Kunduz, Kuzey Doğu Afganistan'da Tacikistan sınırını Amuderya nehrinin çizdiği Kunduz nehrinin de vilayet topraklarını Doğu-Batı ekseninde böldüğü, arazisinin ve hava şartlarının tarım ve ziraat için mükemmel olduğu bir vilayet. Tacikistanla sınır olduğu için Kırgızistana uzanan ticari kapısı da buradan geçmekte. Kunduz halkının çoğunluğunu Özbekler oluştururken, Peştun, Tacik ve değişik oymaklardan Türkmenler de bulunuyor.
Cihad döneminin en savaşçı vilayetlerinden biri olan Kunduz, Tacikistan'da komünist yönetime karşı başlatılan cihada da destek vermişti.
Kunduz, ABD işgal döneminin susan denizlerinin başındaki şehirlerden biridir. Ruslara karşı verilen cihadın bu önemli şehrinde konuşlandırılmış olan Alman askerleri Afgan korkusunu yaşasa da; savaşın içinde heyecan tatili yapmaktalar. Bölgedeki bu sakinlik ABD ve İngiltere işgal güçlerinin zoruna gittiği için Almanları sık sık vur-kaç'ların yoğun olduğu Güney Afganistana çağırmaktalar.Almanlarsa inatla ''Biz onarma ve inşaya geldik emekteydiler."
Topraklarından başıboş nehirlerin sakin sakin aktığı, havası yumuşak olan, tarımın, sebze ve meyveciliğin her türünün yapıldığı fakat, küçük bir elvermeyle geliştirmeye ihtiyacı olan vilayetin eğitim ortalaması da Afganistan'ın üstünde. Almanların konuşlandığı yer sözden öte geçmeyen savları için tam yeri.
Peki Almanlar kaç yıldır Kunduz'da ne yaptılar? Batının saldırgan savaş sanayiinin İsrail reklamını az bulmuş bir görsellikle zaman zaman kışlalarından podyuma çıkar gibi asfalt yollara çıkıp 29 Ekim geçit törenleri gibi arz-ıı endam etmekteler. Bu arz-ı endam esnasında; aylık 300 ila 500 dolar maaş alan Afgan askerleri (öğretmen maaşı 50 dolar) Alman askerlerinin etrafında güvenlik kalkanı oluşturmakta, arazide vatandaşların 300 m.uzakta durmaları sağlanmaktadır. Açıkçası Almanlar, 'işgalci değiliz inşaya geldik' dedikleri Kunduz'da taşı taşın, fidanı çukurun, tohumu toprağın içine koymayı öğretmediler. Afgan paralı askerlerinin oluşturduğu güvenlik çemberi içinde yatıp duran, gril yapan Almanlara Afgan bakışı da bir İngilize, bir Amerikalıya olduğu gibi kindar değildi.
4 Eylülde Almanlar öyle şok edici ve Alman geleneğine ters bir hareket yaptı ki, işgal yılları boyuca biriktirdiklerini bir günde ödediler. Adeta "Afganlılar, Kunduz'da bizi rahatsız etmese de biz buraya gril yapmaya değil işgale ve savaşa geldik, bu kadar dinginlikte kanımıza dokunuyor" dediler. Eski bir sloganı hatırlattılar; ''Bir,iki,üç daha fazla Kandahar.''
Almanların basireti var mıydı, yoksa inşaya başlayamayınca savaşa mı çekiliyorlar, belki de Hans'ın canı sıkıldı, keşke Ruslar'a sorsalardı; Kunduz harekete geçerse kuzeyde güneydekinin daha fazlasını bulacaklarını görecekler çünkü.
