"BAĞDAT, 25 Ağustos 2012 - ABD Başkanı Barack Obama görev süresinin dolması vesilesiyle dört yıllık Amerikan dış politikasının başarılarını vurgulamak için bugün Bağdat'a uçtu. Arap-İsrail müzakerelerinin hâlâ çıkmazda, Afganistan'ın da hâlâ bataklığa gömülmüş halde olduğu bir zamanda, Obama Amerika'nın Irak'taki savaşçı varlığının barışçıl biçimde bitmiş olmasını kendisinin Ortadoğu'daki tek başarısı olarak değerlendirdi.

Üzerinde hem Arapça hem İngilizce olarak 'Görev gerçekten tamamlandı' yazan posterin altında toplanmış Iraklı ve Amerikalı yetkililere konuşan Obama, Irak'ın George W. Bush'un başlattığı savaşa muazzam bir bedele rağmen tam olarak son verebilmesine yardım ettiği için övgü aldı. Yetkililer, Obama'nın ikinci başkanlık yarışı kampanyasında Irak'taki ilermenin altını çizeceğini söylediler."

Sistani de açık liste yanlısı
Üç yıl sonra gerçekten böyle bir haberi okuyor olabilir miyiz? Sanmıyorum. Fakat bunun tümüyle ihtimal dışı olduğunu da söyleyemem. Amerikan istilasının altı yıl sonrasında, Irak'ın cesareti hâlâ kırılıyor ve ülke boşuna umutlanıyor. Irak siyasetini izlemek, bir cambazın tehlikeli bir mağarayı geçmesini izlemeye benziyor. Cambaz attığı her adımda uçuruma düşecek gibi görünüyor ve sendeleyerek bir şekilde ilerlemeye devam ediyor. 30 yıl boyunca gaddar bir diktatörlüğün zulmüne maruz kalmış bir ülkeyi dönüştürmeye çalışırken hiçbir şey kolay değildir. Adımlar teker teker atılabiliyor; önce bir seçim, sonra bir yasa... Her biri bir mücadele, hepsi hayati önemde.

Şimdiki adımsa özellikle önemli. Dolayısıyla Amerikalı diplomatların Irak üzerindeki dikkatinin Afganistan tarafından dağıtılmasına izin veremeyiz. Şunu hatırlayın: Irak'ı dönüştürmek bütün Arap-Müslüman dünyasını etkilecektir. Afganistan'ı değiştirirseniz sadece Afganistan'ı değiştirmiş olursunuz.
Ağız dalaşı yapan Iraklı siyasetçilerin ocaktaki seçimleri ertelemesinin ve bu seçimleri 2005'teki gibi parti liderlerinin hâkimiyetindeki 'kapalı liste' sistemi temelinde düzenlemelerinin ABD tarafından engellenmesi gerekiyor.

Iraklıların sadece bir partiye değil de tek tek adaylara oy vermesinin önünü açarak yeni yüzlere olanak tanıyan 'açık listeli' bir seçim düzenlenmesi için bütün nüfuzumuzu kullanarak ısrar etmeliyiz. Irak'ın ruhani lideri büyük Ayetullah Ali Sistani de bunu talep ediyor. Bu çok daha güvenilir bir sistem.

Maliki umut verdi
Eğer seçimin açık listeyle yapılmasını sağlayabilirsek sonraki büyük adım, seçime mezhep temelli olmayan, yani Sünnilerin, Şiilerin ve Kürtlerin birlikte yarıştığı koalisyonlarla girecek Iraklı partilerin ortaya çıkması olacaktır. Bu çok önemli: Irak bütün Ortadoğu'nun mikrokozmozu ve Irak'ın mezhepleri demir yumruklu bir diktatörün yokluğunda kendi kendilerini yönetmeyi becerebilirse, demokrasi bütün bölgede uygulanabilir demektir.

Cezbedici olan meseleyse şu: Şii Dava Partisi'nden başbakan seçilmiş Nuri Maliki seçime bu kez 'Hukuk Devleti Koalisyonu' adını verdiği bir oluşumla girmeye karar verdi. Hukuk Devleti Koalisyonu Sünni aşiret liderleri ve diğer azınlıklar da dahil yaklaşık 40 siyasi partiden oluşan milliyetçi bir ittifak.

Maliki geçen hafta Washington'daydı ve özellikle yeni partisini sormak için kendisiyle Willard Otali'nde bir söyleşi yaptım. Irak başbakanı şu açıklamayı yaptı: "Irak tek bir renk, din veya mezhep tarafından yönetilemez. Mezhepçiliğin ve etnik gruplaşmanın ulusal birliğimizi tehdit ettiğini açıkça görüyoruz. Dolayısıyla, bütün bu farklı renkleri biraraya getirmemiz ve Irak'ı hukukun üstün-lüğü, eşitlik ve vatandaşlık temelinde inşa edilmiş bir ülkeye dönüştürmemiz gerektiğine inanıyorum. Irak halkı bizi cesaretlendirdi. Onlar bunu istiyor. Diğer partiler de kendilerini bu temelde organize ediyor. Artık kimse seçimde sadece mezhep temelinde bir blok halinde yarışamaz... Bizim deneyimimizin bu bölgede bir benzeri yok."

'Bölge tehdit altında hissediyor'
Bu kesin. İranlılar Tahran yanlısı Şii partilerin Irak'a hâkim olmasını istiyor. İran diktatörlüğü ayrıca kendisi oylamayı önceden seçilmiş adaylarla sınırlayıp sonrasında sonucu değiştirirken, kendisinden 'aşağı' gördüğü Irak'ın gerçek seçimler düzenlemesine dayanamıyor. Çoğu Arap lider kendi çevrelerinde çok mezhepli gerçek bir demokrasinin kök salmasından korkuyor.

Ülkesinde şu an yaklaşık 100 gazete yayımlanan Maliki, "Diğerlerini tehdit edecek en tehlikeli şey, bizim Irak'ta demokratik bir devlet inşa etmekte gerçekten başarılı olmamız. Rejimleri tek bir parti, mezhep veya etnik gruba dayanan ülkeler böyle bir durumda tehdit altında hissedecektir."

Asıl sınav dört yıl sonra
Bunun kolay olmayacağını bilen Maliki şöyle diyor: "Saddam bu ülkeyi 35 yıldan uzun bir süre boyunca yönetti. Bu eğilimden kurtulmak için, demokrasi ve insan haklarıyla büyümüş bir veya iki nesile ihtiyacımız var."

Bu seçim başarılı olsa bile ABD'nin savaşçı birliklerinin el altında bulunduğu bir ortamda düzenlenmiş olacak. Dolayısıyla bundan daha da büyük ödül ve sınav için dört yıl sonraya bakmalı; asıl mesele Irak'ın dört yıl sonra, mezhepten ziyade yönetim konusunda farklı fikirlere dayalı çok etnisiteli koalisyonların yarıştığı ve iplerin ABD'nin askeri varlığı olmadan bir hükümetten diğerine devredildiği bir seçim düzenleyip düzenleyemeyeceğiyle ilgili. Böyle bir seçim, modern Arap tarihinde gerçekten çok mezhepli koalisyonların yabancı müdahelesinin yokluğunda iktidar için savaşması açısından bir ilk olacaktır ve bütün bölgeyi de sarsacaktır.

Evet, Afganistan'daki sorunu çözelim. Fakat unutmayalım ki, Irak'ta hâlâ çok önemli, fakat son derece kırılgan ve belirsiz bir durum söz konusu. (24 Ekim 2009)

Kaynak: Radikal