Diplomatik çabalar İsrail'in kara harekâtını engelleyemedi. Bölgedeki politik gelişmeler üzerinde artık karadaki savaşın seyri etkili olacaktır ve bu savaşın nasıl sonuçlanacağı şimdiden öngörülemez.
Ben, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen perşembe Ortadoğu turu kapsamında gittiği Şarm el Şeyh'te Mısır lideri Hüsnü Mübarek ile görüştükten sonra gündeme getirdiği iki aşamalı sözde "plan"dan bahsetmek istiyorum.
"Plan"a göre birinci aşamada acilen ateşkes sağlanacak; ikinci aşamada da Filistinliler uzlaştırılacaktı.
Bu kadar basitti!
Peki bunun nasıl yapılacağı hakkında Başbakan'ın ve çevresindekilerin bir düşüncesi var mıydı? Sanmıyorum. Olsaydı, kozmik sır değildi ya, "plan"ın içini doldurmak için en azından ipucu verirlerdi. 
Önce adını doğru koyalım: "Plan" diye takdim edilen, aslında plan değil, "hedef".
Başbakan bu hedeflere nasıl varılacağını da açıklasaydı, o zaman  bir plandan söz edebilirdik.
Kısacası, bu sözde "iki aşamalı plan"ın ciddiye alınacak bir tarafı yoktu... Kara savaşı ise şimdi herkesin her şeyi yeni baştan düşünmesine neden olacaktır.
Ayrıca, "ateşkes ve Filistin'in birleştirilmesi", daha önce de varılmaya çalışılmış hedeflerdi... Yeni değil.
Ateşkes Mısır'ın arabuluculuğunda 6 ay denendi. Sonuç ortada.
Başbakan'ın dün gittiği Suudi Arabistan, Hamas ve El Fetih'i Şubat 2007'de uzlaştırmış, anlaşma uyarınca bir ulusal birlik hükümeti de kurulmuştu. Ancak Hamas, El Fetih'i anlaşmadan dört ay sonra Gazze'den kovdu ve Filistin bölündü.

Balyoz ve şeytan çekici
Mesele kalıcı ateşkesi ve Filistinli fraksiyonlar arasında kalıcı uzlaşmayı sağlamaktır.
Bu hedeflere bugüne kadar varılamadıysa nedeni önce Hamas'ın ideolojisinde aranmalı.
Hamas radikal İslamcı bir örgüt. Varlığını tanımadığı İsrail'in imhasını savunuyor ve İsrail'e karşı şiddet eylemlerinden de vazgeçmiyor.
Hamas'ın talebi mealen şöyleydi: İsrail'in imhasını ve şiddeti savunmaya devam edeyim, El Fetih'i de kovup Gazze'nin tek hakimi olayım ama İsrail bana ekonomik ambargo uygulamasın, güçlenmeme göz yumsun ki ileride Batı Şeria'da da kontrolü ele geçireyim...
İsrail'in ambargosu ve Mısır'ın buna utangaç desteği örgütü tabii ki köşeye sıkıştırmıştı.
Hamas, İsrail'i ambargosuz bir ateşkese zorlamak için en iyi bildiği yol olan şiddete başvurdu ve İsrail'den ağır bir karşılık gördü.
İsrail ve Hamas'ın birbirine bakışı, Amerikalı psikolog Abraham Harold Maslow'un o ünlü sözünü hatırlatıyor: "Sahip olduğunuz tek şey bir çekiçse, her şeyi bir çivi olarak görmeye başlarsınız".
Evet, ancak Hamas'ınki şeytan çekici, İsrail'inkiyse balyoz! Bunun adı da "asimetrik savaş"!
Gel gör ki, ne masum Filistinli sivilleri de ezen balyoz ne de Gazzelilerin ambargolarla mahkum edildikleri açlık ve sefalet Hamas'ın katı dünya görüşünü değiştirmeye yetiyor!

Hamas'ı değişime zorlamak
İsrail ve FKÖ arasındaki 1993 tarihli "Oslo barışı" ile 1995'te Filistin Özerk Yönetimi'nin ilanı, öncelikle FKÖ'nün İsrail'in varlığını tanımasıyla mümkün olmuştur; unutulmasın.
Gazze denklemindeki dengesiz güç dağılımının gerçekçi analizi, Hamas'ı FKÖ'nünkine benzer bir değişim seçeneğiyle karşı karşıya bırakmakta, ancak Hamas radikal ideolojik tutumundan vazgeçmemektedir.
Hamas değişime nasıl zorlanacak? Cevap bekleyen soru budur.
Hamas'ın değişimini, örgütün baş destekçisi durumundaki İran-Suriye mihverini hesaba katmadan düşünmek ise olanaksız.

Erdoğan pragmatizmi öğretsin
Başbakan'ın "Ortadoğu dersi"nin Mısır bahsini iyi çalıştığı, sürekli olarak "Gazze konusunda Mısır'la mutabakat içinde hareket edeceğiz" demesinden belli. Mısır'a Türkiye'nin Filistin meselesinde kendisine rakip oyuncu olarak meydanlara çıktığı izlenimi verilmek istenmiyor.
Tamam da, Türkiye'nin Mısır'la tandem oynayarak mevcut denklemi değiştirmesi, başka bir ifadeyle, "fark yaratması" mümkün değil.
Diğer taraftan, oyuna başka bir güç ilişkisi içinde ya da bağımsız olarak katılması da Türkiye'nin çapını aşıyor.
Bunlar Gazze denkleminin Türkiye'yi kısıtlayan gerçekleri...
Bu şartlarda Başbakan, sokağa oynamanın ötesinde gerçekten katkıda bulunmak istiyorsa Hamas'a ılımlı ve pragmatik yaklaşımları da denemesini telkin edebilir...

Milliyet