İbrahim Canan hocanın ölüm haberini akşam haberlerini izlerken öğrendim. 1980 öncesi Erzurumda öğrenci olan M.T.T.B.liler için Tıp'ta İslami İlimler'de,Edebiyat'ta,İşletme yada Ziraat Fakültesi'nde okumak diğer fakültelere uzak olmak değildi;her bir fakültenin öğrencisinin diğerine yakınlığı, ilgisi ders takibi farklı fakülte öğrenci ve hocalarını bire bir tanıma avantajlarımız, ilgimiz vardı. Hele İslami İlimler Fakültesi'ndeki hocalar her birimizin hocası, ağabeyi, göz bebeğiydi.Ben İşletme Fakültesi'nde talebeydim.Fakat bunca yıl sonra dahi İslami İlimlerin İlim adamı, edep timsali haza beyefendi, öğrencilerine örnek birer şahsiyet olan hocalarından birinin adını duyunca hepsini bir kalemde hatırlarım:Yusuf Ziya Kavakçı, Ruhi Özcan, Ali Şafak,İbrahim Canan, Şerafettin Gölcük, İhsan Süreyya Sırma, Suat Yıldırım ve Muhammed Hamidullah Hoca.Herbiri; tarihini reddederek sorumluluktan kaçmak, yeni hayatında tatilci gibi yaşamak isteyen T.C. döneminde yetişmiş ilim adamları, örnek hocalar. İşte o ekipten biri olan İbrahim Canan hoca. Türkiye'nin bozkırlaştırılan ilim hayatında zor yetişen bir hadisçi, indiği otobüsün özel peronunda servis otobüsünün altında kalarak acı bir biçimde ölümü tattı. Şairin elemle haykırdığını hatırlıyorum: Amelenin eline ver balyozu çıksın Süleymaniye'nin kubbesine,vurup indirsin aşağıya.Fakat onu imar için bir Sinan, bir Süleyman gerekir.

İbrahim Canan gibi bir hadisçi için hangi ortam,hangi gayret yeter di ki;yoketmek için ama amele bir servisçi yetiyor.Bizim amelelerimiz koca bir tarihi, medeniyeti söküp atmıştı.Servisçiye cahil, özel indirme bindirme istasyonlu firmalara düzeyli demenin göstergesi ortada değil mi?. Zannetmeyelim ki ölenin kimliği çok önemli: Ölen insan,ölen saygı, sevgi ve medeniyet, aptal; demeliyiz.Batıyı sadece teknoloji,Batılıyı dinsiz zanneden yürütücü,yargılayıcı,yasamacılar işte böyle tarihin üzerine gecekondu kurarlar.İçtiklerinde sarhoş,araca bindiklerinde;maganda, sivil tepkide; yağmacı olurlar.Batıdan yayaya saygıyı ,kurala uymayı değil ,hiçbir tarifi olmayan sonradan görmeliği alıp sergilerler.Orada garson kızlara dahi sarkacak kadar değersizleşenler, burada duraklara dalıp, yolun yarısını geçmiş anne ve çocuklarını yada el ele tutuşmuş yetmişlik eşleri eziverirler: Ne fark eder tıp son sınıfta okuyan kızı son imtihanına sokmayarak gözyaşları içinde bırakan Profesör magandalığıyla kendi garajı içindeki yolcusunu ezen servisçi bu ülkenin geri kalmış algı biçiminin göstergesinin iki farklı ayağı sadece.

29 Ekim'de Cumhuriyet fazilet nutuklarını atan eğitimciler, Cumhuriyet döneminde yetişen bir hadis aliminin veya duraktaki vatandaşın niye bu kadar ucuz öldüğünü, eğitimli insanların dahi niçin bu kadar maganda olduğunu düşünmeliler.Yoksa bu ülkenin okumuşları, suyun başına geçenleri annelerinin,babalarının onları hangi fedakarlıkla öz veriyle okuttuklarını unutup,geldikleri yerleri kendilerinden menkul zannetmekteler.Beş hamaset nutkuyla ; teknoloji gelişmiyor, milli gelir artmıyor, insanın kalitesi yükselmiyor.
              
İbrahim Canan Hocaya on binler rahmet diledi.Yine bir trafik kazasında Rabbine dönen Ruhi Özcan hoca gibi örnek oldukları öğrencilerinin örnekliklerinde yaşamaya devam edecek. Erzurum'un sıcak gönülleri hocayı unutmayacak.