Barack Obama'nın 44. başkan olmak üzere seçilmesi kesinlikle tarihidir. Büyük ülkemizin uzun tarihinde uzun süredir gerçekleştiremediğimiz bir tarzda bir araya gelebildik. Amerika'nın gerçek ruhunun bu zaferini kutlamalıyız.
Uzun zamandan beridir görmediğimiz bir şekilde Seçim Günü kutlamaları dünyanın farklı zaman dilimlerinde tekrarlandı. Coşku geçici olduğundan bizler bu coşkunun enerjisini, bizi kuşatan acil problemlerin üstesinden gelebilme adına Amerikalılar olarak hepimizi bir araya toplamak için kullanmaya çalışmalıyız.
Obama iki ay içinde görevi devraldığında onun dikkatini kendi üzerine çekmek için yarışan bir dizi zorlu dış politika sorunu bulacaktır ve her sorunun kendi danışmanları arasında güçlü tarafları vardır. Biz Arap-İsrail barış sürecinin öncelikli dikkat gerektiren bir mesele olduğuna inanıyoruz.
Muhtemelen Obama'nın seçilmesini, Ortadoğu'dan daha fazla olumlu karşılayan başka bir bölge olmamıştır. İsrail-Filistin tartışmasına verilecek acil bir dikkat, Obama'nın seçilmesinin doğurduğu sevinç duygusunu pekiştirecektir. Ortadoğu'daki herkes Filistin sorununu en büyük bölgesel sorun olarak görmüyor fakat bu sorunun harekete geçirdiği derin adaletsizlik duygusu gerçek ve yaygındır.
Maalesef, hâlihazırdaki yönetimin son iki yıldaki yoğun çabaları, sorunu Ocak ayının 20'sine kadar çözemeyecektir. Fakat soruna yönelik dikkatin azalması, bölgede adaletsizlik ve ihmal duygularını güçlendirecektir. Bu, hâlihazırda sağlanan ilerlemeyi tersine çevirip tarafları tekrar başa döndürerek savaşan taraflar arasında veya Lübnan ve Gazze gibi yerlerde bir diğer şiddet patlamasını tetikleyebilir. Arka plandaki tehlike, iki devletli bir çözüm arayışının Filistinliler veya İsrailliler tarafından herkes için talihsiz sonuçlarla birlikte terk edilmesi ihtimalidir.
Filistin meselesinin çözümü; bölgede pozitif bir etkide bulunacaktır. Irak istilasından önce yaptıkları gibi, ABD liderliğinin bölgesel problemlerle uğraşmasında destek olmaları konusunda Arap hükümetlerini özgürleştirecektir. Filistinlilerin kötü durumundan beslendikleri için Hizbullah ve Hamas'ın çekiciliğinin büyük bir kısmını dağıtacaktır. İran'ı savunmacı bir pozisyona itip onun kabadayılığına bir son vererek bölgenin psikolojik iklimini değiştirecektir.
Olası bir anlaşmanın önemli unsurları zaten çok iyi bilinmektedir. ABD başkanı için yeni herhangi bir inisiyatifin önemli bir unsuru, bu ülkenin bakış açısına göre adil ve kalıcı bir barışın olması gereken temel parametrelerinin açıkça ilan edilmesidir. Bu parametreler dört temel unsuru kapsamalıdır: küçük, karşılıklı rıza ile oluşmuş ve üzerinde anlaşılmış değişikliklerle birlikte 1967 sınırları, Filistinli mültecilerin dönüş hakkı yerine tazminat, iki başkentin gerçek evi olarak Kudüs ve askeriyeden arındırılmış bir Filistin devleti.
Terörist saldırılara karşı İsrail'in güvenliğini sağlamada yetersiz olacak bir Filistin hükümetine toprak vermeye yönelik İsrail'in güvenlik kaygılarını gidermek için daha fazla şeye ihtiyaç olabilir. Bu sorun sadece İsrail askerlerinin yerini almakla kalmayıp aynı zamanda Filistin askerlerini daha etkili olabilmeleri için eğitebilecek NATO gücü gibi uluslar arası bir barış gücünün konuşlandırılması ile çözülebilir.
Bu güne kadar görüşen tarafların zayıflığı onların kendi başlarına bir anlaşmaya varma yeteneklerini sınırladı. İsrail'de Şubat ayında yapılması öngörülen seçimler tıpkı el-Fetih ve Hamas arasındaki derin Filistinli ayrımı gibi karmaşıklaştırıcı bir faktördür. Fakat eğer barış süreci bir ivme kazanmaya başlarsa Hamas'ın bu sürecin dışında kalmak isteyeceğini düşünmek zordur ve barışa doğru kazanılacak bu ivme İsraillilere ülkelerinin geleceği üzerinde karar vermeye yönelik biricik şansı sağlayacaktır.
Bu zayıflık, başkanın barış sürecinin temel parametreleri ile ilgili olarak açıkça ve zorlayıcı bir şekilde konuşmasıyla aşılabilir. Başkan aynı zamanda sürekli bir kararlılıkla baskı yapmalıdır. Bu inisiyatifin ardından—öncesinden değil—başkanın ilan ettiği ilkelerine uygun olan süreci başkan adına yürütmek için üst düzey bir görevli atanmalıdır. Böylesi bir başkanlık inisiyatifi, sürekli hem iç hem de uluslar arası desteği teşvik etmelidir ve İsrailliler ile Filistinlilere büyük bir cesaret vermelidir.
Bu ciddi soruna başarılı bir çözüm bulmanın basit bir görev olduğunu söylemek tarihle dalga geçmek anlamına gelecektir. Fakat pek çok açıdan öyle bir konjuktördeyiz ki, başarı imkânı asla bundan daha büyük olmadı ve başarısızlığın olası sonuçları şu ana kadar olanlardan çok daha ağır olacaktır.
Brent Scowcroft, başkanlar Gerald Ford ve George H.W. Bush'un ulusal güvenlik danışmanıydı. The Forum for International Policy ve the Scowcroft Group'un başkanıdır. Zbigniew Brzezinski, başkan Jimmy Carter'ın ulusal güvenlik danışmanıydı. Stratejik ve Uluslar arası Çalışmalar Merkezi'nin mütevellisi ve danışmanıdır. İkisi "Amerika ve Dünya: Amerikan Dış Politikasının Geleceği Üzerine Sohbetler" kitabının yazarlarıdır.
Dünya Bülteni için çeviren: Ali Karakuş