CHP'nin çarşaf veya Kur'an Kursu açılımlarını, "Ce Ha Pes açılımları…" diye aşağıla…
Mahut "açılımlar" nedeniyle CHP'nin "en az AKP kadar rejim sorunu yarattığını" ilan et…
"Atatürk'ün partisi…Cumhuriyeti kuran parti…Laikliğin savunucusu…" parti elden gitti, diyerekten dizlerini döv…
Şimdi de kalk, "Milletin yüzde 61'i AKP'yi istemiyor" diyerek, sevindirik ol.
Kimi istiyor peki?
Yaptığı "açılımlar" yüzünden AK Parti'den farkı kalmadığını söylediğin CHP'yi mi?
Hem yüzde 61 de ne demek oluyor?
Ona bakarsan, milletin yüzde 80'e yakını da CHP'yi istemiyor.
Gerçekten de nasıl bir hesaptır bu?
MHP ile DTP'yi falan üst üste koyup topluyor musun?
Olur, olur da, bu kadar Bekir Coşkun'luk olur mu?
Lafın düzünü edersek; şuncağızı kafana sokman gerek:
CHP senden ve senin gibilerin zihniyetinden ne kadar uzaklaşırsa, halka o kadar yaklaşıyor.
Halka, yani başarıya!
Lakin, sonuçlar meydanda; daha çok ister.
Yani, "Ben bu havayı tanırım. Havada yanık kokusu var…" şeklinde bilgiçlik taslayacağına, "CHP laiklikten çıktı…" yollu çıkışlara devam etmeli, CHP'ye hepten kafayı takmalısın!
Ha, bu arada, haklısın: Havada gerçekten de "yanık kokusu" var.
Ama…
Çarşaf "açılımı" nedeniyle "CHP'ye oy vermek, Cumhuriyet'e ihanettir!.." diye bas bas bağıran Hıncal Uluç'un ve senin zihniyetinin yanık kokusudur bu.
Küçük bir parantez: Bu kafaya göre, sadece Beşiktaş'ta, Cumhuriyete ihanet eden yüzde 60'ı aşkın seçmen var!
Neyse, geçelim.
"Yanık kokusu" muhabbetini daha fazla uzatmak istemiyorum; zaten mahkemeliğiz seninle.
Gelgelelim (sen de, seninle aynı dalga boyunda yayın yapanlar da) CHP'den ne kadar uzak durursanız o kadar iyi.
Mesela, Gandi Kemal'in "işbaşına" gelebilmesi için şart bu.
Yoksa sittin sene beklersiniz ki; Godot'yu beklemek kaç para!
Önder Sav gibi yapın mesela.
Peygamberimize saygısızlık yaptıktan sonra arazi olmuş, ortalıkta gözükmemişti de, "Öldü mü, kaldı mı; nerde bu adam?.." demiştim.
Meğer yaşıyormuş!
Seçim gecesi afra tafrayla çıktı televizyonlara.
Aynen onun gibi yapın.
Seçim gecesinden, seçim gecesine çıkın meydana.
Mesela, Sedat Ergin, CHP'nin hayrına, ekranlardan ivedilikle uzaklaşmalı!
Şu sıralar, "AKP kaybetti…" falan derken sıklıkla rastlıyorum ona.
AK Parti'yi durduk yere "mazlumlaştırmaya" yarıyor bu sadece.
Zira ses tonu bile, Emin Çölaşan'la birlikte 28 Şubat'ın mağdurlarıyla (nerdeyse her akşam) dalga geçtiği günleri fena halde çağrıştırıyor.
Bu "atmosferden" cesaret bulan Eyüp Aşık insanı da, "yeni parti" ihtiyacından dem vurabiliyor.
"Pes!" demek az kalır; "Iyyy" yani!
Diyelim ki, Serdar Turgut, 28 Şubat döneminin "teknokratlar hükümeti" önerisini hatırlatmaktan başka anlamı olmayan "Beyaz Türkler'in muhteşem dönüşü" yollu lakırdılardan uzak duracak.
Her şeyden evvel, Gandi Kemal, "Beyaz Türk" değil.
İyisi mi, herkes uzmanlık alanında "döktürsün".
Hıncal, Ertekin'in Yeri'ni, Serdar malum "yeri", sen de…
Pardon, şu sıralar "Göbeğini kaşıyan adam" hiç yakışık almaz, değil mi?
Kaynak: Yeni Şafak