Son dört yıl zarfında ABD’nin dünyada sırra kadem bastığına inanmak zor değildi. Nesillerdir ilk kez Asya, Afrika, Avrupa ve özellikle de Ortadoğu’da dünyayı değiştiren, Amerika’nın nüfuz ve kontrolünün olmadığı gelişmelere şahitlik ettik.  Berlin ve Kahire’de cüretkâr konuşmalarla dünyada yeni bir Amerikan rolü vaat ederek başkanlığa başlayan Obama’nın ihtiraslarından çok uzaktır bu.

Olması beklenmiyordu. Arap devrimleri, Avrupa mâli krizi, Çin süpergücünün yükselişi, İran’da yeşil hareket, Afrika’da ekonomik Rönesans, tüm bunlar Washington’ın kışkırtmadığı ve şekillendirme yahut etkileme gücünün olmadığı olaylardır.

Bazıları bunu memnuniyetle karşılanacak bir gelişme olarak gördü. Amerika artık dünyanın jandarması değildi; birçok bölge, Amerikan parası ve politikasının her yerde hazır ve nazır güçlerinden kurtulmuş görünüyordu nitekim.

Diğerleri ise bunu korkutucu buldular: Siyaset bilimci Ian Bremmer durumumuzu bir büyük gücün veya G-8 gibi büyük güç grubunun Hobbesçu karmaşayı (süpergücün olmadığı bir evrenin bu vasıfta  olduğuna inanır)  sınırlamaya veya düzenlemeye güç yetiremediği “Sıfır Nokta dünyası” diye tanımladı.

Durum her neyse, sona erecek gibi durmuyor. Obama, ikin dönemindeki diğer başkanlar gibi uluslar arası meselelere daha çok zaman ayırmaya niyetli görünüyor. Ancak dünyayı şekillendiren stratejik bir dâhi değil. Beyaz Saray’daki çalışma arkadaşlarının gözlemlediğine göre Obama yönetiminin Çin ve Rusya’yla müzakereleri (Asya eksen değişimi ve Rusya’yla ilişkilerin resetlenmesi) zayıf yürütüldü, yanlış zamanda yapıldı ve amaca aykırı neticeler üretti. Guantanamo hapishanesini kapatamadı veya Afganistan ve Pakistan’a bir anlam kazandıramadı.

Obama’nın ilk dönemi boyunca, Amerikan nüfuzunun üç aracı işleyişi durdurdu.

Birincisi, Washington’a sâdık kalacakları ümidiyle ülkeleri askeri yardımla sulama uygulaması. 1979’dan beri Mısır’a her yıl ortalama 2 milyar dolarlık yardım veriliyordu. Son 10 yıl zarfında Pakistan’a 20 milyar dolar verildi. İsrail’e yapılan yardım ise son 15 yıl zarfında yıllık 3 milyar dolar oldu.

Bu araç, Obama’yı başarısızlığa uğrattı. Mısır’da iki diktatörü iktidarda tutan yardım, ABD’yi yeni güçlenen vatandaşlara çekici kılmadı. Pakistan’a verilen yardım, ülkeyi fakirleştiren ve Amerikan karşıtı güçleri barındıran yoz bir hükümeti destekledi. Benjamin Netanyahu İsrail’i ise verilen tüm paralara rağmen, ABD liderliğindeki barış çabalarına husumet besledi, bölgeye istikrar kazandıracak bir jestten uzak durdu.

İkinci araç – ekonomik ikna – Çin gibi ülkeler fakir ülkelerde önemli yatırımcı ve ticaret ortağına döndüğünde gücünü kaybetti. Amerikan havucu olan “tercih edilen ülke statüsü” ve yatırım vaatleri birdenbire güç veya ayrıcalığını kaybetti.

Üçüncüsü – güçle dayatılan rejim değişikliği – Irak savaşının yakıcı anıları ve Afganistan’da muteber bir yönetim kurulamayışından dolayı gözden düştü. Obama bu aracı Libya’da dolaylı bir şekilde kullandıysa da (Amerika’nın rolünü geride tutmakta haklıydı) sonucu üzerinde hiçbir kontrolünün olmadığı mevcut bir halk ayaklanmasına yardım olayıydı bu.

Bir Amerikan liderinin kullanacağı ne kaldı geriye? Obama’nın elinde iki şey var. İlki, başarısı ve sebâtı. Obama ve Demokratlar sekiz yıla tamamlamak üzere bir dört yıl daha yönetimdeler. Dolayısıyla 22 Ocak’ta İsrail’de yapılacak seçimlerde olumlu bir etkisini görebiliriz; Netanyahu’nun huysuz Obama karşıtlığı ona pahalıya mâl olabilir ve daha barışçıl zihniyete sahip bir koalisyonun gelmesini sağlayabilir.

İkincisi, büyüme eksenli politikaları kullanarak kemer sıkma politikalarına başvuranlardan çok daha önce ülkesinin ekonomik gerilemesini sona erdirmiş bir lider var. Yasamayla önemli bir sağlık sistemi programını müzakere etti. Yeni nesil seçmenlerden yeni bir seçmen tabanı oluşturdu; talihsiz düzinelerce liderin başarmak için mücadele ettiği bir şeydir bu.

Güç-kuvvet Amerika’sı sahneden kaybolmuş olabilir. Fakat dünya halkları, sorunlarını çözer görünen bu yeni Amerika’dan bir parça almak isteyeceklerdir. Eğer Obama bunu pazarlayabilirse, dünya satın almaya hazırdır.

Kaynak: The Globe and Mail

Dünya Bülteni için çeviren: M.Alpaslan Balcı