TANKER VAKASI
Afganistan'da, atlayan her silahı, kaçırılan her insanı ya da tankeri Taliban'a yüklemek ucuz bir alışkanlıktır. Hindistanın Mombay şehrinde yapılan saldırılar esnasında ilk açıklamalardaki yanlışlıkları hatırlamakta fayda var. Almanlar ve diğer işgalciler şu andaki Taliban karşı koyuşunun Peştun tabana çekilip 1996'lardaki çıkışın çok uzağında olduğunu bilmekteyken Kunduz'daki tanker kaçırmanın Talibana yıkılmasının tek nedeni suçlu yakalandı. Adı geçen şamaroğlanı suçludur. Suçlunun adına Taliban demezseniz izahı zor bir suçlu bulmanız gerekecektir. Bir saldırıyla imajı, iddiası iflas eden Almanlar tankeri kaçıran Taliban değildi savının altıdan nasıl kalkacaktı?
Taliban'ın Afganistana hakim olduğu 1996-2001 dönemi hariç ülkede hırsızlığın, yol kesmenin, kaçırılmanın kanıksandığı bir gerçektir. Otuz yıldır savaşta yoksullaşan ülkede bütün bu işler bedeli ağır bir geçim yoluydu, her yerde her an karşılaşmak sürpriz değildi. Tacikistan'dan Afganistan'a sıklıkla geçiş yapan korumasız tankeri ya da tankerleri kaçırmak en kolay işlerdendi mutlaka. Kışlasında rahat oturan Almanlar böyle şeyleri düşünmemiş olabilir miydi? En güzeli durumu çözmekti, öyle de yapıldı. Tacikistan sınırıyla olayın olduğu bölge düz, kolay denetlenen bir araziyken, bölgede Taliban varlığı da yokken, eski komünistlerin halkçılık ayaklarını hatırlatan ''Taliban petrol tankerini kaçırdı, halka bedava dağıtıyordu" ya da "Taliban'a götürüyordu. Çamura saplandı, yük hafifletiyordu'' iddiası yalandır.
Almanlara sözüm şu; yalan söylemeyin, Kunduz'da Taliban'ın neyi var ki petrole ihtiyacı olsun. Siz, kışlada gril yapıp Merkel'in seçimine dahi ilgisiz bira içerken, işsizlikte yoklukta kolay hedef tankeri kaçıranlar geliri azda olsa olan köylülere ucuz mazot satmaktaydılar. Bidonlara doldurulan mazotlar yol üstüne çıkartılarak,gelene geçene benzin istasyonu hizmeti verecekti. Afganistan'da aracınızı çekeceğiniz benzin istasyonu değil, yanaştıracağınız bidon yığınları bulursunuz.
Almanlar kışlalarından güvenlik çemberleriyle çıksaydı, yol kesenler kaçacak, kuyruktaki alıcılar ise seyir makamında bir miktarı satılmış tankeri alıp götüreceklerdi. İşgalci Almanlar da "iyi düşman, ne yapsınlar NATO'dan dolayı zoraki gelmişler" imajını sürdüreceklerdi.
Kunduz'daki bu katliamdan sonra Almanlar, arazi gezmesinde eskisi gibi rahat olmayacaklar, karargahlarında da 4 Eylül öncesi kadar güvenle oturamayacaklardır. Özbek kindarlığının tadını Almanlar tadacaktır. Bu durum Güneyli Taliblerin istediği bir cephe genişlemesi olduğu gibi, ABD'yi de umutlandıran bir gelişmedir.
Karşı koyuşun her an yaygınlaşma potansiyeline sahip olduğu Afganistan'da henüz erken olsa da Ruslara karşı ilan edilene benzer bir cihad hareketinin tetikleyicisi, Kunduz katliamı gibi olaylar olabilir. Bütün karşı koyuşlara ve patlayan silahlara Taliban demekse ucuz bir şablondan öte geçmeyen bir değerlendirmedir.
Alman yetkilileri yanlışa ''Yapılan doğrudur.''diyerek köylülerin katledilmesine sahip çıkmayı inatla sürdürmekteler. Afgan halkından özür dileyip katliamın yaşandığı bölgeye diyet ödemekten kaçınırlarsa kana kan diyetini acıyla ödemeye hazırlar demektir.