Yemen’in eski başbakanı Abdülkerim el İryani’nin Sana’daki evine akşam yemeğine gittiğimde, doğrudan konuya girdi: “Söyle bakalım Thomas, nihayet buraya gelmen için illa Abdülmuttalib’in ortaya çıkması mı gerekiyordu?” Evet, itiraf ettim, öyleydi gerçekten de. Yemen’i bizzat gidip görmeye karar vermemin nedeni, Kaide tarafından Yemen’de eğitilmiş bu genç Nijeryalı’nın Noel günü bir uçağı havaya uçurmaya çalışmasıydı. İryani’ye şunu da söyledim: “Gelme konusunda biraz endişeliydim. Uçaktan inişte beni merdivenlerin başında Usame Bin Ladin karşılayacak sanıyordum neredeyse.”
‘Yeter ki kızlarım okusun’
Neyse ki Sana’nın Kabil, Yemen’in de Afganistan olmadığını gördüm, en azından şimdilik. BM’nin Dünya Mirası listesinde bulunan surlarla çevrili, geometrik şekillerle süslenmiş kerpiç binalarıyla eski Sana şehri, geceleri kahve dükkânlarının, gündüzleri satıcıların yol açtığı renkli bir koşuşturmacaya sahne oluyor. Eski kentin sokaklarında Yemenli bir arkadaşımla dolaşırken, kemerlerinin içine geleneksel hançerler sokuşturmuş, sakallı, yaşlıca dört Yemenli adama rastladık. Önlerindeki duvara asılmış, ‘babaları ve anneleri’ kız çocuklarını okula göndermeye çağıran ilan hakkında konuşuyorlardı. Ne düşündüklerini sorduğumda, en yaşlısı “Yeter ki kızlarım okumayı söksün, her gün bir öğünümden feragat etmeye razıyım,” dedi. Bununla da kalmayıp posterin az önce yere düştüğünü, başkaları görebilsin diye kaldırıp tekrar duvara astığını da ekledi. Beklediğim bu değildi.
Keza buradaki sivil toplum örgütlerinde Amerikalı gönüllülerin çalıştığını, Yemen Observer gazetesinin bürosunun Amerikalılarla dolup taştığını göreceğimi de düşünmemiştim. Öyle kalakaldım, Amerikalı üniversite öğrencilerine bakıp şunu sorabildim sadece: “Ailelerinizin haberi var mı burada olduğunuzdan?”
Eski kentte konuştuğum dükkan sahiplerinin hepsi de, turizmi bitirmekle suçladıkları Kaide’nin adını öfkeyle anıyordu. Yemen’e turist geldiğini biliyor muydunuz? Eh, burası Afganistan değil.. Fakat Danimarka da değil.
Kaide bir virüse benziyor. Topluca ortaya çıkarsa bir ülkenin bağışıklık sisteminde birşeylerin yanlış gittiğine işaret ediyor. Nitekim Yemen’in bağışıklık sisteminde de birşeyler yanlış gidiyor. Sana’daki güçsüz merkezi yönetim gelişigüzel bir adam kayırma, kadrolaşma, yolsuzluk ve güç sistemiyle bir dizi yerel aşireti yönetiyor. Kırsal alanlardaysa, 300 ila 500 Kaide savaşçısının sığınak bulduğu güney ve doğu bölgeleri başta olmak üzere geniş topraklar hükümet kontrolünün dışında. Bu ‘Yemen yöntemi’, kuzey ve güneydeki ayrılıkçı hareketlere rağmen ülkeyi birarada tutmayı ve kaygan bir zeminde az da olsa ileri götürmeyi başarmış durumda. Ancak bu eski yöntemin ve iş halletme hızının nefesi artık, olumsuz eğilimlerle başa çıkmaya yetmiyor.
Şu rakamlara bakın: Yemen nüfusu yüzde 3,5 gibi bir hızla artıyor ki, dünyadaki en yüksek oranlardan biri bu; Yemen’in 23 milyon vatandaşının yüzde 50’si 15 yaşın altında, yüzde 75’iyse 29 yaşın altında. İşsizlik oranı yüzde 35-40 arasında oynuyor; gerçi bu durum biraz da, Yemen’in 1990 Körfez Savaşı’nda Saddam Hüseyin’i desteklemesinin ardından Suudi Arabistan ve diğer Körfez devletlerinin bir milyon Yemenli işçiyi kapı dışarı etmesinden kaynaklanıyor.
Bu kötü nüfus planlaması yüzünden, Yemen 10-15 yılda susuz kalacak ilk ülke olabilir. Birçok Yemenli şimdiden sürekli elektrik ve su kesintilerine maruz kalıyor. Kırsal kesimde kadınların su çekebilecekleri bir kuyu bulmak için dört saat yürümesi gerekebiliyor. Sana’da su seviyesi öyle düşük ki, su bulabilmek için petrol sondaj makinelerine ihtiyaç duyulabiliyor.
Yemen’in hafif bir halüsinojen uyuşturucu olan gat çiğneme geleneği de yardımcı olmuyor, zira her yıl ülkenin su tedarikinin yüzde 40’ı gat ekimine ayrılıyor.
Yemen’de öğretmenlerin yaklaşık yüzde 65’i lise diplomasından öteye geçememiş. Çoğu insanın geliri günde 2 doların altında. Daha kısa süre önce Sana’da ilk kez bir Rolls Royce satıldı. Yemenlilerin yüzde 70’i okuma-yazma bilmez ve çocukların yüzde 15’i okula gitmezken; hâlâ daha hükümet gelirlerinin yüzde 70’inden çoğu, azaldıkça azalan petrollerinin ihracatından elde ediliyor.
Hukukun üstünlüğü güçlenmeli
Yine de, Arap dünyasında tanıştığım gazetecilerin, eylemcilerin ve siyasetçilerin en ilginçlerinden birkaçı Yemenli. Bir sabah Yemenli kadın gazetecileri eğiten ve basın özgürlüğünü teşvik eden sivil toplum örgütü Medya Kadın Forumu’na gittim; burası halka hizmet etmek isteyen ama bugüne dek eski liderlik tarafından pek desteklenmeyen idealist Yemenli reformcuların yeri. Ofisleri, fikirlerini dile getirmeye duydukları açlığı, bütün vücutlarını örten giysilerin arasından bile görebildiğiniz kadınlarla dolup taşıyordu.
Yanımıza gelen medya danışmanı Muhammed el Asaadi ülkenin nasıl onarılacağının sır olmadığını savunuyordu: “Statükoya karşı devrim lazım bize. Kapasite oluşturmalı, hukukun üstünlüğünü kurumsallaştırmalı, sorumluluk kültürü inşa etmeliyiz.” El Cezire’nin büro şefi Murad Haşim de ekliyordu: “Daha fazla eğitime ihtiyacımız var ama eğitimli insanlarımızdan yararlanmıyoruz.” Yemen kendisini kurtaracak kaynaklara sahip, ancak bu kaynaklar daha iyi yönetimle seferber edilmeli. Bu yapılmazsa, olumsuz eğilimler herşeyi ezip geçecek ve bugün hâlâ kontrol edilebilir durumdaki Kaide virüsü yayılacak. (7 Şubat 2010)
Kaynak: Radikal