Bekir Çoşkun, Cüneyt Arcayürek ve Çölaşan gibilerin tam gaz muhalefet ettiği bir partinin yüzde 47 almasından daha normal ne olabilir ki?!
Bu zihniyetin muhalefetini kazanan partilere ne mutlu!
AK Parti tek başına iktidara geldiyse, malum çevrelerin tepkisini tek başına üzerine çekmeyi başarmasındandır.
“Bir torba kömüre satılan, göbeğini kaşıyan cahil sürüsü” şeklinde hakaret ettikleri seçmeni, bundan sonra olacakların yegane sorumlusu sayarak tehdit eden şaşkalozlara naçizane tavsiyem, kavramlaştırmaya daha müsait olan Doğu Perinçek'in yaklaşımını esas almalarıdır.
“Görülmektedir ki, Türk milleti ile seçmen, karşıt eğilimler içine girmiş, karşıt cephelere konumlanmıştır.” buyuran Perinçek, şöyle devam ediyor: “Millet, millet bilincine sahip olan yurttaş topluluğudur. Seçmen ise, seçme hakkı olan herkestir…”
Kimse Deniz Baykal'a bilip bilmeden laf söylemesin. Harici ve dahili 'malzeme' ortada, o ne yapsın?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek'in seçimin ardından yaptığı değerlendirmeyi aklınıza getirin:
Nurettin Sözen'in İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kazandığı dönemde Eyüp gibi semtlerde işçiler mukimmiş. Lakin, AK Parti sistemli bir şekilde bu işçileri bir yerlere gönderip, emeklileri yerleştirince seçimi kazanmış…
Üç aşağı beş yukarı söylediği bu.
Mustafa Özyürek böyle de, seçim sonuçlarından ders çıkaracağına, AK Parti'ye, Gül'ü aday göstermekle yaptığı 'yanlıştan' ders çıkarmasını tavsiye eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen farklı mı?
Bu güzide değerleri partisine kurmay yaptı diye sakın Baykal'ı suçlamayın!
Kimi yapacaktı?
Murat Karayalçın'ı mı, Bedri Baykam'ı mı? Yoksa değerli sanatçı, aydın ve duyarlı kişilik Zülfü Livaneli'yi mi?
Bırakın ya Allah aşkına!
Sayın Baykal, tek başına iktidara gelen partinin genel başkanına enti püften bir nedenle getirilen siyasi yasağın kaldırılmasına izin verdiği için kendisini eleştiren özgürlük sevdalısı, sosyal demokrat Livaneli'nin aklına uysaydı ne olurdu?
Ne olacağını ben söyleyeyim size: AK Parti, Abdullah Gül'e yapılan haksızlık nedeniyle, nasıl ki oylarını yüzde 47'lere çıkardı; (Tayyip Erdoğan'ın yasağının kaldırılması için) o vakit yüzde 67'lere yükselirdi.
Kimi köşe yazarı insanlarının Deniz Baykal'a sosyal demokrasi bilgiçliği taslamaları yok mu?
Bunlara bakacak olursak, sanki Türkiye'de sınıflı bir toplum vardı da, Baykal bu sınıfları yedi bitirdi.
Sosyal demokrasi mereti, kuvveden fiile çıkınca, kitaplardaki gibi durmuyor arkadaşlar. (Soğuk savaş çoktan bitti; bütün dünyada solun hali ortada, uyanalım.)
Siyaset esnafı boş bulduğu alana tezgah açacak ki; köftesini satabilsin! CHP geleneğinin günümüz Türkiye'sinde en fazla yüzde 20, hadi bilemedin, yüzde 25'lik bir payı var.
Erdoğan gibi bir rakibin karşısında bile, bu dilimin yüzde 20'sini toplayan bir lidere demedik laf bırakmadınız ya, ne diyeyim; insafınız kurusun!
Şimdi de (vaktiyle) Sayın Erdoğan'la yaptığı görüşme vesilesiyle güya onu köşeye sıkıştıracaklar.
Yaşar Nuri Öztürk de etti eyledi, mevzua dahil etti ya kendisini; gelin başımızı dövelim!
Sayın Baykal'ın 2002 seçimlerinde milletvekili yaptığı Yaşar Hocamın, “Bize gelen rivayetler böyle” şeklinde makyaj yaptığı 'mişli' ifadesi şu:
“Erdoğan, Deniz Bey'e, 'Yaşar Nuri Öztürk'ü pasifize edeceksin!' demiş…”
Ah be Yaşar Hocam, bana gelen rivayetleri bilsen kafayı yersin!
Türk basınında ilk defa yer alacak bu konuşmanın bir kısmını Yaşar Hocamın hatırı için aktarıyorum:
ERDOĞAN: “Yaşar Hoca hayırlı olsun. Nasıl iyi mi?”
BAYKAL: “Umduğumuzdan iyi çıktı. Fıkra anlattırıyoruz. Arkadaşlar kakara kikiri gülüyorlar.” (Bu ifade Sayın Öztürk'ün daha önceki beyanında da var- S.T)
ERDOĞAN: “Stephen Hawking'i 'dabbedül arz' ilan etmiş…”
BAYKAL: “Ele güne karşı biraz pasifize edeceğiz onu, başka çaresi yok!”
ERDOĞAN: “Saç ektirdi diyorlar, doğru mu yav?..” (Gülüşmeler)
Neylersin ki; rivayetler muhtelif Yaşar Hocam, sakın kızma!
Kaynak: Yeni Şafak