Filistin'de işgal kırk yıl önce başlamadı. İşgal olayı İngilizlerin Filistin'i gasp etmeye başladıkları 1917'ye kadar uzanmaktadır ki o tarihten buyana uluslar arası emperyalizm İslâm âleminin kalbine Siyonizm hançerini saplamakla ve onu orada tutmakla meşguldür. 1947'de işgal devletinin ilan edilmesiyle ve onun 1948'de BM Genel Kurulu'nun çıkardığı 181 sayılı kararla uluslar arası alanda "meşrulaştırılması"yla Siyonist işgal resmi kimlik kazandı. Siyonist devletin kurulması Filistinliler arasında "büyük felaket" olarak adlandırılır ki biz o olayın yıldönümünü de gündeme getirmiştik.

1967 işgali Filistin davası açısından önemli bir darbe olmuş ve bu darbe Siyonistlerin askeri güçleriyle değil çevredeki rejimlerin ihanetleriyle vurulmuştur. O savaşta vurulan en önemli darbe Kudüs'ün kutsal Mescidi Aksa'yı içinde barındıran kısmının işgalci Siyonistlerin hâkimiyetine geçmesi oldu. Dolayısıyla 7 Haziran 2007'de, Kudüs'ün Mescidi Aksa'yı içinde barındıran doğu kısmının işgal edilişinin üzerinden kırk yıl geçmiş olacak. Biz de bu münasebetle Kudüs ve Mescidi Aksa davasını yeniden gündeme getirmek istiyoruz. Ancak ondan önce 1967 ihanetiyle ilgili bazı bilgileri ve notları ilginize sunmak istiyoruz.

Arap - İsrail savaşlarının en geniş çaplısı Altı Gün Savaşı diye de anılan 1967 Haziran Savaşı'dır. Bu savaş İsrail'in 5 Haziran 1967 sabahı Mısır'a saldırmasıyla başladı. İsrail uçakları önce Akdeniz üzerinden Mısır'ın batı tarafındaki havaalanlarını bombalayarak üç saate yakın bir süre içinde 300 kadar Mısır askeri uçağını yerde imha ettiler. İsrail uçakları bu saldırıda Akdeniz'deki ABD filosundan ikmal yapmışlardır. Ayrıca bazı kaynaklarda Mısır hava kuvvetlerine sızmış ve üst düzey görevlere yükselebilmiş bir İsrail ajanının bir önceki gece Mısır hava kuvvetlerinde görevli bütün pilotlara kokteyl verdiği ve gece sabaha kadar onları eğlendirdiği, sabaha doğru pilotların dinlenmek üzere evlerine çekilmelerinden sonra da gizlice İsrail'e kaçtığı dile getirilmiştir. İsrail uçaklarının 5 Haziran sabahı erken saatlerde başlattıkları saldırıda hiçbir direnişle karşılaşmamaları ve Mısır radarlarının dinlenmeye çekilmiş olması bu iddiayı doğrulamaktadır.

Mısır'ın bütün askeri uçaklarını üç saatlik bir sürede daha yerdeyken imha eden İsrail, hemen ardından Gazze bölgesine ve Sina yarımadasına doğru karadan ve havadan saldırıya geçti. Mısır askerleri bu saldırı karşısında ciddi bir direniş göstermeden Gazze'yi ve Sina'yı İsrail'e teslim ettiler. Bu olayda zamanın Mısır devlet başkanı Cemal Abdünnasır'ın ihanetinin de söz konusu olduğu ileri sürülmüştür.

İsrail, Mısır'ı etkisiz duruma getirdikten ve Süveyş kanalına kadar olan toprakları ele geçirdikten sonra Ürdün ve Suriye tarafına yöneldi. Bu ülkeler tarafından da ciddi bir direnişle karşılaşmayan Siyonistler Ürdün'den Kudüs ve Batı Yaka'yı, Suriye'den de Golan tepelerini işgal ettiler. O zaman Suriye Hava Kuvvetleri komutanı ve Genelkurmay başkanı olan Hafız Esed'in devlet başkanı olma emelini gerçekleştirmek için ABD ile anlaşarak Golan'ı bile bile teslim ettiği ileri sürülmüştür. Bu tepelerin coğrafi konumu ve stratejik durumu göz önüne getirildiğinde iddiaya hak vermemek mümkün değildir.

Söz konusu savaştan sonra, 22 Kasım 1967'de BM Güvenlik Konseyi Filistin meselesiyle ve İsrail'in son işgalleriyle ilgili 242 sayılı bir karar çıkardı. Kararın metnini İsrail dostu ve 1956 Süveyş Savaşı'nda onunla ortak hareket eden İngiltere ve Fransa hazırlamıştı. Karar İsrail'e 1948'de işgal ettiği sınırlar içinde yaşama hakkı tanıyor ancak 1967'de işgal ettiği topraklardan çekilmesini öngörüyordu. Yani BM, 1948'de işgal ettiği toprakların tamamı üzerinde Siyonist devletin hâkimiyetini meşrulaştırmak için bir kılıf bulmuş oluyordu. Üstelik bunu barış yanlılığı, bölge ülkelerinin tümünün meşru haklarının savunulması gibi göstererek ve Siyonist devlete 1967'de işgal ettiği bölgelerden çekilmesi için herhangi bir baskı yapmadan. Mısır, Lübnan, Ürdün ve İsrail bu kararı kabul etti. Ancak FKÖ ve Suriye reddetti. FKÖ de Sonra Oslo sürecinde kabul etti.

Bu savaşın İsrail açısından en önemli sonucu, sınır tartışmasını 1948'de işgal ettiği bölgenin dışına taşımasına imkân vermesi oldu. Normalde Siyonist devlet 1948'de işgal ettiği bölgelerde de işgalci olduğu halde, hem BM'nin sinsi meşrulaştırma oyunlarıyla, hem de Arap ülkelerindeki rejimlerin ihanetleriyle uluslar arası platformda sınır tartışmasını 1967 öncesinde işgal ettiği bölgelerin dışına çıkarabilmiştir.