İran'daki son seçimin ardından sokağa dökülmüş olan Musevi taraftarları bizde 'reformcu' diye anılıyor. Ahmedînejad'ın temsil ettiği kesim ise 'muhafazakár'.
Bu 'reformcu-muhafazakár' saflaşması bazen 'sağ-sol' ayrışması şeklinde de tabir ediliyor. Musevi ve arkadaşları ülkedeki mollalar sınıfının 'sol kanadı' olarak tarif ediliyor.
Bundan olsa gerek, bazıları İran'daki reformcularla CHP arasında benzerlik kuruyor. CHP de reform yanlısı bir parti bildiğiniz gibi. Kurulu düzenin hiçbir çivisinin ne olursa olsun yerinden oynamaması amacı doğrultusunda yapılan politika reformculuk demek olduğundan, Baykal'ın partisi de reformcu ve sol bir partidir.
Ayrıca 'Cumhuriyet mitingleri'ndeki kadınlarla Musevi yanlısı kadınların makyajları ve güneş gözlükleri de birbirine benziyor. Onun için onlar da 'reform isteyen' kitleler oluyor.
Şaka bir tarafa, aslında bir benzerlik var: Baykal da tıpkı Musevi gibi eğitimli, varlıklı şehirlilerin oylarını alıyor. İran'da Ahmedinejad'ı destekleyen kırsal kesimin ve kent yoksullarının oyu burada da nedense 'sol'a nasip olmuyor.
* * *
Batı -ve Türk- basınında okuduklarımıza inanacak olursak, Ahmedînejad yönetimine karşı harekete geçen gruplar Gürcistan veya Ukrayna'daki örneklerine benzer bir renkli devrimin fitilini ateşlediler.
İran'daki 'karşıdevrim'i can u gönülden destekleyen matbuatımıza bakarsanız, özellikle kadınlar rejime savaş açmış bulunuyorlar. Bu 'kadınların rejime isyanı' temasını nedense çok severek kullanıyor arkadaşlarımız. 'Cumhuriyet mitingleri' haberlerindeki kadınlar gibi.
Yalnızca kadınlar değil Türk basınının dayanağı. Ayrıca Azeri kökenliler de yaklaşık bin yıl sonra 'milli bilince' ulaştıkları için 'Acem devletini' yıkıp kuzeydeki soydaşlarıyla birleşmek için can atıyorlar! Kim bilir, bir süre sonra batıdaki soydaşlarıyla da birleşmeyi isteyeceklerdir. (Uzun Hasan veya Şah İsmail gibi mi?)
Ama batılı anket kuruluşlarının bulgularıyla örtüşen seçim sonuçları bu 'soydaşlarımızın' nedense Azeri kökenli Musevi'yi değil 'Acem' Ahmedînejad'ı desteklediğini gösteriyor!
* * *
Diğer taraftan, seçim sürecinde şehir merkezlerinde ortaya çıkan ve seçim sonrasında başka bir mecraya dökülen gösteriler, 'ABD ve İsrail'e karşı düşmanlık politikaları güden' Ahmedînejad yönetimine ve giderek teokratik rejime duyulan tepkinin ifadesi... olarak yorumlanıyor. Öyle mi gerçekten?
Sokağa dökülmüş bulunan Musevi taraftarlarını 'daha ılımlı bir dış politika' talebinin motive ettiğini ileri sürmek bana inandırıcı gelmiyor.
Rejimin 'İslami' karakterine yönelik bir itirazın söz konusu olmadığı da açık. Peki, neye itiraz ediyorlar?
Hem mollalar rejiminin hem de 30 yıldır iktidarda olan kadroların halkta bıkkınlığa veya bezginliğe yol açtığı söylenebilir... Toplumsal dinamizme cevap verecek yeni bir yönetim anlayışı arzu edenler bulunabilir... Halkın ciddi bir bölümü yoksulluktan şikáyetçi olabilir...
Ama bunların hiçbiri bugünlerde İran sokaklarındaki kalabalıkların itici gücü gibi görünmüyor. Ayrıca şu sorunun cevabını da veremiyoruz: Neden toplumun yoksul kesimleri 'reform' istemiyor da, çoğunlukla tuzu kuru diyebileceğimiz kesim 'sol' Musevi'nin peşine takılmış görünüyor?
Neden emekçiler, yoksullar, kıyıda kalmışlar statükodan şikáyetçi değil?
İran'ın sosyal yapısını bilmeden, birbiriyle çatışmakta olan merkezdeki iktidar aktörlerini tanımadan bu ülkede bugünlerde ne olup bittiğini anlamamız zor.
Ben şunu biliyorum:
30 yıl önceki İslam devrimi her şeyden önce İran jeopolitiğinin gerektirdiği dış politika revizyonlarını gerçekleştirme imkánını sağladı. İran jeopolitiği değişmiş değil, dolayısıyla rejiminin değişmesi için de bir sebep yok.
Star Gazete