Çin ve Japonya yaklaşık bin yıldan beridir birbirlerine düşmanlar. Liderleri her zaman ulusalcı kızgınlığı canlandırmaya ve takipçilerine aşağılamalar ve tehditler pazarlayarak diğer problemlerden ayırmaya muktedir olmuşlardır. 

Dolayısıyla Çinli başkan Hu Jintao'nun geçen hafta Japonya'ya anormal derecede dostça gerçekleştirdiği beş günlük ziyaret buradaki insanların Asya'nın iki ekonomik ve askeri devinin arasındaki ilişkilerde aniden neyin doğru gittiğini ve doğru giden bu şeyin devam edip etmeyeceğini merak etmelerine neden oldu. 

Herkesin kabul edebileceği gibi bu bir yaz romantikliği olabilir. Başbakan Yasuo Fukuda Japonya'da bu sonbaharda erken seçimlere gitmeyi dayatabilecek politik bataklığın derinleşmesinden kurtaracak bir dış politika başarısına ihtiyaç duymaktadır. Çin de en azından bölgesel tansiyonların ve Ağustos'ta olimpiyatlara ev sahipliği yapmaya hazırlanırken içerde yabancılara yönelik düşmanlığının düşürülmesinde geçici bir çıkara sahiptir. 

Ve gerilimler için bol miktarda ciddi sebep varlığını korumaya devam ediyor—öncelikle Japonya'nın açık demokratik politik sisteminin Çin Komünist Partisi tarafından kullanılan iktidar üzerindeki Leninist tekel ile uyuşmazlığı ve Japonya'nın ABD ile güvenlik ittifakı bu nedenlerin başında gelmektedir. 

Fakat daha uzun süre Asya ve dünyadaki güç ilişkilerini sürekli bir şekilde yeniden şekillendirecek daha uzun dönemli unsurlar var. İki ülke arasında giderek büyüyen ekonomik bağımlılık—Çin şu an Japonya'nın en büyük ticari ortağıdır—darılmaları ve geçmişteki savaşlar ve savaşlar tarafından beslenen nefretleri canlı tutmanın faydasında şüpheler oluşturuyor. 

Hu'nun dostça ziyareti, Çin'in harikulade ihracat temelli büyümesine modellik eden Japon tecrübesinin Pekin'in komşularına ve dünyanın geri kalanına yaklaşımını etkileyebilme olasılığını arttırıyor. Çin barışçı bir güce dönüşme tehlikesi altında değildir. Fakat Çin, Japonya'nın ekonomik büyümeye ağırlık verip dışarıdaki askeri müdahalelerden kaçınabildiği yaklaşımında öğreneceği çok şey var. 

Hu ve Fukuda geçmişteki kavgaları önemsemeden atladılar ve halklarına her iki devletin birbirini tamamladığını ve bir diğerinin mizacını ve tutkusunu dengelediğini göstermek için çok çalıştılar. 

Japon lider halefinin Çin'de kızgınlığı provoke eden Tokyo'daki Yasukuni Mabedi'ni ziyaret etme geleneğini terk eden politik bir mutedildir. Mabet büyük oranda bazı savaş suçlularının da aralarında bulunduğu II. Dünya Savaşı ölülerine adanmıştır. Fukuda Aralık ayında ziyaret ettiği Pekin'e farklı yollarla ulaştı. 

Hu kendi açısından ziyaretini, devam eden ekonomik büyümeyi en önemli önceliği haline getiren pragmatik biri şeklindeki imajını güçlendirmek için kullandı. Japon—Çin ilişkilerini on yıllık bir süreyle tatsızlaştıran bir önceki Çin devlet başkanının Japonya'yı ziyaret etmekle ilgili sarf ettiği ağdalı sözlerden hiç birini kullanmadı. 

Fukuda'nın Liberal Demokrat Partisi'nde öncü bir politikacı olan Kaoru Yosano, kendisine Çin'le ilgili ne düşündüğünü sorduğumda bana "birbirimize o kadar çok bağlıyız ki ABD'nin ekonomik zayıflığı tabi ki bizi doğrudan vuruyor. Fakat aynı zamanda Çin'i de vuruyor ve Çin'i vurması bizi yine dolaylı bir şekilde vuruyor" dedi. 

Onun vurguladığı şey; Japonya'nın son beş yıldaki mütevazı büyümesi bütünüyle Çin'e gerçekleştirdiği ihracatlar tarafından sağlandığıydı. Başka yerlerdeki pazarlar doygunluk noktasına ulaşmışken Çin'in ithalat isteği azalmıyor. 

Karşılıklı ticaret şu an yıllık 250 milyar dolar düzeyine yaklaşıyor. Japonya, Çin'e 6 milyar dolardan daha fazla yatırım yapmış durumda ve Çin'de faaliyet gösteren 20,000 şirkete sahip. Geçen yıl her iki ülkenin her birinin açıkladığı askeri harcamalar 45 milyar dolar civarındaydı fakat Çin son zamanlarda 2008 askeri harcamaları için 59 milyar dolarlık masraf ayırdığını ilan etti. 

Fakat Savunma Bakanı Shigeru Ishiba Japonya'nın bugün silahlı saldırıdan daha çok Çin'deki sosyal huzursuzluktan ve çöküşten dolayı korkacak çok şeye sahip olduğunu söylüyor. "Çin'in karışıklık içine düşmesine izin vermemeliyiz. Bunu engellemek için elimizden gelen her şeyi yapacağız."


LDP'nin bir diğer lideri Hidenao Nakagawa şu eklemede bulundu: "biz şu an doğu Asya'da iki gücün olduğu bir dönemdeyiz. Bir arada yaşamak için yollar bulmamız lazım." 


Çin tarafından Asya'nın ekonomik hakimiyetine doğru gerçekleştirilen kesintisiz bir yürüyüşü sunan teorisyenler tarafından sık sık gözden kaçırılmasına rağmen Japonya hala bu yürüyüşü saptırmada veya yoldan çıkarmada kullanacağı kartlara sahiptir. Çin 2,7 trilyon dolarlık ekonomisi ile dördüncüyken Japonya 4,3 trilyon dolarlık ekonomisiyle dünyanın en güçlü ikinci ekonomisidir. 

Çin'in sürekli büyümesi arayı kapatıyor. Bill Emmott'un "Rakipler" adlı yeni kitabında vurguladığı gibi Çin'in dünya ihracatındaki payı; Japonya'nın payı %8'den %5'e düşerken %8'e yükseldi. 

Japonya Fukuda'nın idaresinde Çin ile çatışmaktan çok uzlaşmayı seçti ve Hu buna karşılık verdi. Bu şu an için hassas bir süreçtir ve her iki ülke de bunu uluslar arası alanda kalıcı bir özellik haline getirmek için çok çalışmalıdır.

 

Çeviren: Ali Karakuş