On gün öncesine dek Milli Güvenlik Kurulu'nun toplantı gündeminde Kafkaslar diye bir madde yoktu. Oysa 21 Ağustos'ta İstanbul'da Harp Akademileri'nde yapılacak MGK toplantısında birinci sırada Gürcistan-Rusya krizinin Türkiye'ye muhtemel etkileri ve alınacak önlemler bulunuyor.
Türkiye'nin milli güvenlik değerlendirmesine üst sıradan giren bu madde, Gürcistan'ın ağıt üzerinde kendisine bağlı özerk bölge Güney Osetya başkenti Şkinvali'ye 8 Ağustos'ta başlattığı harekât ve Rusya'nın sert cevabıyla patlayan krize dayanıyor.
Ankara, Rusya'nın Kafkaslar'da yeniden güç gösterisine girişmesi ve nüfuzunu artırmaya çalışmasından rahatsız. Bu nedenle de, açıkça ifade etmese de Gürcistan Devlet Başkanı
Mihail Saakaşvili'yi suçluyor.
İsminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkili Gürcü muhataplarını son birkaç aydır sürekli uyardıklarını şu cümlelerle açıklıyor: "Doğrusu da Ruslar alttan alta Gürcüleri kışkırtmış olabilirler. Ancak Gürcülerin Rus subayları casuslukla suçlayıp kelepçeleyerek üniformalarıyla teşhir etmeleri gibi örnekler arttıkça biz Gürcüleri Rusya ile ilişkilerinde dikkatli olmaları konusunda uyarıyorduk". Üst düzey Türk diplomat ise, yakın bir zaman önce Ankara'yı ziyaret eden Gürcü muhatabını İsmet İnönü'nün "Büyük devletlerle ilişki kurmak, ayı ile yatağa girmeye benzer" sözünü örnek vererek uyardığını söylüyor.
Ankara'daki Gürcistan değerlendirmeleri şu başlıklar altında yapılıyor:
l Saakaşvili'nin koltuğunu kaybetme ihtimali ve (Başbakan Tayyip Erdoğan'ın doğal olarak 'toprak bütünlüğü' vurgusunu yapmasına karşın) Güney Osetya ile Abhazya'nın Gürcistan'dan resmen kopması ihtimali yabana atılmıyor. Gürcistan ve Azerbaycan ile ilişkilerin geliştirilmesi esas alınıyor. Nitekim Erdoğan haftaya Azerbaycan'a giderek cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir görüşme yapacak.
l Bunu yaparken Rusya ile ilişkilerin bozulmaması da Türkiye için birinci derecede önemli. Türkiye'nin Gürcistan ve Azerbaycan ile olduğu kadar, Rusya ile de stratejik enerji ilişkileri bulunuyor. Ama bu ilişkilerin ötesinde Türkiye, Rusya ile ilişkilerin, tıpkı ABD ile olanlar gibi, ayıyla yatağa girmeye benzediğini geçmiş tecrübelerinden biliyor.
l MGK'da konunun iç boyutu da tartışılacak. Türkiye'de Kafkas kökenli çok sayıda vatandaş yaşıyor ve bu çatışma onların birbiriyle ilişkilerini de etkiliyor. Örneğin İstanbul'da Gürcü kökenliler Rusya başkonsolosluğu önünde, Ankara'da Çerkes, Abhaz ve diğer Kuzey Kafkas kökenliler Gürcistan büyükelçiliği önünde protesto gösterisi yaptı ve bu uluslararası medyanın da dikkatini çekti. Hükümet Kafkaslardaki krizin ülke içinde yeni gerilim hatlarına yol açmaması için önlemler tartışmaya başladı bile.

Kıbrıs'ta görüşmeler
Gürcistan krizi, Kıbrıs konusunu MGK gündeminde bir sıra geriye itse de önemini azaltmadı. Ada'da 3 Eylül'de Mehmet Ali Talat ile Dimitris Hristofyas arasında yapılması planlanan yüz yüze görüşme, 2004 referandumu sonrasında Annan Planı'nın rafa kalkması ardından diyaloğun canlanması için belki de en önemli aşama olacak.
Başbakan Erdoğan'ın temmuz ayında KKTC'ye yaptığı ziyaret 2.5 gün sürmesiyle konuya verilen önemi gösteriyordu. Ankara görüşmeleri destekliyor. Çözüm içinse en önemli koşul, aslında uluslararası toplulukta da kabul gören Türklerin siyasi eşitliği konusu.
Siyasi eşitlik olmadan hiçbir anlaşmanın mümkün olmayacağı üzerine hükümet ve asker arasında bir pürüz görünmüyor.
MGK'da, siyasi eşitliği temel alan çözüm seçeneklerinin değerlendirilmesi bekleniyor. MGK ardından KKTC yetkilileriyle 3 Eylül öncesi son bir durum değerlendirilmesi de gündemde.
Irak'la ilişkiler ve terörle mücadele de MGK'da ele alınacak. Başbakan Erdoğan'ın Temmuz ayında yaptığı Irak ziyareti, Irak Kürtleriyle ilişkiler ve Kerkük'teki durum
ile yaz boyunca artan terör eylemleri de MGK'da konuşulacak.
Resmi gündemde bulunmamasına karşın, İran cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecat'ın ziyaretinin de açılması ve tartışılması bekleniyor.
21 Ağustos MGK'sı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın katılacağı son toplantı olması açısından da dikkat çekiyor.

 

Kaynak: Radikal