Son bir aylık dönemde, terörden, terör örgütünden, Meclis'teki temsilcisinden, peşmergeden, ABD'den ve 'sınır ötesi operasyon'dan gına getirdik. Bütün bunları konuşmaktan ve yazmaktan usandık.
Bugün sizlere bambaşka bir operasyondan, 'Gönülleri Birleştirme Operasyonu'ndan söz edeceğim. Millî Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, ilk defa bize açıkladığı projesine bu ismi vermiş.
Projeye göre, kalkınmada öncelikli yöreler başta olmak üzere, geri kalmış bölgelerden her yıl 100 bin öğrenci, yaz döneminde, öncelikle gelişmiş sahil şehirlerinde misafir edilecekler. Yanlarında öğretmenleri de bulunacak. Proje kapsamında daha az gelişmiş 49 ilden, daha fazla gelişmiş 32 ile öğrenci gönderilecek. Gidilecek yörelerde mihmandar öğrenciler seçilecek ve bu öğrenciler misafir öğrencilere ev sahipliği yapacak. Meselâ, Batman'lı bir öğrenciyi Antalya'lı mihmandar (konukçu) öğrenci evine götürecek; ailesiyle tanıştıracak; ona Antalya'yı gezdirecek; beraber denize girecekler. Böylece kalıcı dostluklar ve arkadaşlıklar doğacak.
Misafir öğrenciler, Yurtkur'un yurtlarında ve orta öğretim pansiyonlarında kalacaklar. İaşeleri ve sair masrafları ise sponsorlar vasıtasıyla veya Bakanlık tarafından karşılanacak.
Projenin asıl hedef kitlesinin, özellikle Doğu ve Güneydoğu'daki düşük gelirli çocuklarımız olduğu görülüyor.
* * *
Bir zamanlar benim de oturduğum Millî Eğitim Bakanlığı makam odasında Bakan Hüseyin Çelik, duygulu bir edebiyat öğretmeni edasıyla Kemalettin Kamu'nun 'Bingöl Çobanları' şiirini hiç takılmadan ezbere okuyor:
'Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum.
Bu dağların en eski âşinasıdır soyum,
............
Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski, yeni;
Kuzular bize söyler yılların geçtiğini.'
Hüzünle şöyle devam ediyor:
'Bu şiir aynen beni ifade ediyor.' Heyecanla, âdeta yaşayarak 'Gönül Projesi'ni anlatıyor.
Çelik Bakan, daha okula başlamadan Bingöl Çobanları gibi dağlarda çobanlık yapmış. Ömrü yatılı okullarda geçmiş. İlkokul dahil bütün tahsil hayatını yatılı olarak tamamlamış. Yaz aylarında da evinden çok uzaklarda inşaatlarda çalışırmış. 'Sıladan 7 yaşında ayrıldım, 33 yaşında döndüm' diyor. Bugün ise Cumhuriyet döneminin, Hasan Âli Yücel'den sonra, en uzun süre görevde kalan 2. Millî Eğitim Bakanı... 2 yıl sonra Yücel'in rekorunu kıracağı anlaşılıyor.
Van'lı Hüseyin Çelik, insanımızın dostluğunu, sevgisini yüreğinde hissetmiş ve bu dostluk projesini hazırlamış.
* * *
Bakan Çelik, yüzlerce yeni projeye imzasını atmış bir reformcu. Lâkin önemli bir hatası var: Başkaları biri bin gösterirken, gerçekleştirdiği bini anlatmada geri kalıyor. Anadolu insanının tevazuundan mıdır, koşturmaktan mıdır, bu konudaki görevlilerin beceriksizliğinden midir bilmiyorum. Bu arada, sebeplere medyanın eğitime önem vermeyip, hep gündemin gerisinde bırakmasını da ilâve etmeliyim.
Eğitimle ve güncel olaylarla yakından ilgilenmeme rağmen, her yıl Bakanlıkça 'Çanakkale Gezileri' düzenlendiğini ve 10 bin öğrencinin, tarih şuuru kazanmaları için bu gezilerle Çanakkale şehitlerini ziyarete gönderildiğini bilmiyordum.
Ayrıca, her yıl Bakanlık tarafından sessiz sedasız 'Cumhuriyet Gezileri' tertip edildiğini ve 2500 öğrencinin Samsun'dan başlayarak Millî Mücadele'nin cereyan ettiği mahalleri gezdiğini biliyor muydunuz?...
* * *
"Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünün bozulacağına inanmıyorum" diyor Hüseyin Çelik...
Biz de 'Gönülleri Birleştirme Operasyonu'nun, Türkiye'nin ve insanımızın birliği bakımından her türlü operasyondan daha önemli olduğuna inanıyoruz.
Türküyle, Kürdüyle bizim insanımızın, en fazla sevgiye ve dostluğa ihtiyacı var. Tekrar kucaklaşmalı ve gönüllerimizi sımsıkı bağlarla birleştirmeliyiz.
Kaynak: Radikal