WikiLeaks'e göre Körfez ülkelerinin bombalanmasını istediği İran'ın komşularıyla sorunu bol. Sınır anlaşmazlıkları ve Şii yayılmacılığı iki başat sorun.

WikiLeaks’in sızdırdığı ABD Dışişleri belgelerinde Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) liderlerinin nükleer bomba elde etmesini engellemek için İran’ın bombalanması yönündeki ısrarları “İran’ın yılan gibi başının kesilmesinin istenmesine sebep ne ola ki” sorusunu gündeme getirdi. İran’la komşuları arasındaki kültürel ve ırksal gerilim, 1979’daki İslam Devrimi’nin ardından yeni bir ideolojik ‘dil’ kazandı. Kendilerini ‘Beni Ahrar’ yani ‘hür insanların çocukları’ olarak gören İranlıların gözünde Araplar köleydi. Araplar ise hor gördükleri Farslara ‘Acem’ demişti.

Devrimle gelen kamplaşma
İki farklı havza arasındaki siyasi rekabeti maskeleyen ise İranlıların Şii, Arapların Sünni olmasıydı. İmam Humeyni’nin Arap ülkelerdeki iktidarları ‘gayrimeşru’ ve ‘kukla’ olarak tanımlayan bakışı, İslam Devrimi’nin bölgedeki rejimlere karşı halk isyanlarını körükleyeceği korkusuna yol açtı. İran’ın ‘devrim ihracı’, komşularla ilişkilerdeki gerilimi tanımlayan sihirli sözcüktü. İdeolojik kamplaşma Tahran’dan kovulan eski müttefik ‘Sam Amca’nın Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar ve Irak’la karşı kamp kurmasını da kolaylaştırdı. Bahreyn ve Katar’daki Amerikan üslerinin varlık nedeni hep ‘İran tehdidi’ oldu.

Irak’la Şattul Arap meselesi
İdeolojik kamplaşmaya paralel olarak gerilimi besleyen bir de sınır sorunları mevcut. İslam Devrimi’ni kendi sınırları içerisinde boğmaya odaklı İran-Irak savaşının görünürdeki nedeni toprak kavgasıydı. Savaşı başlatan Irak’ın hedefi 1913 İstanbul Protokolü ve 1975 Cezayir Antlaşması’yla İran’a bıraktığı toprakları geri almak, Şattul Arap’taki denetimi arttırmak ve Huzistan’da Arapları bağımsız kılıp İran’ı petrolden mahrum etmekti. Savaşın finansörleri de Körfez ülkeleriydi.

Bahreyn’in Şia korkusu
İran’ın doğusundaki Huzistan’da muhtariyet isteyen Araplara Saddam Hüseyin hami kesilmiş, İslam Devrimi’yle heyecanlanan nüfusun yüzde 65-70’ini oluşturan Iraklı Şiiler de Baas rejiminin başını ağrıtmıştı.

Aynı şekilde Şia faktörü Bahreyn’i de baskı altında tutuyor. Bahreyn’de nüfusun yüzde 70’i Şii ama iktidar Sünnilerin elinde. Haliyle bu küçük Körfez ülkesi 31 yıldır istim üzeri. İranlıların Bahreyn’i 14. eyalet olarak görmesi de ada ülkesinin sinirlerini zıplatıyor. En son 2009’da dini lider Ali Hamaney’in danışmanı Natık Nuri, Bahreyn’in 1970’e dek İran’ın 14. eyaleti olduğunu, burayı İran’ın bölgesel taleplerinden vazgeçen Şah Rıza Pehlevi yüzünden kaybettiklerini söylemesi ilişkileri germişti.

BAE’nin derdi adalar
BAE ile de üç ada üzerinde egemenlik sorunu mevcut. BAE’ye göre 1971’de Britanya’nın İran’ı bıraktığı adalar işgal altında. İranlılar ise “Sadece adalar değil BEA’nın tamamı bizim” diyor.

Körfez’de kontrol savaşı
Suudi Arabistan bölgenin ağabeyi olarak İran’la zıtlaşanlara arka çıkarken son zamanlarda Yemen’deki Şii asiler yüzünden Tahran’la atışıyor. Riyad, İran’ın Körfez’i askeri olarak da avucunun içine almasından rahatsız.

Şii misyonerliği
İran, Şii kartıyla ‘Büyük Şeytan’ Amerika ile müttefik olan ülkeleri karıştırma emeli gütmekle suçlanırken Suni ulema da bölgede Şii varlığının güçlenmesinden yakınıyor. 2008’de Mısırlı Yusuf el Kardavi İran’ın Şii misyonerliği yürüttüğünü ve Suudi Arabistan ve Mısır’da bile Şii varlığının ciddi artış kaydettiğini söylemişti. İran’ın Hizbullah ve Filistinli örgütlere desteğiyle Ortadoğu’da önemli bir faktör haline gelmesi de Arap rejimlerini rahatsız ediyor.

Büyük Azerbaycan sorunu
İran’ın Şii komşusu Azerbaycan’la da sorunları var. Devrim sonrası Tebriz merkezli ‘İran Azerbaycan’ında Azeri milliyetçiliği körükleyen çalışmalar yürütüldü. ABD’nin finansörlüğünde ‘Büyük Azerbaycan’ ülküleştirildi. Buna karşı Farslar da ‘Büyük Azerbaycan’ın büyük parçası bizde, asıl kuzey güneye katılsın’ teziyle kontür çekiyor. Yanı sıra İran’ın Şii kartıyla Azerbaycan’a nüfuz sahibi olması da Bakü’nün uykularını kaçırıyor. Ayrıca iki ülke Hazar’ın paylaşımı konusunda da nizalı. İran’ın güneyinde Belucistan eyaletinde Devrim Muhafızları’nı hedef alan Sünni Cundullah’ın Pakistan’da üstlenmiş olması nedeniyle de son birkaç yıldır Tahran-İslamabad hattında sıkıntı yaşanıyor.

İslam sevgisi, mezhep nefreti
Manzara böyle olmakla birlikte İran son yıllarda komşularıyla hatırı sayılır ortaklıklar kurmayı başardı. Hatta Bahreyn 2009’da Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın hileyle seçim kazandığını yazan Ahbar el Halic gazetesini kapatarak Tahran’a şirinlik yaptı. Sonuç olarak tarihten günümüze İran ile Araplar arasında sevgi ve nefretin harmanlandığı bir ilişki yürüyor. İslam’da buluşanlar sıra mezheplere gelince ayrışıyor. Bölgesel çıkar savaşları da mezhep çatışması üzerinden yükseliyor.

Kaynak: Radikal