İran'da 'renkli devrim yaratma çabasında olanlar' dosyasına her gün yeni sanıklar ekleniyor. İstihbarat ve yargı organlarının beş yıl önce 'Yumuşak Devrim' adlı bir dosya hazırlayıp halkın pek tanımadığı birkaç akademisyen ve siyasetçiyi yargıladığı sırada, belki hiç kimse "Gün gelir ülkenin tanınmış reformcu ve muhafazakâr insanları bu dosyanın liste başı olup yargılanır" sözüne inanmazdı.
Zira beş yıl içinde bu dosya kapsamında fazla insan tutuklanmamıştı, sadece yurtdışında okumuş birkaç düşünürün canı yanmıştı.
Fakat bu kez reformcular ve Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'a muhalifler arasından önde gelen isimler söz konusu dosyanın lanetine uğradı; duruşma salonunda toplu halde kendilerine karşı hazırlanan iddianameyi dinliyorlar.
Bu iddianame onları da 'Yumuşak Devrim' yapmakla suçluyor. Böylece onlara da hapishane yolları göründü.
'Yumuşak Devrim' dosyasının ilk tutuklusu Ramin Cihanbeglu oldu. Kendisi Nisan 2006'da Tahran havaalanında tutuklandı. Cihanbeglu, İran Kültürel Çalışmalar Enstitüsü'ndeki 'Çağdaş Düşünceler Ekibi'nin sorumlusudur.
'Yumuşak Devrim' dosyasının sanıkları beş yıl boyunca, önce dar kapsamlı, seçimin öncesi ve sonrasındaysa kapsamlı şekilde nokta atışlarıyla tutuklanıp yargılandı. İşin ilginç yanı, Ahmedinecad'ın istihbarat bakanı Gulamhüseyin Ecei'yi görevinden alması ve ortaya koyduğu nedenlerdi. Açıklaması şöyleydi: "Ecei'nin görevden alınması bir-iki yılık gidişatın sonucu ve son olaylarla ilgisi yok. İki yıl önce kendisinden iki yardımcısının değiştirmesini istemiştim ve o bu işe yanaşmamıştı. Bir de 'Yumuşak Devrim' sanıklarından Hale İsfendiyari konusunda düzgün çalışmadı. Ecei'ye, 'Niye kendinizi gülünç duruma düşürecek işlere kalkışıyorsunuz?' diye sorup, asıl suçluları bulmak yerine 80 yaşında bir kadını kadife devrim yapmakla suçlamanın yanlış olduğunu söylemiştim."
Göründüğü gibi Ahmedinecad bütün sorumlulukları Ecei'nin üzerine atmaya çalışıyor ama onu neden iki yıl önce değil de şimdi görevden aldığını bir türlü açıklamıyor. Diğer yandan, olaylar neyse ki bu şekildi gelişti de sözde yumuşak devrim dosyasının kurucusu görevinden alındı. Fakat onun istihbarat bakanlığından kalan suçlama projesi geçerliliğini koruyor. Bu arada yaşananlarda sadece istihbarat ve yargı organlarının değil, değil cuma hutbelerinin de etkili rolünden bahsedebiliriz. Ayetullah Ahmet Cenneti geçenlerde imamlığını yaptığı cuma namazı hutbesinde AB ülkelerini ve özelikle Britanya'yı İran'ın iç işlerinde karışmakla suçladı ve garip bir iddia ortaya attı: "İran halkına, Britanya elçisinin aleyhimize işlediği hain eylemleri uygun bir zamanda mutlaka açıklayacağım." Fakat uygun zaman nedense hiç gelmiyor ve Cenneti bu iddiayı bir daha ağzına almadı.
Bu iddianın üzerinden bir hafta geçmeden kültür bakanlığı BBC'nin Farsça yayın yapan kanalının açılışına tepki göstererek Britanya'yı uyarmış ve kanalı İran'ın iç işlerine karışmakla suçlamıştı. 'Yumuşak Devrim' seçimler yaklaştıkça Devrim Muhafızları'nın gündeminde önem kazandı ve bu sözde devrimi önlemek için sistemin içindeki pürüzleri temizleyeceklerini açıkladılar.
Seçimler böylesine bulanık bir ortamda yapıldı ve iki gün sonrasında da, 'Kadife devrim', 'Renkli Devrim' veya 'Yumuşak Devrim' gibi suçlamalarla yeni tutuklama dalgası başladı. Son sanıkların yargıç karşısına çıkartılmasında Ahmedinecad'ın iki bakanının emeği inkâr edilemez, ama nedense bu iki bakandan biri görevden alındı, diğeri de istifa etti! (İran gazetesi İtimad, 3 Ağustos 2009)
Kaynak: Radikal