıldı, sonra istifa etti. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu 1 Mayıs 2002'de bu daireyi lağvetti. Ancak o dönem Türkiye'deki iktidar mücadelesinin bir parçası olarak Kıvrıkoğlu 2002 YAŞ toplantılarında Orgeneral Edip Başer'i emekli ederek, Aytaç Yalman'ın Kara Kuvetleri ve Kara Kuvetleri Kurmay Başkanı Şener Eruygur'un da Jandarma komutanlıklarına atanmalarını sağladı. Işık Koşaner'in MSB Müsteşarlığı'nı devrettiği Korgeneral Atila Işık'ın yönetiminde, 8 Mart 2004'te lağvedilen daire İnşaat Şube müdürlüğü teşkilatı içinde yeniden örgütlendi. O dönem TSK'daki inşaat yolsuzlukları üzerine ciddi davaların açıldığı da görüldü. Atila Işık, 28 Şubat süreci ardından Kıvrıkıoğlu tarafından Genelkurmay Genel Sektererliği'ne getirilmiş ve o Erol Özkasnak döneminde medya ile fazla içi dışlı hale gelmekle suçlanan karargâh aniden sessizliğe bürünmüş, soğutma çalışmaları başlamıştı.
Koşaner, Jandarma Komutanlığı'nı Eruygur'dan alır almaz belli konulara el attı. Örneğin Jandarma İstihbarat'ında tasfiye denebilecek görev değişikliklerine gidildi. Aynı dönemde Atila Işık da Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı olarak, Orgeneral Başbuğ'a bağlı çalışıyordu. 2003'teki meşum Süleymaniye olayının patlamasıyla dibe vuran Türk-ABD ilişkilerinin, hükümet-asker işbirliği ile yeniden canlandırılması ve PKK'ya karşı yeni bir anlayışla planlamaya gidilmesi de bu dönemde oldu. Jandarma Okullarının yeniden yapılanması sonucu komando birliklerinin tamamen profesyonel askerlerden oluşması fikri (şimdi Ege Ordu Komutanlığı'ndan İkinci Ordu Komutanlığı'na terfi eden geleceğin Genelkurmay Başkanı olarak bakılan Necdet Özer'in Doktrin Komutanlığı desteğiyle) bu dönem hayata geçirildi. Şimdi bakıyoruz, Koşaner-Işık ikilisi Jandarma Komutanlığı'nda da halef-selef durumunda.
Değişim kolay olmuyor.

 

Kaynak: Radikal