Dünya ekonomisinde bugün yaşananları geçtiğimiz yıl bir rüya olarak görmüş olsaydınız ve birilerine rüyanızı anlatsaydınız kuvvetle muhtemel size hafif bir tebessümle bakacak ve bir kâbus gördüğünüzü, bunların mümkün olamayacağını söyleyeceklerdi. Ancak yaşananların rüyaların da ötesine geçtiğine ve bazılarının kâbusu haline geldiğine hep beraber şahitlik ediyoruz.
Hızı bir türlü durdurulamayan finansal kasırga yüzyıllık kurumları tarihe gömüyor. Yıkılamaz denen dev şirketler birer birer batarken sıradakilerin akıbetlerinin ne olacağı belirsizliğini koruyor. Lehman Brothers gibi dev mali kurumların yok olması, Citigroup gibi bir kurumun ve diğer devlerin devlet desteği ile kurtarılma hadisesi çok yakın olmasına rağmen yeni şirketlerin batış haberlerinin gelmesi bir önceki batışları unutturuyor. General Motors, Chrysler ve Ford gibi otomotiv devlerinin can çekiştiğini ve hazine yardımı almak için iflasa bile razı olduklarını en yetkin ağızları olan CEO'ları açıklıyorlar. Diğer bir ifade ile "ötenazi" haklarını kullanmak istiyorlar da denilebilir.
Finansal kasırga karşısında çelikten sanılan ve zannedildiği kadar da sağlam olmayan bu dev şirketlerin, "kartondan kuleler" misali birer birer devrildiğini görüyoruz.
Durgunluğa giren piyasalara faiz indirimleri de çare olamıyor. Çünkü firmaların ürettiği malları satacakları pazarlar sürekli bir daralma içerisinde. Avrupa, Japonya, ABD gibi dev ekonomiler tüketim bacağının kısalması sonucu durgunluk içerisine girmiş bulunuyorlar. Avrupa'da iflasa yaklaşan şirket sayısı rekor düzeye çıkmış bulunuyor. Ve en önemlisi bu krizin derinliklerini öngören ya da öngöremeyenleri şaşırtan kriz faturası. Krizin şu andaki maliyeti II. Dünya savaşının üzerinde bulunmakla birlikte bu maliyet sürekli artacaktır.
Yaşanılan kriz üç perdeli bir oyun gibi aslında. Birinci ve ikinci perde kurumsal, üçüncü perde ise bireysel bazda etkili olacak. Birinci perdede mali sektör başrolü aldı. Şu anda devam eden ikinci perdede reel sektörün başrol aldığını görüyoruz. Üçüncü ve son perde ise bireylerin bu krizden maksimum etkileneceği ve tüketimin dibe vuracağı son perde olacak. İnsanların işini kaybetmesi, gelirlerinin düşmesi tüketimi iyice kısacak ve sarmal tersten işleyerek yeniden mali kurumlara döngü yapacaktır (olumlu ya da olumsuz). Krizin birey bazına inmesi şu anda yavaş yavaş başlamış olmakla birlikte en büyük etki 2009'un ilk çeyreğinde hissedilecektir. Kısacası kriz kurumsal yıkımdan bireysel yıkıma dönüşecektir.
Bu noktalardan hareketle piyasaların seyrini değerlendirmeye çalışalım. Yurtdışı piyasalarda Nisan'da yapılacak ikinci G20 toplantısına kadar bir düzelme beklememek gerekiyor. ABD tüketime dayalı ekonomisini finanse edecek kaynakları bu toplantıda yeniden arayacak. Bu toplantıda da "yeni dünya finansal sistemi" üzerinde yeniden ABD öncülüğünde konsensüs sağlanmaya çalışılacaktır. Yurtdışında krizin reel sektör üzerindeki etkileri 2009 ikinci çeyreğine kadar devam edecektir. Piyasalarda yukarı hareketler ancak kartondan kulelerin yeniden çeliğe dönüşme zamanından önce olmayacaktır. Bu yukarı hareketler de 2010 yılına sarkabilir.
İç piyasalarda ise bazılarının söylediği gibi IMF anlaşmasından sonra ralli falan olmaz. Bizde krizin reel sektör üzerindeki etkileri yeni yılın ilk çeyreği ile daha fazla hissedilecektir. Şu andaki üretim siparişlerinin bir kaç ay öncesine ait olduğunu göz önüne alırsak ve son gelen makro ekonomik verilerin de daralmanın net göstergeleri olduğunu kabul edersek, 2009'un ne kadar zorlu bir yıl olacağını kavramış oluruz. İMKB'de işlem gören şirketlerin yüzde 80'i öz sermayesinin altında işlem görmektedir. Hisse fiyatlarının oldukça cazip olmasına rağmen, günlük hareketlerden ziyade beklemeyi bilen yatırımcıların orta vadede kazançlı çıkmaları mümkündür. Ekonomideki daralma borsada işlem gören şirketlerin kârlılıklarını gerileteceği için hisse fiyatlarının toparlanması zaman alabilir. YTL cinsi yatırımların getirileri 2009'da da dövizin üstünde kalmaya devam edebilir.
Gelişmekte olan ekonomilerin gelişmiş ekonomilere göre krizden daha az etkileneceğini de göz önüne alırsak belki olaylara iyimser tarafından yaklaşmış oluruz.