Ortadoğu barış sürecinin cansızlaştığı, hatta neredeyse ölmek üzere olduğu genel kabul görüyor. İsrail Filistin içindeki yerleşimlerini genişletmeyi sürdürüyor ve hiçbir Arap veya İslam devletinin İsrail Doğu Kudüs'teki kontrolünü sürdürürken bir anlaşmayı kabul etmeyeceğini bilen Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) liderleri, yerleşimler dondurulmadan barış görüşmelerine katılmayı reddediyor.

Mısır'ın Hamas'la Fetih arasında 2010'da seçim düzenlenmesine yol açabilecek bir uzlaşma sağlama çabaları ABD'nin itirazları nedeniyle engellendi. FKÖ liderleri bu çıkmaz yüzünden Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın seçimler düzenlenene dek iktidarda kalmasına karar verdi; bu karar çok sayıda Filistinli tarafından kınandı.

Türkiye'nin alternatifi yok
Ehud Olmert yönetiminde İsrail ve Suriye'nin Türkiye'nin yardımıyla anlaşmaya varmaya çok yaklaşmış olmasına rağmen, İsrail'in mevcut başbakanı Binyamin Netanyahu Türkiye'nin Golan Tepeleri konusunda arabulucu olmasını reddediyor. Görünürde Türkiye'den başka arabulucu alternatifi yok. BM Genel Kurulu, kendi insan hakları konseyinin İsrail ve Filistinlileri Gazze savaşındaki savaş suçlarını soruşturmaya çağıran raporunu kabul etti ama buna olumlu yanıt gelmesi muhtemel görünmüyor.

İşin özeti şu: BM kararları, Cenevre Konvansiyonu, İsraillilerle Filistinliler arasındaki önceki anlaşmalar, Arap barış girişimi ve ABD'yle diğer ulusların resmi siyaseti gözardı ediliyor. Bu arada Arapların evlerinin yıkılması, Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki İsrail yerleşimlerinin genişletilmesi ve Filistinlilerin inatçılığı barış ihtimallerini tehdit ediyor.

Bundan daha da acil endişe yaratan şeyse, Gazze'de abluka altında yaşayan insanların yoğun acıyla geçecek bir başka kışla daha karşı karşıya bulunması. Gazze'yi yıkıcı savaştan sonra ziyaret ettiğimde eğreti çadırlarda muşambalar altında veya eski evlerinin enkazında kazılmış mağaralarda birbirlerine sokulan evsiz insanlar görmüştüm. Filistinli liderlerin ve uluslararası kurumların içeriye sokulan malzemelerin savunmaya yönelik askeri amaçlar için bile kullanılmayacağına dair garanti vermesine rağmen, Gazze'ye giriş noktalarından çimento, kereste ve camın geçmesine izin verilmiyor. ABD ve diğer uluslar, bu tiksindirici durumu olduğu gibi kabul etti.

Bir dizi Arap ve Avrupalı liderle Gazzelilere yardım etmenin yollarını tartıştığımda ortak yanıtları şu oldu: İsrail ablukası yardımı imkânsız hale getiriyor. Bağışçılar geçmişte okul, hastane ve fabrika inşa edilmesi için muazzam yardımlar sunduklarını, ancak bunların birkaç saat içinde yerlebir edildiğini söylüyor. Uluslararası garanti olmadan neden benzer kayıplar yaşamayı göze alsınlar ki?

Şu gerçekle yüzleşmenin vakti geldi: 30 yıldır hiçbir ulus bu çıkmazı aşmayı ve tarafları uluslararası hukuka uymaya ikna etmeyi başaramadı veya bunu yapmak istemedi. Artık bekleyemeyiz. İsrail uzun zamandır teröristlerle müzakare edemeyeceğini savunuyor.

Fakat bir yıldır teröre maruz kalmadı ve hâlâ müzakere etmiyor. ABD Başkanı Barack Obama hükümetinin faal bir biçimde müdahele edeceğine söz verdi ama resmi barış görüşmeleri başlamış değil ve barış için hiçbir kapsamlı çerçeve sunulmadı. Dünya güçlerinin tek tek ve toplu olarak harekete geçmesi gerekiyor.

AB dışişleri bakanlarının 8 Aralık'ta aldığı karar bir hayat ışığıydı; uluslararası toplumda barış için genel kabul gören temel gereklilikler tekrar ifade ediliyor, müzakere edilmiş bir anlaşmada değişmezse İsrail'in 1967 sınırlarının kabul edileceği belirtiliyordu. AB dışişleri bakanı Catherine Ashton bir hafta sonra açıklamayı daha da güçlü bir biçimde tekrarladı ve Ortadoğu Dörtlüsü'nün 'canlandırılması' çağrısında bulundu. Bu durum umut vaat ediyor.

BM kararlarını veto etmemeliler
Obama müzakere temeli olarak iki devletli çözümde ve yerleşimlerin tamamen dordurulmasında ısrar etmekte haklıydı. İsrail'in yerleşimleri dondurmayı reddetmesi ve Filistinlilerin bu durumda müzakere etmeyecek olması nedeniyle, ABD, AB, Rusya ve BM'den oluşan Ortadoğu Dörtlüsü için mantıklı adım şu: Obama'nın önerisini destekleyerek yerleşimlerin genişletilmesini yasadışı ilan etmek ve BM Güvenlik Konseyi'nin yerleşimleri kınayan kararlarını veto etmemek. Bu durum İsrail'i dizginleyebilir ve Filistinlileri masaya döndürebilir. Dörtlü Türkiye'yle de işbirliği yapmalı ve Suriye'yle İsrail'i Golan konusunda bir çözümü müzakere etmeye çağırmalı.

Dörtlü tarafların hiçbirini suçlamadan Gazze'yi yeniden inşaya da başlamalı; faal bir özel elçinin gözetiminde yardım çabaları organize etmeli, İsrail'le Hamas arasında bir ateşkesi denetlemeli ve Gazze'ye geçişlerin açılması için arabuluculuk yapmalı. Evsiz ve soğuktan donan insanların çığlıkları acil yardım gerektiriyor. Cesur adımların, bağışlayıcılığın, uzlaşmanın ve barışın vakti geldi. (Eski ABD başkanı, 19 Aralık 2009)

Kaynak: Radikal