Hepimiz biliyoruz ki normal şartlar altında, Amerikan yönetimini “Ermeni soykırımı”nı tanımaya çağıran karar tasarısı ABD Temsilciler Meclisi Genel Kurulu tarafından rahatlıkla onaylanır.
Çünkü Amerikan siyaset sınıfı mensupları 1915 olaylarının soykırım tanımı içinde yer aldığına dair genel bir kanaate sahiptir.
“Normal şartlar altında” demek, “bu kanaatin hâkim olduğu bir ortamda yönetimin hiçbir müdahalesi olmaz ise” demektir.
Sonuncusu 2007’de olmak üzere daha önce Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’nde kabul edilen benzer karar tasarılarının, yönetimlerin müdahaleleri sayesinde Genel Kurul’da oylanmadığını biliyoruz.
Şimdi de beklentiler Başkan Obama’nın, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi nezdinde girişimlerde bulunarak bu işi çözeceği yolunda...
Türk hükümetinin Amerikan yönetimi üzerindeki etkisi bu kavşakta belirleyici olacaktır.
Türk hükümeti Amerikan yönetimine bastırmazsa, Amerikan yönetimi de Kongre’ye bastırmaz... Tasarı geçer.
Bu yıl bu tasarı maazallah geçecek olursa okka altına gitmeye ilk namzet ise AKP hükümetidir.
Çünkü seçim sath-ı mailindeyiz.
Muhalefet affetmez. Her platformda ve her fırsatta AKP’yi “Türkiye’nin soykırımcı ilan edilmesini önlemek için yeterince bastırmamakla” suçlar. İnandırıcı da olur.
Yani tasarı geçerse AKP kurtulamaz.
AKP, kurtulmak için Türk-Amerikan ilişkilerini kurban edecektir. Bunu sert tepki göstermiş olmak ve Türkiye’nin incinen onurunu kurtarmak adına yapacaktır.
Dolayısıyla tasarı geçerse Türk-Amerikan ilişkileri de kurtulamaz.
“Türkiye’nin onuru” da kurtulamaz.
Çünkü Amerikan Kongresi’nin bu tasarıyı kabul etmesi bir kırılmaya neden olacaktır.
Ermeni diasporası ve Ermenistan, “soykırım”a uluslararası tanınma sağlamak için on yıllardır sürdürdükleri savaşı kazanacak... Türkiye ise “soykırımın tanınması”nı önlemek yolunda bugüne kadar kısmen de olsa başarıyla sürdürdüğü mücadeleyi kaybedecektir. Başka ülke parlamentolarının tanıma kararları izleyecektir bunu...
Türkiye önce Ermenistan’la sonra da genelde Ermenilerle ilişkilerini ne kadar normalleştirmek isterse istesin... Ermenistan’la ortak tarih komisyonu kurup, “1915 olayları”nı bir “adil hafıza” meydana getirmek suretiyle yeniden tarif etmeye hazır olduğu mesajını istediği kadar versin...
Bu tasarı Temsilciler Meclisi’nden geçerse “Türkiye-Ermenistan normalleşmesi” de kurtulamaz. Çünkü Türk tarafının masaya mahkûm oturacağı bir diyalogdan sonuç çıkmaz.
“Türkiye’nin onuru” kurtulamayınca, “demokrasi ekseni” de kurtulamaz çünkü aşırı milliyetçilik şaha kalkar. Türkiye’nin Batı ile ilişkileri de kurtulamaz...
Kısır döngüden kurtuluşun çaresi neydi?
“1915 olayları”nı, ortak tarih komisyonunda peşin hükümler değil olgular bazında ele alıp, bunlardan hareketle tümevarımcı bir yöntem izleyerek, sonunda bütün taraflar için reddi imkânsız bir gerçekliğe ulaşabilmek...
“Zürih Protokolleri”nin ruhunda bu vardır.
Obama yönetimi, Temsilciler Meclisi’ni “soykırım tasarısı”nın kabulüne karşı uyarırken, haklı olarak, bu yönde bir kararın “Zürih Protokolleri”nin hayata geçmesine engel olacağı görüşünü ileri sürüyor.
Protokoller henüz onaylanmadıkları halde “soykırım tasarısı”nın freni olarak işlev görüyorlar.
Dolayısıyla “Zürih Protokolleri” bugünkü şartlarda, bütünü kurtarmak için “ilk kurtarılması gereken şey”dir.
Son günlerde sıkça dillendirilen, “Tasarı geçse de kurtulsak” şeklindeki laubali görüşü, laubalilik bulaşıcı olduğu için maalesef ciddiye almak zorundayız.

Milliyet