İki yıl önceki TOBB Genel Kurulu'nda Rifat Hisarcıklıoğlu, Erdoğan, Baykal ve Ağar'la el ele tutuşarak çıktığı kürsüde yapmıştı açılışı.

Geçen yılki genel Kurul'a her üç lider de ayrı geldiler, tek ayrıldılar. Dünkü genel kurulda yalnızca Başbakan Tayyip Erdoğan vardı.

TOBB genel kurullarının seyri, Türkiye'nin giderek kutuplaşan, sertleşen siyasi havasını yansıtıyor.

Peki CHP neredeydi? Hisarcıklıoğlu'nun başkan seçilmesinden beri TOBB ile ilişkilerini sıcak tutan CHP lideri Deniz Baykal neredeydi? Neden TOBB gibi Türkiye'nin en büyük hükümet-dışı platformunu hükümete muhalefetsiz bir meydan gibi bırakmıştı?

Hisarcıklıoğlu, kuliste yayılan 'Dinleme krizi nedeniyle zor durumda kalmamak için son anda gelmekten vazgeçti' yorumlarını 'Bana iki gün önce söylemişti' diye yalanladı. Bu hesaba göre Baykal, CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın telefonunun dinlenmesi krizi henüz CHP'nin yelkenini rüzgârla dolduruyorken TOBB Genel Kurulu'nda Başbakan Erdoğan ile karşılaşmak istememişti demek ki.

Siyasette kılıçlar çekilmiş ve belden aşağı vurmaya kalkışılmışken, Hisarcıklıoğlu ne yapsın?

Ev sahibi olarak durumu idare etmek zorunda hissediyor kendisini. Ama bu durum Başbakan'a yetmiyor. Dün sivil toplumu 'kendisini var eden demokrasiye yönelik tehdit olduğunda göğsünü siper etmeye', taraf olmaya çağırıken, muhatabı öncelikle hitap ettiği kitle olan TOBB idi. 'Haksızlık karşısında susan, o haksızlığa ortak olmuştur' derken kast ettiği, Anayasa Mahkemesi'nde süren AK Parti'yi kapatma, kendisi ve 70 arkadaşını parti siyasetinden yasaklama davasıydı.

Yargıya da, hükümete de
Doğrusu Hisarcıklıoğlu konuşmasında bu konuya değindi ve yargıya (muhtemelen Erdoğan tarafından yetersiz bulunacak olsa da) eleştiride bulundu.

"Yargının hem bağımsız, hem de tarafsız olmasını beklemek ve istemek durumundayız. Hiçbir kişi ya da kurum eleştiriden muaf tutulamaz" sözlerini başka türlü okumak mümkün değildi.

TOBB Başkanı kitlesinden en büyük alkışı, tabanın siyasette sesini duyurmasını sağlayacak yeni bir seçim kanunu ve siyasi partiler kanunu istediği zaman aldı. "Anayasa'nın yenilenmesi süreci de, en az içeriği kadar önemlidir. Amaç hepimizin anayasasını hep beraber yazmak olmalıdır" sözleri, hükümetin sonuçsuz kalan ve bir anlamda Kapatma Davası'na da gerekçe hazırlayan anayasa değiştirme sürecine eleştiri niteliğindeydi.

Hisarcıklıoğlu ekonomi konusunda da hükümete ciddi eleştiriler yöneltti. Örneğin Erdoğan konuşmasında Türkiye'de son zamanlarda kötüleşen yatırım ortamını Kapatma Davası'na bağlarken, Hisarcıklıoğlu kötü gidişten 2006'dan itibaren, AB reformlarının tavsamaya başlaması ve gerekli önlemlerin zamanında alınmamasını sorumlu tuttu. Büyüme hedefleri, faiz dışı fazla ve bütçe dışı harcamalar konusunda uyarıda bulundu.

Bu uyarılar aslında hükümetin bir tür seçim eknonomisi uygulamasına geçtiği yolunda iş âlemindeki izlenimi de yansıtıyor.

Seçim ihtimali ve CHP
Başbakan'ın erken seçimi ihtimal hesaplarına aldığını bu hafta sonu itibarıyla söyleyebiliriz. Kapatma davasının bir an önce bitmesi isteğini, TOBB Kongresi'nin ardından Kızılcahamam'da katıldığı AK Parti danışma toplantısında tekrarlaması bunu gösteriyor. Lafı sürekli CHP'ye getirip, dini değerlere saygıyı Sav'ın kişiliğinde öne çıkarması da muhtemel bir seçimde işleyeceği temalardan birinin ne olduğuna işaret. Ne de olsa dava bittiğinde kapatılmak ve yasaklanmak da var.

Bu durumda yerel seçimlerle birlikte ara seçim yapmak Başbakan'ın tercihi olur. Ancak ülkenin gündemine 367 meselesini dahil eden Sabih Kanadoğlu'nun şimdi de 'Ara seçimde bağımsız aday olamaz, ancak genel seçimde olur' demesi yeni bir durum oluşturuyor. Erdoğan'ın, CHP'ye karşı elde ettiğine inandığı psikolojik üstünlükle erken genel seçim ilan etmesi de sürpriz olmamalı.

CHP mi? Tabii ki Sav'ın devlet güçleri tarafından değil de kendi gafleti sonucu dinlendiği henüz kanıtlanmış sayılmaz. Ama bu suskunluk hayra mı alamet? Bu suskunluk, acaba Sav'ın o 44 dakika boyunca başka neler konuştuğundan emin olamamaktan mı kaynaklanıyor? Baykal'ın önümüzdeki seçimde Erdoğan'ın karşısına daha sağlam çıkabilmesi için bazı zorlukları aşması, bazı sorulara yanıt bulması gerekebilir.

Kaynak: Radikal