Gıda fiyatlarının dünya çapında yükselmesinde, etanol tüketiminin artmasının ve kalkınmış ulusların sağladığı sübvansiyonların etkisi büyük

İnsan Mısır ve Haiti'deki gıda isyanlarının, zengin ulusların dünyanın en yoksullarını doyurmak için daha fazla şey yapmaya ikna etmesini bekliyor. Öyle olmasa da, artan yiyecek fiyatları nedeniyle 100 milyon insanın daha yoksulluğa sürüklenme tehdidinin onları yardımcı olmaya teşvik edeceğini düşünüyorsunuz.
Fakat geçen haftaki BM Gıda Zirvesi'nde, dünya daha kalkınmış ulusları bir kez daha iç siyasetin hem insani endişelerden, hem de sağlam stratejik hesaplardan önce geldiğini kanıtladı. Geçen yıl boyunca, tahıl ve bitkisel yağ fiyatları neredeyse iki katına, pirinç fiyatları da yaklaşık 1.5 katına çıktı. Sebepler arasında, hızla artan enerji maliyeti, Avustralya gibi büyük tarım üreticilerinde yaşanan kuraklık ve Çin'le Hindistan'da filizlenen orta sınıfın artan talebi bulunuyor. Fakat, ABD ve Avrupa'da mahsullerden enerji elde etmek için verilen yanlış yönlendirilmiş emirler ve sübvansiyonlar da önemli bir rol oynuyor.

Bush etanolü korudu
IMF tahminlerine göre, biyoyakıtlar (özellikle de Amerikan mısır etanolü) geçen yıl dünya çapında önemli yiyecek ürünlerine yönelik talep artışının neredeyse yarısının sebebi. Bu yıl Amerika'nın mısır üretiminin yaklaşık yarısı etanole gidecek.
Yine de Roma'daki zirvede, Bush yönetimi etanolün artan yiyecek fiyatlarında çok küçük rol oynadığında ısrar etti ve yemeği yakıta dönüştürme eğilimini kısıtlama çağrılarına direndi. ABD yalnız değildi.
Şeker bazlı devasa bir etanol sanayisine sahip olan Brezilya da, biyoyakıt üretimini düşürme taleplerini reddetti. Arjantin'se kendisinin ve diğer ülkelerin yiyecek ihracatını yavaşlatmak için koyduğu vergilere son vermeyi kabul etmedi.

Açlık-dışlanma-terör ilişkisi aşikâr
Afrika bugün 50 yıl öncesine göre daha az büşük ölçekli ticari tarıma sahip. Hindistan, Endonezya ve Çin'de üretkenlik emekle seviyesine inmiş durumda. Bazı ülkeler krize yanıt mahiyetinde daha fazla yardım sözü verdi, fakat bu yeterli değildi. Bush yönetimi yiyecek yardımını önümüzdeki iki yıl içinde 5 milyar dolara çıkarmak istiyor.
BM Gıda ve Tarım Örgütü'ne göre, kritik gıda yardımına muhtaç 37 ülke var. Çoğu sadece gıdaya değil, tohum ve gübreye de ihtiyaç duyuyor. BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'a göreyse, dünya gıda üretimi 2030'a dek yüzde 50 oranında artmalı.
11 Eylül'den sonra dünyanın en zengin ulusları açlık, dışlanma ve terörizm arasındaki bağı gördü. Kalkınmakta olan ülkelerdeki çiftçileri piyasadan çekilmeye ve daha fazla yoksulluğa iten sübvansiyonları ve vergileri kaldırmak için bir ticaret anlaşması önerdiler. Yedi yıl sonra, vergiler ve sübvansiyonlar yerli yerinde duruyor.
Sanayileşmiş ülkelerin yapabileceği en iyi şeylerden biri, sözlerini yerine getirip fiyatlar ne kadar artarsa artsın çiftçilerine sağladıkları geniş sübvansiyonlarına son vermek olacaktır. Bu sübvansiyorlar, kalkınmakta olan dünyanın büyük kısmında yatırımı engelledi. Talebin ve açlığın giderek arttığı bir dünyada, bu sübvansiyonlara artık yer yok.

Kaynak: Radikal