Zamanaşımı" kavramını, Sivas Davası üzerinden gündeme getirenlerin özenle sustuğu bir dava: "Dev-Yol ana Davası".  1 Şubat 2012'de  Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 30 yıllık Dev-Yol ana davasının tüm sanıklar yönünden zaman aşımından düşürülmesine karar verdi. 12 Eylül öncesi Giresun ve Fatsa'daki katliamlar dolayısıyla 1982'de başlatılan dava, 30 yıldır neticelenemiyordu. 1982'de Erzincan'da 212 sanıkla başlayan davada savcılık, 22'si için idam talep etmişti. 1984'e gelindiğindeyse, 16 sanık 146.md'den ölüm cezasına çarptırılmıştı. 1987'deki merhaledeyse, 723'e çıkan sanık sayısıyla sadece iddianamenin okunması bile tam 43 gün sürmüştü. Sanıkların 74'üne idam, 13'üne 10-20 yıl arası hapis, 3'üne 8-12 yıl, 136'sına 5-15 yıl, 198'ine 5-10 yıl, 68'ine 3-5 yıl hapis isteniyordu, 172 sanıksa beraat etmişti. Bu ayrıntıları, davanın konjonktürel önemini hatırlatmak için veriyorum. İdam ve ağır hapis taleplerinin yoğunluğu, sanıkların sayısı insanı şok edecek çapta.

Bu dava, geçtiğimiz Şubat ayında, "zamanaşımı"ndan düştü. Tüm sanıkları itibariyle. Davanın geçtiği dönemde cezaevlerinde yaşanan işkenceler, adli hatalar, davanın askeri mahkemelerde görülmüş olması, hukuk tarihimiz açısından ibret alınacak hadiselerdendir.Giresun ve Fatsa'da çoluk çocuk demeden boğazı kesilenleri, cami minarelerine asılanları kimsenin konuştuğu yok. Merak edenler davada idamla yargılanıp 10 yıl yattıktan sonra çıkan A.Ç'nin devrimciyol arşivlerinde duran mülakatına bakabilir. "Kır pratiği" adını verdikleri silahlı baskınlardan zerre kadar vicdan azabı çekmediği bir yana, cinayet ve terörün kahramanlık olarak sunulması bir yana... Böyle bir dava yok artık.

***

Mahkemelerin "doğal yargıçlar" önünde, kanuni delil toplama usulüne göre işlemesi hakkında müteaddit kereler yazdık. Sivas veya Dev-Yol davası fark etmez, biri için hangi hukuk ve usulü talep ediyorsak, diğeri için de aynı safahatı takip etmemiz objektif adalet için azami gereken temeldir. Ama tüm sanıklarıyla birlikte zamanaşımına uğramış Dev-Yol'u hiç görmeden, Sivas davasını sanki tüm sanıklarıyla birlikte zamanaşımına uğramış gibi göstermek, çok açık bir vicdansızlıktır. İkiyüzlülüktür. Demokratlıkla falan ilgisi yoktur.

***

Sivas Davasını, insanlığa karşı işlenmiş soykırım ve nefret suçu bağlamında ele alan kritikler, DevYol ana davasında ne düşünüyorlar? Ceza Kanunu 77.md'ye göre; işlenen suç, sistemli bir şekilde, plan dahilinde; siyasi, felsefi, ırki, dini sebeplerle işlenmişse, "insanlığa karşı" işlenmiş bir suça dönüşüyor. Dev-Yol adında bir örgüt var, planlı ve sistemli bir şekilde, siyasi ve felsefi düşünceleri çerçevesinde adam öldürmekten, silahlı baskına kadar terörün her renginde iş görüyor. Sonra gün dönüp devran gelince, zamanaşımından düşüyor... Tüm bunları yazarken, Dev-Yol sürecinde yaşanan feci işkenceler, gözaltında ölümler, adli hatalar, yeterli delil olmadan hazırlanmış sayfaları elbette es geçemeyiz. Ama ne adli hata ne işkence ne de sivil olmayan mahkemeler, yaşanmış feci suçları örtemez... Tıpkı göz göre göre işlenmiş, Sivas faciasının örtülemeyeceği gibi.

***

Dev-Yol davasında sistemli ve planlı şekilde iş gören bir örgüt var. Peki Sivas davasındaki planlayıcı, sistemize edici örgüt kimdir, nedir?

Hem Sivas hem Başbağlar davalarında görev alan Av.Cüneyt Toraman, Başbağlar katliamındaki faillerin önce yakalanıp ardından serbest bırakılmalarına dikkat çekiyor. Şayet Başbağlar'ın failleri serbest bırakılmasaydı Sivas'ı tertip eden derin güçler ortaya çıkacaktı diyor...

Prof. Osman Can, sistemin organize ettiği ve oluşturulan kaostan istifadeyle yürütülen darbelere işaret etti. Devam eden Ergenekon Davasından tanıdığımız suç örgütünün parmak izleri Sivas'ta da duruyor. Peki Sivas olaylarının ardında hangi örgüt var?

Kaynak: Star