İran Cumhurbaşkanı ultra muhafazakâr Ahmedinejad 290 milletvekilinin topu topu 20'sinin iftar davetine icabet etmesine epey sıkılmıştır herhalde. Ama  aynı meclisin ona çok zorluk çıkarmayıp kabinesini üç bakan dışında onaylaması yüreğine su serpmiştir. Ne de olsa İran meclisininde çoğunluk Ahmedinecad kadar olmasa da muhafazakârlarda. Anlayacağınız aynı sofraya oturmak istemeyecek kadar uzak ama siyaseten destekleyecek kadar yakınlar.

Anlaşılan, şaibeli cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası çıkan büyük gürültüden korkan muhafazakâr vekiller, kendilerine göre ultra muhafazakâr sayılan Ahmedinecad ile hesaplarını başka bir zaman ve mekâna erteledi.

Meclis, Ahmedinecad'ın önerdiği diğer iki kadın bakan adayını ise en az 'evet' oyunu münasip görerek reddetti. Bunu da Ahmedinecad'tan daha çok 'eksik etek' algılamasıyla bir ilgisi var sanki. Onayladığı bakanlar arsında iki kişi birer 'ilki' oluşturuyor. İlki, İslam Cumhuriyeti'nde kabineye ilk kez bir kadın bakanın girmesi. Gerçi, cumhurbaşkanı yardımcılarının 'geniş kabine'den sayıldığı dikkate alınırsa, reformist Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin yardımcısı atadığı Masume Ebtekar'le bu ilki o zamandan gerçekleştirmişti. Ama sağlık bakanlığına getirilen Merziye Vahid Destcerdi, evet bir bakan olarak ilktir.

Ama Destcerdi'nin kadınlara ne hayrı dokunacak o belli değil. Reformcuların mecliste çoğunluk olduğu dönemde kadınlar lehine yasa değişikliklerine hep muhalefetiyle biliniyor. Zaten Ahmedinecad yönetiminin, kadın haklarına aykırı yasaların değiştirilmesi ve düzeltilmesi için 3-4 senedir kampanya yürüten '1 milyon imza' kampanyacısı kadınların analarından emdiği sütü burunlarından getirmiş olması, kadınlar lehine bir şey beklemenin anlamsızlığını ortaya koyuyor.

Ahmedinecad'ın büyük itibar kaybettiği son seçimden sonra, müesses nizam içindeki siyasi seçkincilerin önemli bir kesimini oluşturan reformcu siyasetçiler tarafından açıkça gayrı meşru ilan edilen yönetimine kadın bakan almasının ise, 'kozmetik' olarak bile anlamı yok. Bazı kadın yazarların bile, 'Kadın bakan da ne ola ki? Bu kıyamet alameti. Yetenekli erkeklerin köküne kıran mı girdi?' dedikleri bir siyasi kültürde, böyle kozmetik adımlar, olsa olsa dış dünyaya yönelik ümitsiz ve nobran gösteriş hamleleri olabilir. O da yersen!

İkinci ilke gelince, o da İran rejiminin geneli ve Ahmedinejad'ın özeline uygun bir adım. Savunma Bakanlığı'na getirilen ve meclisten en yüksek güvenoyunu alan Ahmed Vahidi, başka bir ülke tarafından terörizm suçlamasıyla aranan bir kişi. Doğru yalan, Arjantin hükümeti Vahidi'yi, 1994'te başkent Buenos Aires'teki bir Yahudi kültür merkezinin bombalanmasının arkasındaki beyin olarak suçluyor ve yargılamak istiyor. İran da onu savunma bakanı yapıyor. Ne demeli; Ahmedinecad'ın dört yıllık cumhurbaşkanlığı dönemindeki kışkırtıcı ve uluslararası planda anlaşma değil dalaşmayı tercih eden politikasının uygun bir adım. Ve bunun sürdürüleceğinin işareti.

Ahmedinecad yandaşları, içerde de bu yöndeki politikalarına devam ediyor. 'Uygarlıklar arası diyalog' fikrinin başlatıcısı eski reformcu Cumhurbaşkanı Hatemi ve Mir Hüseyin Musevi'yi 'devlet düşmanlığı' ithamıyla yargılamak istiyorlar. İran Yargı Erki Başkanlığı'na, Ahmedinecad'a açık muhalefeti ile bilinen Meclis Başkanı Ali Laricani'nin kardeşi Ayetullah Sadık Laricani'nin atanmasından sonra bu pek mümkün görünmüyor. Ama yine böyle bir şey yaparlarsa, o zaman İranlı muhafazakârlar artık çok az kalan yollarının sonuna geldiklerini kendileri ilan etmiş olacaklar.

Kaynak: Radikal