Meclis Başkanı Köksal Toptan, Meclis'in fiziki, psikolojik ve siyasi anlamda yorulduğunu ve yaşanan gerginliğin artık Genel Kurul çalışmalarına yansımaya başladığını söyledi. Toptan, Meclis'in Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti kapatma davası sonuçlanana kadar tatile çıkmaması kararının kendisine değil, milletvekillerine ait olduğunu, belirsizliğin Anayasa Mahkemesi kararına dek süreceğini söyledi. Radikal'in sorularını yanıtlayan Toptan bu durumu şöyle açıkladı:

İlk olarak Meclis önceki yıldan bu yana tatil yapmadan çalışıyor. Geçen yıl 22 Temmuz seçimlerine gidildi, o nedenle yapılmadı. Ekimden bu yana da aralıksız çalışıyor. Bunun getirdiği belirgin bir fiziki yorgunluk var; milletvekilleri yorgun.
İkincisi, kapatma davası yalnızca AK Parti'yi etkilemiyor ki. Gerçi DTP aleyhinde de var, ama AK Parti kapatma davası bütün iktidar ve muhalefetiyle bütün Meclis'i etkiledi. Meclis, psikolojik olarak da yoruldu.
Üçüncüsü, gerginlik var. Meclis siyasi anlamda da yoruluyor. Parlamento dışı gerilim, içeri yansımaya başladı. Özellikle son 10 gündür Genel Kurul'da gerginlik olmadan geçen gün neredeyse yok. İsmet Paşa'ya hakaret tartışması yaşanıyor. Başka zaman tebessümle geçiştirilecek konular kolaylıkla büyüyebiliyor.
Bu durumda Genel Kurul'u sağlıklı olarak çalıştırmak özel çaba istiyor. O nedenle bugün (dün) Meclis'teki parti gruplarıyla bir toplantı yaptım. Arkadaşlar uzlaşma noktaları arayacaklar, Meclis'teki gerginliği düşürmek için."
Meclis Başkanı, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Meclis'i Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti kapatma davası sonuçlanana dek tatile çıkarmama kararına açıkça cephe almıyor. Tam o sınırda durarak, Meclis'in artık neden verimli çalışamaz hale geldiğini gerginlik ve yorgunluk gibi gerekçelerle açıklamaya çalışıyor. Buna karşın, Erdoğan'ın Meclis'i gerektiğinde bir erken seçim kararı almak üzere açık tutma kararına kendi açısından şöyle gerekçe bulmaya çalışıyor: "Tatile çıkmama kararı benim değil, milletvekillerinin. Öte yandan Meclis tatil olursa, milletvekilleri seçim bölgelerine gidecek. Orada herkes kapatma davasını soracak. Buna verecek bir cevap yok."
Meclis Başkanı Toptan'ın ifadesiyle bu kadar 'yorulmuş' bir Meclis'ten yasama faaliyetini tam olarak yerine getirmesini beklemek mümkün mü? Meclis Başkanı sorunun, deyim yerindeyse kenarından dolaşmayı tercih ediyor:
"Öyle tasarılar var ki, komisyonlarda mutabakat sağlanmış. Bunların sayısı 100'e yakın, çoğu uluslararası anlaşma. Bunlar bize önemsiz geliyor ama, dışarıda dikkatle izlenenler var. Sonra mesela yeni ticaret yasası var. En azından bu tasarıları görüşüp Meclis'i olabildiğince çalıştırmak mümkün."
Ya Anayasa değişikliği?  "Şu an ortada bir Anayasa değişikliği teklifi yok" diye belirsiz konuşmayı tercih ediyor Toptan; "Önüme gelmeden bir şey söylemem mümkün değil."
Meclis'in yorgunluğu, gerginliği konusunda bu kadar açık konuşan Toptan, Meclis'in Anayasa kapsamlı yasama faaliyeti randımanı konusunda neden konuşmak istemiyor? Bir başka soru, Mahkeme'den kapatma kararı çıkarsa bu 'yorgun' Meclis'in bir erken seçime gidip gitmeyeceği. Toptan bu konulara nasıl bakıyor? Yanıt, Meclis'in nasıl kilitlendiğini anlatıyor aslında: "Bütün kafalarda belirsizlik var. Anayasa Mahkemesi kararı belli olmadıkça da belirsizlik sürer."
TOBB'da 'Hırsızlık şartı' acı acı güldürüyor

Radikal dün TOBB sekretarya görevi için 'Hırsızlık rüşvet gibi suçlardan mahkûm olmamak' şartının, yanlışlıkla 'olmak' yazılmış halinin Başbakanlık, Meclis ve Cumhurbaşkanlığı dâhil 10 kademede fark edilmeden onaylanmasını ayrıntıyla duyurdu. Bu durum aslında yasama görevinin nasıl bir formaliteye dönüştüğünü de gösteriyordu; en yetkili makamlar metinlerin içeriğini dikkatle incelemeden imzayı atıyordu.  Dün sabah TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile konuşurken "Zordayım" dedi ve acı acı gülerek şakayı sürdürdü: "Bizim Genel Sekreter İsmail Köksal'ı işten çıkarmam lazım, çünkü hırsızlık şartına uymuyor. Ayrıca 365 oda sekreterini de çıkarmamız lazım. Başbakanlık Denetleme gelse beni kanuna uymamaktan görevden alabilir."  Toptan'la görüşmemizde bu konuyu da aktardım. Toptan "Kolay" dedi, şakaya ortak olarak; "Hisarcıklıoğlu sekreterleri eski hükümlü kadrolarından oluşturabilir." Sonra ciddiye döndü: "Haklısınız. Komisyonlar da fark etmemiş. Senato olsaydı belki bu olmazdı. Bakmayın herkes başka tarafa çekti, ama senato, Anayasa Mahkemesi'ne daha az ihtilafın gitmesi yanında, işte bu denetim işine de yarar."

Kaynak: Radikal