Rus büyükelçi Andrey Karlov'un herkesin göreceği şekilde kameralar önünde suikasta uğraması herkesi şok etti. Cinayetin sonuçları her yerde kendini gösterecektir. Bilmeyenler için, suikastçi evvelinde Tayyip Erdoğan'ın ki de dahil olmak üzere koruma ekiplerinde görev almış bir polisti. Bunun yanında bir de, Türkiye'nin Halep ve halkının, artık Rusya ve Hizbullah destekli Suriye ordusuna teslimiyetini kabul etmesinden hemen sonra bu suikastin vuku bulduğu gerçeği var. Halihazırda Suriye'deki mümessillerinin yenilgisiyle afallamış vaziyette olan Ankara, izinli bir polis memurunun büyükelçiyi vurması hususunda bir izahat bekleyecek olan Ruslar da eklenince daha da büyük bir baskı altına girecek. Kameralara yansıya görüntülerde suikastçı polisin büyükelçiyi vurmadan evvel kurbanının arkasında gergin şekilde volta attığını gösteriyor. Ruslar haklı olarak bu kalibrede bir koruma polisinin büyükelçinin arkasında pusuda beklerken nasıl olup da hiç dikkat çekmediğini bilmek isteyecektir.
Türk tarafı suikastin faturasını çoktan Fethullah Gülen örgütünü çıkardı bile. Bu filmi daha önce de gördükleri için Ruslar bunu kolayca yutmayacaktır. Kasım 2015'te Türk Hava Kuvvetlerinin Türk hava sahasını 17 saniye ihlal eden Rus jetini düşürdüğünde hem cumhurbaşkanı Erdoğan hem de dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu televizyonlara çıkıp sorumluluğu üzerlerine aldılar. Bu onurlu bir hareketti. Hatta Davutoğlu emri bizzat kendisinin verdiğini ve yine olsa aynı şeyi yapacağını ifade etti. Birkaç ay sonra ise halihazırda zor durumdaki turizm sektörünün ve tarım ürünü ihracatının Rusların yaptırımlarını takiben sekteye uğramasıyla Türkiye, ihaleyi ordudaki Gülenci askerlere yıkıp geri adım attı.
Daha kısa süre öncesine kadar Rus uçağının düşürülmesini sahiplenen NATO üyesi bir ülkenin hükümetinden bunun bir grup pilotun hatası olduğunu duymak Ruslara gülünç gelmiştir. Bir örgütün, ülkenin silahlı kuvvetlerine sızdığını söyleyerek Türk hükümeti esasen zafiyet göstermiş oldu ve Vladimir Putin de kendi çıkarına bunu bir güzel kullandı. Büyükelçiye yönelik talihsiz suikast ve Türk tarafının bir kez daha fantastik iddiaları tekrarlaması bir kez daha Türkiye'nin küçük düşmesine, Rusya'nın elini güçlendirmesine hizmet ediyor.
Üstelik Erdoğan yanlısı medyada suikastin ABD ile ilişkilendirilmesi Putin'i memnun etmiştir. Türk hükümeti ve medya Amerikan karşıtı tavrında gittikçe vites yükseltiyor. Bu rahatsızlığın da öncelikli sebebi Washington'un DEAŞ'a karşı Suriyeli Kürtlerle ittifaka gitmesi. Suriyeli Kürtlerin PKK ile irtibatı bulunuyor. Erdoğan ise PKK ile terör saldırılarına, köy ve kasabaların tahrip edilmesine kadar varan şedit bir savaşa girişmiş durumda. Paradoksa bakın ki iki taraf arasındaki sözde barış, Suriyeli Kürtlerin Amerika'nın himayesinde Suriye'de ilerlemesi yüzünden sona erdi.
Türkiye'de hortlayan Amerikan aleyhtarlığı endişe verici olsa da ülkenin NATO ittifakını terk edeceği manasına gelmiyor. Erdoğan'ın NATO'ya ihtiyacı var çünkü NATO olmazsa Putin'in emri altına girer. NATO Erdoğan'ın Putin'le yakınlaşmasına göz yumuyor, zira Erdoğan'ın sağlam bir sigorta poliçesi olduğundan emin. Bu noktada, Türklerin ABD'ye olan tavrının kötüye gitmesinde Obama yönetimi de kabahatli. Obama ve şürekası Türk politikacıların, akademisyenlerin, gazetecilerin ve daha birçoklarının hakarete, ithamlara ve baskıya maruz kalmasına ses çıkarmadı. İki hafta önce yayınlanan bir ankete göre Türklerin yüzde 79'u 15 Temmuz'daki başarısız darbe teşebbüsü için ABD'yi suçluyor, ki Türk hükümetine göre Gülen tarafından planlandı.
Türkiye şimdilerde ise Halep konusunda Rusya ve İran'la, şehri Beşar Esad'a teslim eden üçlü bir mutabakata vardı. Muhalefet kesinkes yenildi. Türkiye'nin de bu realiteyi kabulden başka yapabileceği pek bir şey yoktu. Fakat bu durum, Türkiye'nin elini Suriye Kürtlerine karşı harekete geçme hususunda rahatlatmış oluyor. Kuvvetle muhtemel Rusya, ABD destekli Kürtlere karşı operasyonlara başlaması için Türkiye'ye yeşil ışık yaktı. İki NATO müttefikinin Doğu Suriye'deki vekilleri üzerinden kapışmalarını seyreden Putin'in gözleri parıldıyordur.
Türkiye'nin hesabı, son günlerini yaşayan Obama hükümetinin karşılık veremeyeceği, görevi devralacak Trump yönetiminin ise hazırlıksız yakalanıp bir Türk zaferine hızlı ve belirleyici bir karşılık vermekte aciz kalacağı üzerine olacaktır. Fakat bu bedeli ağır bir zafer olacaktır ancak.
Kaynak: theamericaninterest.com
Dünya Bülteni için çeviren: Mustafa Doğan